İklim değişikliğine karşı Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından sosyal hareketleri bir araya getiren İklim Forumu ikinci gününde devam ediyor.
Forumda, iklim değişikliğinin de konuşulacağı G20 Zirvesi ve yeni bir iklim politikasının belirleneceği Paris İklim Zirvesi öncesinde iklim değişikliğinin tüm boyutları ele alınıyor.
Ilısu barajıyla ne kaybedeceğimizi bilmiyoruz
Ekolojik Çöküş: Orman Yangınları ve Ilısu Barajı panelinde Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden Ercan Ayboğa, 12 bin yıllık Hasankeyf’e yapılması planan Ilısu Barajı’nın etkilerini anlattı.
"Ilısu Barajı, GAP projesinin bir parçası olarak elektrik ve sulama amaçlı yapılmak isteniyor. Bismil’den Güçlükonak’a kadar her yer sular altında kalacak. Bu Kuzey Kürdistan’a ciddi bir coğrafi müdahaledir.
"100 bin kişi etkilenecek.30 bin köylü topraksız kalacak. 199 köy ve Hasankeyf ilçesi etkilenecek. Köylerin 80 tanesi 90’larda boşaltılmıştı. Ancak 23 bini bu köylere geri dönmüştü. Ama bu insanlar yeni yerleştirme çerçevesinde dikkate alınmıyor. Toplamda baktığımızda Dicle Fırat üzerine kurulan 5 baraj üzerinden Kuzey Kürdistan’da en az 150 bin insan göç etti. Bu da Türkiye’de baraj nedeniyle göç edenlerin yarısına denk düşüyor.
"12 bin yıllık Hasankeyf bir açık hava müzesi. Orada 3 bin insan yaşıyor. 309 arkeolojik sit alanı var, ancak sadece 14 arkeolojik kazı yapıldı. Yani ciddi bir kültürel bir yıkım var. Aslında tam olarak neyi kaybedeceğimizi bilmiyoruz.
"Bunun yanında çok konuşulmasa da baraj gölünün sera gazı salımına katkısı olduğu bilimsel raporlarla kanıtlandı. Sağlık üzerinde de etkisi olacak. Atatürk barajından sonra kaybolmuş hastalıkların yeniden döndüğünü biliyoruz. Süregelen bir su krizi var. Türkiye Ilısu barajıyla Irak’a verdiği suyu kesme ihtimali var.”
Kürdistan'daki yangınlar kayıt altına alınmıyor
Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Agit Özdemir, Kürt coğrafyasında yakılan ormanlar ve iklim bağlantısını anlattı.
“Türkiye’de politik orman yanıgı ilk kez 1925’de Şeyh Sait İsyanı’nda oldu. Şark Islahat Kanunu ile yangınlar devam etti. Ardından Dersim İsyanı ve OHAL zamanında da daha sistematik devam etti. 2010’da kısmen yeniden başladı.
"Dönemin milletvekili Hamit Ceylani 1990-2008 arasında verdiği soru önergesine ‘300 orman yangını ve 9100 hektar zarar gördü’ diye cevap aldı. 2010’da aynı soru önergesine 5649 hektar olarak yanıt alındı. Aradaki fark nedir bilinmiyor.
"Temmuz 2015’de başlayan çatışmayla birlikte yangınlar Cudi’de başladı ve birçok yerde devam etti. Orman Genel Müdürlüğü sitesinde hiçbiri yer almadı. Medyada da yer almadı.
"Yaptığımız saha araştırmasında yangınları inceledik. Dersim'de 2015 temmuz, eylül arası 14 yangın oldu. Orman yangınlarının yapıldığı yerin çoğu mayınlı bölge. Yangınlar özellikle karakol ve askeri bölgede çıkıyor. Alanlar mayınlı olduğundan müdahale çok tehlikeliydi ancak yine de köylüler müdahale etti. Başka kimse yangın söndürmeye müdahale etmedi.
"Köylülerin arıcılık ve hayvancılık yapması etkilendi. Yangınlar köylülerin yaşam alanlarını etkilediği gibi geçim kaynaklarını da etkiledi. Aynı durum Bingöl, Amed ve diğer bölgelerde çıkan yangınlarda da geçerli. Orman yangınlarının sera gazı salımına da neden olduğunu biliyoruz. Bu anlamda orman yangınlarının iklim değişikliğine doğrudan etkisi var." (NV)