Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 sivilin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili davanın sekizinci duruşması bugün Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Müdahil avukat, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi duruşmanın tutuksuz sanık Yavuz Ertürk'ün “rahatsızlığı” nedeniyle sanıksız başladığını açıkladı.
Mağdur avukatlarından Tahir Elçi, “sanığın adliyeye geldiği halde neden duruşmaya katılmadığını” sordu.
Sanık Dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı Yavuz Ertürk duruşmaya katılmadan sağlıklı bir yargılama yapılamayacağını söyleyen Elçi, Mahkeme Başkanı Mehmet Önder Kabasakal’dan duruşmayı tatil etmesini talep etti. Bunun üzerine Kabasakal, Ertürk’ün duruşmaya katılması için yargılamayı 14.30’a erteledi.
Aradan sonra sağlık raporu
Ertürk'ün avukatı, aranın ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığından sağlık durumunun uygun olmadığına dair aldıkları raporu mahkemeye sundu.
Avukat Elçi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu davada Türkiye’yi mahkum ettiğini hatırlatarak yargılamanın daha sağlıklı sürmesi, keşif yapılabilmesi ve görgü tanıklarının bulunup, dinlenmesi için davanın tekrar Diyarbakır’a taşınmasını talep etti.
Elçi ayrıca, Emekli Tuğgeneral Ertürk’ün aldığı raporun da doğru olmadığını söyledi. Ertürk’ün adliyeye kadar geldiğini ancak daha sonra sağlık raporu aldığını söyleyen Elçi, sanığın açıkça kaçma şüphesi bulunduğunu ve bu nedenle hakkında tutuklanması istemiyle yakalama kararı çıkartılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti başkanı, AİHM kararının çevirisinin yaptırılarak gönderilmesine, Emekli Tuğgeneral Ertürk’ün bir sonraki duruşmada hazır bulunması için uyarılı çağrı kağıdı gönderilmesine ve operasyon yapıldığı dönemde Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığında görevli subay ve astsubayların isimlerinin Genelkurmay Başkanlığı ile Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığından istenmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 8 Temmuz 2015’te.
Tugay belgeleri göndermedi
Müdahil avukatlardan Erkan Şenses, Bolu Komando Tugay’ından belgelerin savcılığa gönderilmemesiyle ilgili talepte bulunmuştu. Avukat Şenses davanın durumunu bianet’e şöyle açıklamıştı:
“Bu dosyanın hazırlık soruşturması sırasında Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığınca 2. Tugay Komutanlığına yazı yazılarak suç tarihlerinde Diyarbakır ve Bingöl illerinde operasyon yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise operasyona katılanların isimlerinin bildirilmesi istenilmişti. Ancak Bolu 2. Tugay Komutanlığından o tarihte verilen yazı cevabında 1999 yılında gerçekleşen deprem sırasında boruların patlaması ve su basması nedeniyle bu kayıtlara ulaşılamadığının bildirildiği görülmüştür. Biz mahkemeden bir naip hakim tayini ile gerekirse oradaki arşivlerin incelettirilip o tarihte anılan bölgelerde operasyona katılan personelin öncelikle tespiti ile bunların da tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Zira Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığından verilen bu yazı cevabından sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca Bolu İl Afet Müdürlüğüne yazı yazılıp bu arşivlerde böyle bir hasar olup olmadığı sorulmuş, verilen cevapta il afet müdürlüğünün kayıtlarında böyle bir hasarın bulunduğuna ilişkin kayıt bulunmadığı bildirilmiştir. Buna göre de biz gelen cevabi yazının doğru olmadığını, savcılığı yanılttığını düşünüyoruz.” (AS)
Ne olmuştu? |
8 Ekim -25 Ekim 1993 arasında Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş'a bağlı Kayalısü köyünün (Licik mezrası) civarında, General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişiden bir daha haber alınamadı. Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında). AİHM kararı Gözaltında kaybedilenlerin aileleri 1993'te ilgili savcılıklara başvurmuşlarsa da bir sonuç alamadılar ve 1994'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdular. (Akdeniz ve diğerleri davası: 23954/94) AİHM 31 Mayıs 2001'de davayı sonlandırarak Türkiye'yi, 11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. Maddesinin, 3. Maddesinin ve 5(1). Maddesini ihlalden mahkum etti. Meclis komisyonu Kulp'taki 11 köylünün katledilmesi olayını 2004 yılında araştıran Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, olayın Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki operasyon sırasında gerçekleştiğinin anlaşıldığını belirtti. Dönemin Komisyon üyeleri Cavit Torun, Mesut Değer ve Hakan Taşçı, Diyarbakır ve Kulp İlçesi'nde incelemelerde bulundu ve olayla ilgili rapor hazırladı. Raporda, gözaltına alındıktan sonra kaybolan kişilerin, PKK ile resmi ve özel anlamda herhangi bir ilgileri bulunduğunun tespit edilemediği belirtildi. Toplu mezar bulundu Olaydan 10 yıl sonra, 2 Kasım 2003'te bir çobanın Alaca Köyüne 500-600 metre mesafedeki bir dere yatağında toprak yüzeyine çıkan bazı kemik ve bez parçalarını bulması ve İHD Diyarbakır şubesine başvurması sonucunda Kulp Cumhuriyet Savcısı ile kemikler toplandı, bulunan kemiklerin kime ait olduğunun belirlenmesi için bazı aileler doku örneği verdi ve Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi'nce gönderilen 30 Aralık 2005 tarih ve 915-61097 sayılı raporda, olay yerinde bulunan kemiklerin en az dokuz kişiye ait olduğu ve bunlardan ikisinin Mizbah Akdeniz'in babası Mehmet Salih Akdeniz ile Ahmet Tutuş'un babası Behçet Tutuş'a yüzde 99,99 oranında ait olabileceği tespit edildi. Bunun üzerine açılan soruşturmada Savcılık görevsizlik kararı verdi ve dosyayı, "Suç tarihinde Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı'nda görevli asker şahısların işlediği askeri suçlarıyla ilgili soruşturma yapmak görev ve yetkisinin" askeri savcılığa ait olduğu gerekçesiyle, askeri savcılığa gönderdi. Zamanaşımı durduruldu Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığında bulunan ve herhangi bir işlem yapılmayan dosyaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü ayrı bir soruşturmada, dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk'ün 7 Ekim 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesinin alınmasının ardından Soruşturma Savcısı, Yavuz Ertürk hakkında yakalama kararı çıkararak zamanaşımı süresini durdurdu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından hazırlanan 19 sayfalık iddianame, 2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istendi. Ankara'ya nakledildi Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanık eski Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk'ün "güvenlik" gerekçesiyle yargılamanın başka ilde görülmesi yönündeki talebini değerlendirerek davanın Ankara'da görülmesini kararlaştırdı. İlk duruşma 26 Mayıs 2014'te görüldü. Sanık Yavuz Ertürk duruşmaya sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılmadı. Katılan avukatların sanık Ertürk'ün tutuklanması ve davanın Diyarbakır'da görülmesi yönündeki talepleri mahkemece reddedildi. Suçlamaları reddetti 7 Temmuz'da görülen duruşmaya sanık Yavuz Ertürk katıldı. Ertürk, görevini kanunlara ve Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın ve dolayısıyla OHAL valiliğinin emirlerine göre yaptığını söyledi, suçlamaları reddetti. |