Salı günkü yazımın bazı yerlerinde bu ifadeleri kullanmıştım. Hükümet sorunu hepimizi bıktıran bir noktaya gelmişti.
Yazının yayınlandığı günün sabahı, Serdar Denktaş beşli görüşmelere partisi (Demokrat Parti - DP) adına bizzat katıldı ve böyle bir hükümetin ancak "seçim hükümeti" olabileceğini muhataplarına duyurdu. Anlaşılan odur ki, Serdar Denktaş'ın bu yaklaşımı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat da dahil olmak üzere bütün parti yöneticileri için sürpriz oldu.
Bu sürprizin düne (Çarşamba) yansıması, dokuz aylık CTP-DP hükümetinin istifası oldu.
Muhtemel gelişmeler
Bu aşamadan sonra, hükümet sorunu birkaç şekilde gelişebilir. Bütün bu gelişmelerde kilit isim yine Serdar Denktaş olacaktır.
Serdar Denktaş, bir süre önce CTP'siz bir hükümete girmeyeceğini söylemişti ama geçen akşam ve dün yaptığı açıklamalarda bunu teyit etmedi; seçeneklerini geniş tutmayı yeğledi. Salı günkü sürprizi ise, CTP'nin yeni bir hükümet kurmasını adeta imkansız hale getirdi.
Bu durumda biz, bu aşamadan sonra CTP'siz hükümet alternatifleri üzerinde durmak zorundayız. Zaten Cumhurbaşkanı Denktaş da, dün verdiği demeçte, 26'yı bulabileceği iddiasında olması halinde, hükümeti kurma görevini Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı'na vereceğini söyledi. Şimdiki durumda, özellikle UBP Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu'nun başbakanlığında bir hükümet kurulması çalışmasının yapılması gerekmektedir.
Eroğlu'nun, bir hükümet kurabilmek için Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) veya Demokrat Parti'den destek alma zorunluluğu vardır.
BDH yöneticileri böyle bir oluşuma uzak duracaklar gibi görünüyor. Bu konuda yaptıkları açıklamalar bir yana, son zamanlarda izledikleri politik çizgi de bu olasılığı oldukça zayıflatıyor.
UBP-DP koalisyonu mümkün mü?
Serdar Denktaş, UBP ile yeni bir hükümet kurulmasına nasıl bakıyor?
Salı gecesi ve dün yaptığı açıklamalar, Serdar Denktaş'ın böyle bir hükümeti imkansız saymadığını ortaya koydu. Eroğlu ise hükümeti kurma görevi alması halinde ilk teklifi DP'ye yapacaklarını açıkladı.
İşte bu noktada top yine Serdar Denktaş'ın önüne geliyor.
Bir-iki milletvekilinin desteği ile yeni bir UBP-DP koalisyonu oluşturmak, siyasi bazı hedeflerle bağdaştırılabilirse "anlamlı" olacaktır. Bu siyasi hedef ise, 24 Nisan referandumundan sonra yaşanan gelişmelerin akış çizgisini değiştirmek ve Nisan-2005'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde sağ cephenin Annan Planı'na karşı olan bir ortak aday etrafında birleşmek olarak belirlenebilir.
Annan Planı'nın referanduma sunulmasına yardımcı olan, 24 Nisan'da elde ettiğimiz avantajı somut bir faydaya dönüştürmek için çalışan DP Genel Başkanı Serdar Denktaş böyle bir "siyasi birlikteliğe" evet diyecek mi?
Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerin siyasi gelişmeleri içinde almaya çalışacağız. Kendi adıma ben, Serdar Denktaş'ın kişisel siyasi çizgisini düşündüğüm zaman buna pek fazla olanak vermiyorum ama kendini çevreleyen siyasi oluşumları dikkate aldığımda ise "Neden olmasın?" diye sormaktan da geri duramıyorum.
Seçim de kapıda bekliyor
CTP'li seçenekler tükendiğine göre, UBP'li hükümet formüllerinin de işe yaramaması erken bir genel seçimi zorunlu hale getirecektir. Başbakan Talat, bir süreden beri bunu zaten ifade ediyordu. CTP, gönüllü veya zorunlu olarak erken seçim seçeneği üstünde ciddi ciddi duruyordu. Bu aşamadan sonra UBP'li hükümet formüllerini işlemez hale getirerek erken seçimi kaçınılmaz kılmak da yine Serdar Denktaş'a kaldı.
Serdar Denktaş, Aralık-2003 seçimlerinden sonra yaptığı açıklamalarda, kendilerinin anahtar konumuna geldiğini söylemişti. Halen durumları o... Geçen süre içinde Serdar Denktaş bu anahtarı toplumun önünü açacak şekilde kullandı; şimdi nasıl kullanacağını ise yine hep birlikte göreceğiz.
Ben Pazartesi günkü yazımda, "Çözülsün de nasıl isterse çözülsün!" demiştim... Hükümet sorunu için yine ayni şeyi söylüyorum. Bir toplum bazı deneyimleri yaşayarak olgunlaşır. Şimdiki yeni aşamada, bu yeni deneyimi yine hep birlikte yaşayacak ve biraz daha olgunlaşacağız. (BB)