Fotoğraf: AA/Arşiv
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Bu dönemde çocuklarla birlikte olan yaratıcılık kapımız kapandı" diyor Diyarbakır'da bir köy okulunda öğretmenlik yapan Gülesra Öğretmen. Okulun köyde yaşayan çocuklar için nefes aldıkları ve sosyalleştikleri bir yer olduğunun altını çizerek ekliyor: "Aynı zamanda başka kapıları birlikte keşfettiğimiz, yolculuğa çıktığımız bir yerdi."
Sosyal medyadan neredeyse her gün farklı bir online etkinliğin paylaşıldığı, masalların okunduğu bir dönemde köydeki çocuklar açısından durum nedir? diye sorduk. Gülesra Öğretmen, kendi deneyiminden yola çıkarak bize Diyarbakır'daki manzarayı çizdi:
"Öğretmeni olduğum çocuklar açısından baktığımda durum biraz canımı sıkıyor. Köyde internetin olmayışı, telefonların çekmeyişi, ebeveynlerle kurulacak iletişimin sınırlılığı bu bahsettiğim baş etme yöntemlerinden uzaklaştırıyor maalesef bizi."
Diyarbakır'da bir köyde öğretmenlik yapan biri ve çocuk hakları aktivisti olarak bu günlerde çocukların gözünden biraz oralardaki manzarayı çizer misin?
Çocukların gözünden tam bakabilir miyim bilmiyorum. Ama yetişkin gözüyle çocukların sağlık, beslenme, bağlantı, iletişim, oyun, güven vb ihtiyaçlarının bu dönemde çok fazla tetiklendiğini ve endişe, kaygı gibi konforsuz duyguları yoğun yaşadıklarını düşünüyorum. Biz yetişkinler bu kadar fazla dayanıklılık deneyimine sahipken bile karantinanın 15. gününde huzursuzlanmaya başladık. Çocuklar için bu süreçler daha zor kanımca. Ve farklı farklı ihtiyaçlar doğrultusunda her çocuk farklı bir yerden zorluk yaşıyor. Sunulan imkânlar ya da alınan tedbirler de maalesef her çocuk için eşit olmuyor. Özellikle yoksul çocuklar, mülteci çocuklar ya da cezaevindeki çocuklar için bu süreç çok da eşit akmıyor.
"Yaratıcılık kapısı kapandı"
İnternet erişimi ya da bilgisayar, akıllı telefon gibi ürünlere ulaşım nasıl? Siz çocuklarla nasıl iletişim halindesiniz? Onların soruları, merakları nedir?
Okuldan başlayacak olursam; köy olmasına rağmen çocukların nefes aldıkları ve sosyalleştikleri bir yerdi okul onlar için. Aynı zamanda başka kapıları birlikte keşfettiğimiz, yolculuğa çıktığımız bir yerdi. Bu dönemde yaratıcılık kapımız kapandı aslında. Bununla birlikte akademik olarak geride kalmama telaşesi sardı birçok çocuğu. Online eğitimler, evde yeni kurulan planlamalar, düzenler vs derken bir şekilde birçok kişi bu kaygıyla baş etme yöntemine ulaştı.
"EBA TV çocukların özgün durumları ile anadil farklılıklarını kapsayıcı değil"
Öğretmeni olduğum çocuklar açısından baktığımda durum biraz canımı sıkıyor. Köyde internetin olmayışı, telefonların çekmeyişi, ebeveynlerle kurulacak iletişimin sınırlılığı bu bahsettiğim baş etme yöntemlerinden uzaklaştırıyor maalesef bizi. Geriye TV'lerden ulaşabilecekleri bir EBA TV kalıyor fakat o da çocukların özgün durumları ile anadil vb farklılıklarını gözetebilecek kapsayıcılıkta değil maalesef.
Bunun dışında başka öğretmen arkadaşlarımdan duyduklarım var. Özel okullarda online sınıfların kurulduğuna dair çocukların hızlıca bu sürece adapte edildiğine dair... Bununla birlikte her çocuk aynı motivasyonda değil. Yine başka bir özel kurumun kapandığı ve özel gereksinimli çocukların öylece ortada kaldığı herhangi bir iletişim kurulamadığı ya da...
"Hayvanların durumunu merak edenler var"
Çocuklarla çalışan yerel örgütlere baktığımda ise onlarda bu sürece adapte olmakla ilgili çabalıyorlar. Online atölyeler yapmaya başlayanlar var mesela. Ya da haftalık ev kitleri ile ebeveynlere ulaşanlar bir şekilde ev içi planlamalara dahil olanlar var. Durumu biraz benim köy deneyimime yakın olan sivil toplum kuruluşları da var. Mesela Rengarenk Umutlar Derneği telekonferansla atölyeler yapmaya başlamış. Çocuklara ulaşabilecekleri tek yöntem az çeken bir telefon.
Çocukların soru ve meraklarına gelecek olursam; yetişkinlerden daha derin bir merak içerisindeler kanımca. Biz yetişkinlerin, örneğin ilk merakı COVİD-19'un ne olduğuna, nasıl yayılabileceğine, nasıl korunabileceğimize dairdi. Ve hâlâ da öyle. Belki bu sürecin ne zaman biteceğine dair merakımız eklenmiştir sonradan. Çocuklar bu konuda daha derin. Gözlemlediğim, duyduklarım ve denk geldiklerim kadarıyla bu sürecin gerçekten neden kaynaklandığını merak ediyorlar. Hangi hataların buna neden olduğunu mesela. Ya da olası tekrar edebilecek bir salgın için biz insanların ne yapması gerektiği konusuna kafa yoranlar var. Hayvanları merak edenler, sürecin devam etmesiyle birlikte yaşanabilecekleri araştıranlar...
"Mülteci çocuklar için de tedbirler alınmalı"
Mülteci çocukların durumu nasıl bu süreçte?
Mülteci, göçmen veya bulundukları ülkede yerlerinden edilmiş, evlerini terk etmek zorunda kalan çocuklar salgın yokken dahi sağlık hizmetlerine ve hijyen olanakları gibi önleyici hizmetlere erişimde büyük engellerle karşı karşıyaydı. Dolayısıyla salgınla birlikte çocukların durumları daha riskli. Hızlıca mülteci çocuklar için tedbirlerin alınması gerekiyor. Bir de bu süreçte sığınma talebinde bulunan çocuklar var. Sınırlar kapatılınca ortada öylece kalan. Ailesine ulaşması engellenen. Bunlara acil çözümler getirilmesi gerekiyor.
"Öğrencilerimin ebeveynlerinden 3 tanesi işsiz kaldı"
Ailelerden işini yapamayan, işinden çıkarılanlar var mı? Ebeveynler bu dönemi nasıl karşıladı?
Köyde ebeveynlerimden 3 tanesi Diyarbakır merkezde çalışıyordu örneğin. Onlar şimdi köydeler ve çalışmıyorlar. Bu yakından şahit olduklarım. Bir de tabii duyduklarımız var. İşsiz kalan çok fazla insan var. Bu durum aileye de yansıyor. Haliyle çocuklara da.
Ebeveynler açısından da durum zor. Çocuklarla daha öncede aynı evi paylaşıyorlardı birlikte, aynı mekânı kullanıyorlardı belki ama bu kadar sıkışık, dışarıyı göremeden kısıtlı hallerle ilk defa deneyimliyorlar belki de.
Bir taraftan kendi sağlıklarını hem fiziksel hem ruhsal olarak korumak zorundalar bir taraftan ebeveyn olarak çocukların ihtiyaçlarından ve sağlıklarından sorumlular. Üstelik bir de hayatlarını devam ettirebilmek için belki de evde çalışmak zorundalar. Bu süreç zor akıyor olmalı onlar için. Daha fazla güçlendirici mekanizmaya ihtiyaç duyabilirler. Deneyimlerini anlatan ebeveynlerden benzer zorluklar yaşadıklarını duyuyorum. Çoğunlukla da yorulduklarını.
"Bu süreçte çocuklara daha çok kulak vermeliyiz"
Ebeveynlere çocukların evde kapalı kaldıkları bu dönemde resim, el işi gibi faaliyetlerde üretmeleri öneriliyor. Sizce çocuklar bu kapalılık halinde ne kadar konsantreler? Gelecek kaygısı var mı?
Bu konu biraz her çocuğa göre değişebilen bir durum olabilir. Her çocuğun ihtiyacı, yaşadığı duygu aynı değil. Süreci de haliyle aynı yaşamıyor. Konsantre olamayan da var hızlıca adapte olup bu hali devam ettiren de var. Burada daha çok psikososyal alanda çalışma yürüten uzmanları dinlemek gerekir. Çocukların dayanıklılıklarını arttıracak, güçlendirecek çalışmalara yönlendirmekten sık sık söz ediyorlar. Ki katılıyorum. Bu boyama da olabilir, elişi de, bir enstrüman çalmak ya da pencere önünde oturup maskeli insanları saymak da olabilir. Buna istekli değilse burayı anlamaya çalışmak önemli. İstekli olmamasındaki sebep ya da altında yatan ihtiyaç bir başka duruma da işaret ediyor olabilir.
Gelecek kaygısına dair daha önce de söz ettiğim gibi bazı çocuklardan inanılmaz merak soruları duyduk. Mesela gezegenin devamlılığı ve sürekliliği açısından bir geleceğe dair merak gibi. İçinde kaygı da barındırıyor. Bununla birlikte bir cevap da istiyor bu kaygı.
Biz yetişkinlerin sanırım bu süreçte çocuklara daha çok kulak vermesi ve salgın bitince birçok şeyi yeniden kurması gerekiyor bence. (AÖ)