Enstitüleri sürecin aydınlanma çabası olarak değerlendiren Dinçer, Türkiye'nin enstitülerin kapatılmasından sonra öğretmen yetiştirme modeli geliştiremediğine dikkat çekti ve enstitülerin günümüz koşulları gözetilerek yeniden açılmasını istedi.
Dinçer değerlendirmesini şu sözlerle sürdürdü:
* Bir aydınlanma öyküsüdür Köy Enstitüleri. Öykünün kahramanları kırsal kesimde yaşayan yoksul köy çocuklarıdır. Her ne kadar öykünün sonu hüzünlü bitse de, hala tartışılıyor olması gücünü ve önemini göstermektedir.
* Enstitülerin hala tartışılıyor ve özlemle anılıyor olması, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Köy Enstitüleri düzeyini yakalayan herhangi bir eğitim-öğretim projesinin gerçekleştirilememesine bağlıdır.
* Türkiye'de, öğretmen yetiştirmede sistemsizlik yaşanıyor. Köy Enstitüleri, günümüz şartları gözetilerek yeniden açılmalıdır.
Gericiliğin hedefi
* Köy Enstitüleri gericiliğin hedefi olduğu ve gerici basınca dayanamayan siyasal iktidarlar tarafından kapatıldı.
* O gün bugündür, Türkiye'de eğitim sistemini ve eğitimin yönelimlerini ırkçı-gerici bir anlayış belirliyor.
* Köy Enstitüleri nasıl ki, 1940'ların Türkiye'sinde karanlığa karşı aydınlığın, cehalete karşı bilimin öncüsü olduysa, cehaletin ve karanlığın kıskacından kurtulamayan ülkemizde demokratik, bilimsel ve laik eğitimin, eşitlikçi ve özgürlükçü demokrasinin ve simgesi olacaktır. (BB)