Artan gazeteci tutuklamaları yan yana görülmeyen kesimleri aynı eylemlerde buluşturuyor.
Gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gözaltına alınmaları sonrası 4 Mart'ta Taksim meydanında "Gazetecilere Özgürlük Platformu"nun düzenlediği eyleme İşçi Partililerinin, 13 Mart eylemine Cumhuriyet Halk Partililerinin katılması pek çok zeminde tartışılıyor.
Kimi "Ergenekoncularla aynı platformdasınız", kimi de "demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde kim varsa, kapımız açıktır" diyor.
bianet'in görüşlerine başvurduklarının görüşleri genelde "fikir özgürlüğü, halkın haber alma-verme özgürlüğü" olunca "kimsenin kimseyi dışlama hakkı olmadığı" yönünde.
Tuğrul Eryılmaz (Radikal): Tutuklu gazetecilerle dayanışma eyleminde bazı gazeteciler ve sağcılarla yürümek hiç hoşuma gitmedi. Ancak konu fikir özgürlüğü, haber alma-verme özgürlüğü olunca kimsenin kimseyi dışlama hakkı yok. "Keşke olmasalardı" deme hakkım var. Ancak varlıklarına itirazım olamaz.
Esra Arsan (Bilgi Üniversitesi): Herkes kendi korteji ve flamasıyla eyleme katılabilir. Londra'da Filistin'le ilgili eylemlere Yahudi örgütleri katılıyor, Filistinlilerin direnişine destek veriyor. Kimse de "Sen Yahudi'sin, burada ne işin var?" demiyor.
Yandaş medyanın "bu gazeteciler Oktay Ekşi, Uğur Dündar ile yürüdü" yönündeki haberlerini, "saptırma" olarak değerlendiriyorum. Zamanında "kötü" olarak değerlendirdiğimiz kişiler "iyi" olana özenmiş ve ortak hareket etme kararı almış olabilirler. Alınacak, kırılacak bir şey yok.
Mehmet Demir (TRT): Yıllarca meşruiyetini sorguladık ama bugün Basın Konseyi ile birlikte "Gazetecilere Özgürlük Platformu"nu oluşturduk.
İlk eylemde Aydınlıkçıların katılımı platformu ve katılımcıları rahatsız etti. Meslek örgütleri bağlamında bakınca, ifade özgürlüğü açısından çok haklı taleplerimiz olduğu için, altında kimin imzası olduğu önemli değil.
Ancak eylemin belirlenmiş hukukuna uymak herkesin görevi. Gazetecilere özgürlük eyleminde "Başbakan Kemal" diye bağırmak, ise her şey bir yana apolitik bir şey.
Aslı Aydıntaşbaş (Milliyet): Siyaseten kendimi yan yana görmeyeceğim, fikirlerini paylaşmayacağım, hatta gazetecilik tarzlarını onaylamadığım pek çok insanla hak mücadelesi çerçevesinde birlikte hareket edebiliyor olmak beni mutlu ediyor.
Nedim ve Ahmet benim arkadaşım ve tabi ki, onlar için mücadele ediyor olmak beni gururlandırıyor ama içerideki gazetecilerin düşüncelerine katılmasam bile, düşüncelerinden ve yazdıklarından dolayı hapishanede olduklarını düşünüyorum.
Bugüne kadar özellikle sosyalist basın ve Kürt basınındaki gazetecilere yönelik baskıların merkez medyada önemsenmemesi hepimizin ayıbıdır. Arkadaşlarımıza dokunulunca "basın özgürlüğü" dedik. Bu konuya yeterince hassas yaklaşmamak merkez medya olarak günahımızdır.
Bu insanlar ellerine silah aldıkları için, çek senet mafyasına bulaştıkları için değil, resmi görüşe aykırı yazıları ve fikirleri yüzünden hapse atıldılar. Gazetecilerin "gazetecilik faaliyeti" nedeniyle tutuklandıkları hiçbir zaman söylenmiyor. (EKN)