"Savcılıklar suç duyurusunda resen işlem yapmak durumunda. Yani kişilerin takip etmeleri gerekmiyor. Bulundukları barolara başvururlarsa kendilerine ücretsiz avukat da sağlanacaktır."
İzmir Barosu'ndan Avukat Ali Koç, öğrencilerin ve çalışanların, parmak izi gibi kişisel bilgilerin işyerlerinde veya okullarda kullanılmasını dayatan kurumlara karşı hakları olduğunu söylüyor.
Parmak izi, avuç izi, göz retinası, iris veya yüz yapısı gibi kişinin kim olduğunun belirlenmesinde kullanılabilecek bilgiler, biyometrik bilgiler olarak adlandırılıyor.
"Bireyin kim olduğunun ortaya çıkartılmasını sağlayan bu tür araçlar, kişisel veri olarak kabul edilir" diyor İstanbul Barosu avukatlarından Hilmiye Arslan.
Kişisel verilerin tüzel kişiler tarafından toplanması, derlenmesi ve kimlik doğrulamada kullanılmasını bianet'e değerlendiren avukatlar Koç ve Arslan, "Kimse biyometrik bilgilerini vermek zorunda değil" diyorlar.
Biyometrik fişleme her yerde
Ankara'da Özel Yüce Okulları, öğrencilerin parmak izlerini alarak kimlik doğrulaması yapan sistemi kullanmaya başladığını duyurdu.
Okul, sistemin "okullarda devamsızlık kaydı ve personel takibini kolaylaştırdığını, velinin öğrencisini rahatlıkla takip edebilmesine olanak verdiğini, okul kantinlerinde satışı yapılan ürünlerin listesini görerek çocuklarının tüketmesini istemedikleri ürünlere kısıtlamalar getirebildiğini" söylüyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Bahçelievler Belediyesi'yse, bir süredir parmak izi üzerinde kimlik doğrulama sistemini uyguluyor. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN), bu uygulamada yürütmenin durdurulması için dava açtı.
Sendikanın avukatı Sevgi Karaduman, Ankara 12. İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma taleplerini reddettiğini, Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz edeceklerini bianet'e açıkladı.
Batman Doğuş gazetesinin haberine göre, Batman İl Sağlık Müdürlüğü, "personelin işe düzenli bir şekilde gelip gitmelerini sağlamak amacıyla" iris ve yüz tanıma sistemine geçti.
Koç: Uygulamalar hak ihlali
Avukat Koç, "Kişinin kendi bedeni, kimliği, kişiliği, özel yaşamı aile yaşamı konusundaki mahremiyetin korunması istemeye hakkı var" diyor ve bu temel hakkın ancak gerekli ve zorunlu olduğu durumlarda, mahkeme kararıyla sınırlanabileceğini söylüyor.
"Oysa bu vakalarda, hukuk devleti açısından bir gereklilik, zorunluluk yok. Ayrıca bunu bir kamu otoritesi de talep etmiyor.
"Bence bu tür verileri toplayanlar, kim olursa olsun, yeni Ceza Yasası'nın (TCK) 'kişisel verilerin hukuka aykırı elde edilmesine ilişkin hükümlerini' ihlal ediyorlar."
TCK'de 134-140 arası maddelerin kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde elde edilmesi ve ifşa edilmesine dair ceza hükümleri içerdiğini söyleyen Koç, " Kişisel verilerin korunması hakkında kanun tasarısı da buna izin vermiyor" diyor.
"Ayrıca, kişinin işe gelip gelmediği başka yollarla da, kişilik hakkı ihlaline yol açmadan, çok kolay tespit edilebilir."
Arslan: AB yönergesi esas alınmalı
Avukat Arslan, Türkiye'de kişisel verilerin korunmasıyla ilgili spesifik bir kanun olmadığını, Türkiye'nin AB normlarına uygun bir kanuna acil ihtiyaç duyduğunu belirttikten sonra, TCK'nin 135 ve136. maddelerine dikkat çekiyor:
"Bu maddeler kişisel bilgilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesini ve başkasına verilmesini yasaklıyor.
Ama kanunda hukuka aykırı kişisel veri elde etmenin anlamı net değil. Kişisel verinin tanımı da yapılmış değil."
Arslan, bu nedenle Avrupa Birliği'nin kişisel verilerin saklanmasıyla ilgili 95/46 sayılı yönergesinin referans alınması gerektiğini söylüyor:
"Yönerge, kişisel veriyi, bir kişinin kim olduğunu ortaya çıkartan her türlü bilgi olarak tanımlıyor.
"Kişisel veriyi veren kişinin rızası varsa, hukuka uygun hale geliyor. Kanundan kaynaklanan bir kişisel veri elde etmesi varsa da, uygulama hukuka uygun duruma geliyor. Hukuka uygunluk sebeplerinden biri de, kamu menfaatinin gerektirdiği durumlar; suçun otaya çıkartılması gibi."
"İşverenin parmak izi toplaması hukuka aykırı"
Arslan, İş Kanunu'nun 75. maddesi işverenlerin çalışanlarla ilgili özlük dosyası hazırlamasını öngördüğünü, ancak bunun parmak izi almak için gerekçe olamayacağını söylüyor.
"Buradaki kimlik bilgilerinden kasıt, hüviyetteki bilgiler. Üstelik din ve medeni durum gibi bilgiler de dahil değil. Parmak izi gerekmiyor."
"Kurum parmak izine zorlayamaz"
Ali Koç, "Bu işlemleri yapanlar hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı toplandığı gerekçesiyle suç duyurusu yapılabilir"diyor.
"Böylece hem kayıtlar imha edilir hem de işlem yapanlar hakkında ceza davası açılır; büyük olasılıkla da mahkum olurlar."
Koç, kurumların kişileri bu bilgileri vermeye zorlaması halinde ikinci bir dava açılabileceğini söylüyor:
"Hukuka aykırı bir iş yapıp buna bir de yaptırım uygularlarsa, kişinin tazminat hakkı da doğar."
"Sonuç olarak" diyor Arslan, "Okulda, çocuklar adına veliler karar verebilir. Veliler izin vermediği sürece okulların çocukların parmak izi alma hakkı yok.
"Bir de yaptırım uygulanırsa, kişinin mağduriyeti doğar."
Koç: Veriler paylaşılırsa suç ağırlaşıyor
Söz konusu sistemlerin hepsi, bir başka kurum tarafından kurulup yapılandırılıyor. Kısacası, sistemi kuran teknoloji şirketleri, isterlerse, bu verilere erişebilir ve derleyebilir durumda.
Ali Koç, "Bu verileri üçüncü şahısların kullanımına açma, yani alenileştirme halinde, TCK'ye göre, suçun nitelikli hali oluşuyor. Bu durumda ceza ağırlaşır" diyor. (TK)