Aktar, 3 Ekim'de başlayacak olan müzakerelerden önce yaşanan son gelişmeleri, bianet'e değerlendirdi.
Aktar, hazırlık ve müzakere sürecinde Türkiye'nin Kıbrıs meselesini sırtında kambur olarak taşıyamayacağını belirterek, "Türkiye, Papadopulos'un temsil ettiği Kıbrıs'la müzakere yapamaz. Ayrıca Türkiye, tam üyeliğini istemeyen AB ülkelerine de Kıbrıs'tan dolayı koz vermeye devam edemez" dedi.
Son gelişmeler
Avrupa Parlamentosu Türkiye'nin imzaladığı ek protokolün onayını eylül sonuna erteledi.
İki günlük AB dışişleri bakanları toplantısı Dönem Başkanı Britanya'nın ev sahipliğinde Newport'ta düzenlendi.
Türkiye'nin Gümrük Birliği Ek Protokolü'nü imzalarken Güney Kıbrıs'ı tanımadığına dair deklarasyonuna karşı deklarasyonun açıklanması -bazı noktalar üzerindeki tartışmalarda uzlaşma sağlanamamasından dolayı- 7 Eylül'deki AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) toplantısına bırakıldı.
Kimse müzakere başlamaz demiyor
Aktar, Türkiye'nin Gümrük Birliği Ek protokolünü imzalaması ve ardından Güney Kıbrıs'ı tanımadığı belirten bir deklarasyon yayınlamasından sonra, Avrupa'da Türkiye aleyhine esen ters rüzgarlara rağmen, 3 Ekim'de müzakerelere başlanmaması yönünde bir demeç bulunmadığına dikkat çekti.
Britanya Dışişleri Bakanı Jack Straw da dışişleri bakanları toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 3 Ekim'in önünde engel olmadığını belirterek, "Türkiye konusunda alınan kararlar kimse tarafından sorgulanmadı" demişti.
Rehn: Protokol, AB Komisyonu'nun kırmızı çizgisi
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu temsilcisi Olli Rehn, bugün (2 Eylül) yaptığı açıklamada, uyum protokolünün içeriği konusunda Türkiye'nin spekülasyon yapmamasını beklediklerini söyledi .
Rehn, AB gayri resmi dışişleri bakanları toplantıları sırasında düzenlediği basın toplantısında, AB ve Türkiye'nin, limanların Güney Kıbrıs bandıralı gemilere açılması konusunu farklı yorumlamasının, "ciddi bir endişe kaynağı" oluşturduğunu ifade etti.
Bu konuyu Gül'le bugün yapacağı görüşmede ele alacağını söyleyen Rehn, protokolün tam uygulanmasının, "AB Konseyi'nin kırmızı çizgisi olduğunu" ifade etti.
Türkiye'ye müzakereler başlamadan önce yeni koşullar öne sürülemeyeceğini belirten Rehn, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması konusunu hiçbir üye ülkenin sorgulamadığını ifade etti ve 3 Ekim'de müzakerelerin başlayacağına "makul" bir biçimde inandığını söyledi.
Aktar: Gül "arkamızı döner gideriz" benzeri ifadelerden uzak durmalı
Aktar, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Yeni koşullar getirirlerse arkamızı döner gideriz" benzeri çıkışlardan uzak durması gerektiği söyledi.
"Bu tip ifadelerin zamanı değil.İşin buraya kadar getirmiş bir hükümetin Dışişleri Bakanının böylesine nazik bir ortamda hiddetlenmemesi gerekiyor."
Britanya'da yayınlanan The Economist'te yer alan haberde, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün dergiye geçen hafta verdiği bir demeçte, "Eğer Avrupa Birliği, bize tam üyeliğin gerisinde bir şey önerir ya da yeni koşullar getirirse, bu kez bir daha dönmemek üzere çeker gideriz" dediği kaydedildi.
AB'nin Türkiye'nin üzerine ilk kez gelmediğini hatırlatan Aktar, Türkiye'nin önümüzde süreçte şimdiye kadar olduğu gibi aynı soğukkanlılıkla ve kararlılıkla yoluna devam etmesi gerektiği görüşünde.
7 Eylül'deki AB Daimi Temsilciler Komitesi toplantısına bırakılan karşı deklarasyonun basına sızan içeriği ise şöyle :
"* Türkiye'nin deklarasyonu tek taraflı, protokolün bir parçası değil, yükümlülükler üzerinde yasal bir etkisi yok.
* Türkiye, ek protokülü ayrım gözetmeden tüm AB üyelerine uygulamalı.
* Protokolün uygulanması izlenecek.
* Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde müzakereler sırasında taşıma ve malların serbest dolaşımı gibi bölümler görüşmeye açılamayacak.
* AB, uluslararası hukuk bağlamında 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıyor.
* AB, Türkiye'nin tüm AB üyeleriyle ilişkilerini hukuksal olarak normalleştirmesine büyük önem veriyor.
* AB, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye'nin taahhütlerini ve BM'ye desteğini not ediyor.
* Tüm bu unsurlar 2006'da AB tarafından bir kez daha gözden geçirilecek." (KÖ)