Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, muhtarların ardından kaymakamlarla da toplantılar yapmaya başladı.
Erdoğan, kaymakamlara “Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun” dedi, HDP’li belediyeleri kastederek gerekirse bu belediyelerin araç ve gereçlerine el konulabileceğini de ekledi.
"Kaymakam/muhtar toplantıları meşru değil"
Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, muhtar/kaymakam toplantıları, kaymakamların "mevzuat dışına" davet edilmesi ve cumhurbaşkanının başkanlık talebini yorumladı.
* Bu toplantıların meşru toplantılar olduğunu düşünmüyorum. Yasalara uygun değil. Muhtar, kaymakam merkezin yereldeki temsilcisidir. Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlar dışında davranamaz.
"Çıplak gücün hakimiyeti"
* Mesela Erdoğan'ın muhtarlar toplantısında İçişleri bakanı da orada oluyor. Muhtarlara kağıtlara yerel sorunları yazın, içişlerine verin diyor. Bu ne demek Allah aşkına? Cumhurbaşkanı icraatın yapması gereken toplantıları yapmış oluyor. Yani icraya müdahale ederek yeni bir uygulama icat etmiş oluyor. İcranın başı olan Başbakan ise buna sessiz kalıyor.
* Bugün bakınca başkanlık sistemi toplumda onaylanmadı ama cumhurbaşkanı de facto yani fiili olarak başkanlık, yarı başkanlık benzeri rol edinmiş durumda. Ama bunun yasal çerçevesi yok.
* Tüm bunlara bakınca Türkiye’nin uzun zamandır 1946’da parlamenter sistemde oluşmuş olan kurallara uymayan bir rejime doğru sürüklendiğini görüyoruz. Bir tür fiili çıplak gücün hakim olduğu bir dönem yaşanıyor.
"Türkmenbaşı sistemi düşünüyor"
* Cumhurbaşkanı’nın kaymakamlara "mevzuatı bir kenara bırakın" dediğini duyduğumda inanamadım. Cumhurbaşkanı böyle şeyler söyler mi? Mevzuatı bırakın demek kanun ve yönetmelikleri bırakın demek. Kanunsuz, kafanıza göre takılın demek. Kim güçlüyse o gücünü kullanacak demek. Bu ne cesaret? Yarın bir kaymakam yasadışı bir şey yapınca nasıl yargılanacak, “cumhurbaşkanı bize böyle söyledi” demez mi?
* Benim anladığım kadarıyla cumhurbaşkanının kafasında Türkmenistan’daki Türkmenbaşı gibi bir sistem var. Yarı padişahlık gibi bir şey anlaşılıyor. Başkan değilken böyle davranması başkan olduğunda nelerle karşılaşılacağını düşündürüyor.
"Anayasa nasıl yapılacak?"
* Türkiye yasalarla yönetilen bir ülke olmaktan çıktı. Bir tür darbe yapısına döndü. İktidarın hükümet kanadı hukuka oyun oynuyor ama cumhurbaşkanı bunun dışında davranıyor ve diğerlerini de öyle davranmaya yöneltiyor. Fiili durum yarattı. İktidar tarafı hep devrim oldu diyorlardı. Evet, devrim oldu. Ama toplumun ne kadarının talebi ve isteğiyle oldu?
* Rakamlarla konuşursak yüzde 50’si bunun karşısında duruyor. Böyle bir toplumda anayasayı bırakın herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Parlamenter sistem elbette tartışılabilir, tartışılmalı. Ama Cumhurbaşkanı başkanlık sisteminden vazgeçemeyiz diyerek tartışmayı bitirdi. Oysa mesela ben daha katılımcı, yerele vurgu yapan, merkezin koordine görevi olan yeni bir demokrasi düşünüyorum. Ama bu tartışılamıyor. (NV)
* Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar - Ankara/AA