Kayıp aileleri, Emekli Koramiral Atilla Kıyat'ın "1990'larda faili meçhuller devlet politikasıydı" sözlerinin ardından, gözaltında kayıpların, faili meçhul cinayetlerin üzerinin örtülemeyeceğini söyleyerek, devlet yetkililerinin gerçekleri açıklamasını yapmasını bekliyor.
Silopi'de ifade vermeye çağırıldıkları Jandarma Karakolu'na giden ve bir daha geri dönmeyen HADEP yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in ailelerinin avukatı İdris Tanış, Kıyat'ın açıklamalarına ilişkin bianet'e şunları söyledi:
"Biz zaten devletin bu cinayetleri çok iyi bildiğini, cinayetlerin sistematik şekilde yapıldığını, işleyenlerin devlet tarafından korunduğunu iyi biliyorduk. Dosyamızda failler açıkça ortadaydı. Ama elbette Kıyat'ın açıklamaları çok önemli."
"Ergenekon, Fırat'ın ötesine geçemedi"
Tanış, savcıları görevlerini yapmaya çağırdı:
"Faillerin Serdar'ı telefona çağıran Şırnak JİTEM'de çalışan Taşkın Akgün, Şırnak Alay Komutanı Levent Ersöz, Silopi İlçe komutanı Süleyman Can ve astsubay Selim Gür olduğu biliniyordu. Planlarının, Serdarların olayının üzerine çok gidilmeseydi bölgede daha çok cinayet işlemek olduğunu, sanık ifadelerinden öğrendik."
Ersöz'ün de yargılandığı Ergenekon davası başladığında umutlandıklarını belirten Tanış, "O zaman bunların yaptıkları Fırat'ın ötesine de geçer dedik. Ama ne yazık ki Ersöz, Serdar ve Ebubekir'i öldürmekten yargılanmadı" diye konuştu.
"Boğazlarında düğümlense de onlar itiraf edecek"
1980'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır, Kıyat'ın sözlerinin 12 Eylül mağdurlarını da kapsadığını belirtti.
"Devlet karanlık düzenini devam ettirmek için hep bu yola başvurdu. Devlette meçhul olabilir mi? Her şey açıktır, ortadadır. Üstelik bu suç bir de cana yönelikse..."
"Görmek istemeyen göze güneşi tutmak gibi"
Faili meçhul cinayetlerin sorumlularına "Ben yaptım" sözünün söyletilmesi için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini ifade eden Kırbayır, şöyle devam etti:
"Umutları devlet değil biz yeşertebiliriz. Acısını çeken biziz. Suçlarını yüzlerine vurduk, vuracağız da. 'Sen yaptın, faili sensin' demek lazım. Onlara da 'Ben yaptım' dedirtmek lazım. Boğazlarında düğümlenebilir ama onlar itiraf edecek. Kayıp aileleri olarak Ankara'ya yürüdüğümüzde Başbakan ne yaptığımızı anlamamış. İnsan 'Bu 50 yaşın üzerinde insanlar niye yürüyor' diye öğrenir. Görmeyen göze güneşi tutsan ne olur, görmek istemeyen görmez."
Cemil Kırbayır, 12 Eylül sonrasında gözaltına alındı. İşkenceler sonucu yaşamını yitirdi, cesedi pencereden atıldıktan sonra kurşunlandı. Ailesine gözaltındayken kaçtığı söylendi. Cemil Kırbayır'ın nerede gömülü bugün bile bilinmiyor. Ailesi mezarını aramayı sürdürüyor.
"Artık gerçeklerin saklanması mümkün değil"
1995 yılında gözaltına alınıp işkenceyle öldürüldükten sonra ailesi ve arkadaşlarının yoğun mücadelesi sonucu kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak, "Bunun bir generalin ağzından çıkması çok önemli ve değerli, ama bu bilgi kayıp ve faili meçhul yakınlarının zaten bildiği bir şey" dedi.
Şimdi en önemli şeyin "namuslu savcıların bu itirafları dikkate alıp harekete geçmesi" olduğunu söyleyen Ocak, "Birkaç generalin yargılanması da sorunun çözümü olmaz. Önemli olan bunların arkasındaki güçlerin ortaya çıkması" dedi.
Ocak, "Devletin diğer yetkilileri de çıkıp konuşmalı. Artık nasılsa bu gerçeğin üstünün örtülmesi, saklanması mümkün değil" diye konuştu. (BT)