Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Ben 55 yıldır müzisyenlik yapıyorum, müzisyenlikle hayatımı kazanıyorum. Başka da bir şey bilmiyorum. Türkiye'nin kaşık virtüözüyüm, Kaşık Mustafa derler bana."
Şimdiye kadar Gülben Ergen, Burhan Öçal, Buzuki Orhan Osman'la çalmış, Anadolu Ateşi ekibine ders vermiş ama o en çok da yaklaşık 15 yıl önce Harbiye Açıkhava Sahnesinde Laço Tayfa ve Hüsnü Şenlendirici ile birlikte çıktığı sahneyi anıyor.
Bakırköy'den Üsküdar'a sokak sokak geziyor
66 yaşındaki Mustafa Uysal, nam-ı diğer Kaşık Mustafa 11 yaşından beri sahnede, restoranlarda çalıyor ve "Ben 55 senelik müzisyenim ilk defa sokaklarda çalıyorum" diyor.
Pek çok müzik emekçisi gibi o da zor zamanlardan geçiyor. 25 yıldır Kumkapı restoranlarında, son olarak da Beşiktaş'taki meyhanelerde çalıyordu Kaşık Mustafa. Yani bir buçuk yıl önce... Bir süre açılmasını bekliyor sonra "sokak ekibini" kuruyorlar mecburiyetten. Klarnet, darbuka, kendi de kaşıkları alıyor eline. Kasımpaşa'daki evinden çıkıp metroyla Zeytinburnu, Bakırköy, Yeşilköy oradan Üsküdar'a kadar sokak sokak çalıyorlar.
"İstanbul'u da öğrendik bu sayede" diyor gülerek.
Bir süredir de tek başına İstanbul'daki Maçka Parkı'nda kanun çalıyor Kaşık Mustafa. Peki, kaşık neden çalmıyorsun?
"Kaşık ritim aletidir, tek başına olmaz!" diyor.
"Çok mağdur olduk"
Yüzü hep gülse de anlatırken, "Bu günlerimize hamd-ü senalar olsun" dese de eklemeden geçemiyor:
"Yüzüm yine de güler, her zaman böyleyim. Fakat böyle bir dönemde inan ol ki pandemiye girdiğimizden beri ben ve müzisyen arkadaşlarımız çok çok mağdur durumlara düştük. Kimisi intihar bile etti, kimisi de sazlarını sokaklarda kırdı. Allah yardımcıları olsun
"Saat 9'da müzik olur mu?"
"Evet çok zorluk yaşadım hâlâ da yaşıyorum. Ama Rabbimin izni olunca... Yoksa ben kiradayım yani. Hangi mal sahibi sizi on bir ay bekler. Kiminin parası, kiminin duası. Ev sahibi de iyi, tamam sana güveniyorum dedi. İşlerin açıldı mı iki iki ödersin dedi.
"Daha evvelden akşam saat 7'de başlardık çalmaya, geceye kadar... Pandemi nedeniyle tamamiyle işler kapanınca mecbur kaldık buralara kadar gelmeye. Beşiktaş'ta son çaldığım yer uzun zamandır kapalıydı, şimdi izin verdiler ama saat 9'a kadar. O saatte de müzik olmuyor. Allah ne verdiyse, ekmeğimizi alıyoruz burada."
Mustafa Uysal, Maçka Parkı'nda önce kanun ardından kaşık çaldı. Video kurgu: Korcan Uğur
"Ben de alıştım artık"
"Maçka Parkı'na gelmeden önce dolaşıyorduk, sokak sokak dolaşıyorduk, aklınıza neresi gelirse, kabanları giyip o sokak senin bu sokak benim akşama kadar grupça dolaşıyorduk. İlk defa bu kadar zorluk çektim, ama alıştım. Şişli Belediye Başkanı da tamam dedi, kalabilirsin dedi, seni kimse ellemez dedi. Bu parkta da dönüşler de güzel oluyor. 'Abi, ilk defa Nişantaşı'nda sizin gibi bir kanuncuya rastladık' diyorlar. Ben de alıştım artık. Biz müzisyenlikten başka meslek yapamayız ki! Gidip başka iş yapmak bize gelmez. Çok zor durumda kalırsam gider su da satarım tabii ama iyi ki de müzisyenlik sanatımız var."
11 yaşında ilk sahne deneyimi
"Herkes dörtlü kaşık çalar, ben ikili kaşık çalarım. Çok daha zordur" diyen Kaşık Mustafa, ustası Savaş Kavsa'yı anıyor hep. "Bir tek bana el verdi. Sen önüme notaları koy, ben sana kaşık çalayım" diyor.
"Nur içinde yatsın, bana kaşık çalmasını A'dan Z'ye kadar öğretti. Kendisi kunduracılık yapardı. Gel derdi. Okuldan çıkardım koşarak. Eli çekiçte, kulağı bendeydi hep.
"Ustam 11 yaşımda sahneye çıkarttı beni. Aslen İzmirliyim. İzmir Fuarı'na her yıl bütün sanatçılar gelirdi. O zamanın en büyük sesi Nuri Sesigüzel'di. Nuri Abi bana baktı, 'Ya bu adam ne yapacak' dedi. Ustam dedi ki 'Abi bak şimdi neler yapacak o, görürsün' dedi. Saçıım uzundu o zaman. Bir çıktık sahneye bir çalmaya başladım. Bağlamacı bana işaret etti, kalk diye, kaşıklarla bir şov yapmaya başladım. En sonunda kaşıkları da bir kırdım! Bahçe havaya kalktı, minderler havalarda uçuştu."
"İzmir pavyonlarında sabaha kadar çalıyordum"
Kanun ve bütün ritim sazların dışında bir de askerde öğrendiği alto saksafon çalıyor Mustafa Uysal. Askerden bir süre sonra da İstanbul'a geliyor.
"Ömrümün yarısından fazlası İstanbul'da geçti. 26 yaşımdaydım geldiğimde. Şimdi 66 olduk. Ama şimdi de İzmir'e gidemiyoruz, alıştık buraya. Sıkılıyoruz. Hanımla da birkaç sefer gittik, duramadık.
"O zaman İzmir pavyonlarında sabaha kadar kaşık çalıyordum. O programdan bu programa. O zamanın parasıyla millet 10 lira kazanırken ben kaşıklarla 40-50 lira kazanıyordum. Solistlerle dolaşıyordum.
"Şimdiye 20 senelik emekliydim"
"TRT'ye almak istediler beni. Bağlamacı Yılmaz İpek istedi. O zaman istemedim, ne kalkacağım sabahın 8'inde gideceğim 100-150 lira için dedim. Kan kardeşim Recai Bayraktar, ben girmeyince onu aldılar TRT'ye.
"Tabii pişman oldum sonra. Çünkü dünyada isim olurdum belki de. TRT'ye girseydim şimdiye 20 senelik emekli olmuştum.Yine de gezdim, turnelere gittim. 20 ülke dolaştım. Huri Sapan ile 6 ay Avrupa turnesinde çaldım. Burhan Öçal'la Fransa'ya gittik."
"Olursa üç bin lira verilecekmiş"
"Hiçbir gelirim yok. Bugün burada ne kazandıysam o. Yaşlılık parası alıyorum bir tek" diyen Mustafa Uysal, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Müzik Susmasın" destek projesine kayıt yaptırıyor ancak formları eksik denilerek başvurusu kabul edilmiyor.
"Çoğu müzisyen arkadaşım yararlandı fakat ben yaralanamadım. Abi seninki kabul olmuyor dendi, iki seferdir. Tamam dedim ben de, ne yapayım. Şimdi bakalım gündemde yine var, Mustafa Abi bu sefer yeni bir dönem olacak yararlanmayan arkadaşlar da başvurabilecekmiş, dediler. Olursa üç bin lira verilecekmiş. Bakalım, şansımız varsa bu sefer olur inşallah."
"Restoranlarda çalışıyor ama sigortası yok"
"Çok zor dinleyenle iletişim kurmamak, o sohbetleri yapamamak. Gece hayatına alışmışız biz. 2'de 3'te yatağa giren ben şimdi mecburan 10'da uyuyorum" diye ekliyor.
Pandemi ve onun getirdiği yasaklar nedeniyle işinden uzak kalması bir yana Kültür Bakanlığı'ndan bir isteği var Kaşık Mustafa'nın:
"Benim en çok büyük isteğim biz göremedik, bizim neslimiz göremedi gelecek nesiller için... Bir sürü müzisyen arkadaşımız var, fakat sigortaları yok. En büyük sorun sigorta. Restoranlarda çalışıyor ama sigortası yok. O gün, bu gün derken benim durumuma geliyor insan işte. Sayın Bakanımız bununla ilgilense...Müzisyenler de artık sigortasız çalışmayacak derlerse o zaman müzisyenin de itibarı da değeri de artmış olacak."
"Dünya bu kaşıkları tanısın isterim"
Son söz olarak da şöyle bitiriyor:
"Göze görünmez bir şeydir bu, çok kolay gelir insanlara kaşık çalmak. Ama bu zamana kadar müzisyen arkadaşlarım var kaç kişi denedi ama maalesef olmadı. Oğlum da istemedi bu sazı, ümidim torunum Ege'de. Ondan dolayı benim en çok istediğim bir şey var, Kültür Bakanımız eğer arzu ederse bir gün ona kaşık çalmak isterim, şu dünyaya bu iki kaşığı tanıtmak isterim."
(AÖ)