Fotoğraf: AA
Kanal İstanbul… Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un batısına yapılacak olan kanal projesindeki ısrarını sürdürürken başta muhalefet ve STK’lar olmak üzere geniş bir kitle yapılmasına karşı çıkıyor.
Muhalefet projenin ekolojik ve ekonomik bir yıkım olacağından bahsederken iktidar cephesi projenin faydalarına ilişkin somut bir şey henüz söyleyebilmiş değil fakat Montrö Boğazlar Sözleşmesini öne sürürek Boğazlardan Türkiye'nin para kazanamadığını iddia ediyor.
TIKLATIN - Kanal İstanbul İtirazları: Ekolojik Yapı Bozulacak, Kent Yumurta Kokacak
1- Boğaz'dan geçiş
Kanal İstanbul projesi ilk olarak 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde 27 Haziran'da Erdoğan'ın açıklamalarıyla gündeme geldi. Proje, 'çılgın proje" ve “İstanbul’a ikinci boğaz” manşetleriyle ertesi gün gazetelerdeydi.
2011’de kanalın uzunluğu 40 kilometre, genişliği 150 metre, derinliği ise 25 metre olarak planlandı. Kanalla birlikte büyüklüğü 453 milyon metrekareyi bulacak bir de yerleşim alanı da planda yer aldı.
Erdoğan’ın Ağustos 2018’de açıkladığı 100 günlük eylem planına göre Kanal İstanbul yap-işlet-devret modeliyle yapılacak. Yine aynı plana göre kanaldan günlük 150-160 geminin geçmesi planlanıyor. Yıllık geçen gemi sayısının 50 binin üzerinde olacağı ifade ediliyor.
Oysa mevcut durumda bile İstanbul Boğaz’ından geçiş yapan gemi sayısı her geçen gün azalıyor.İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın gemi geçiş istatistikleri detaylı olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından düzenli olarak tutuluyor. Bakanlığın resmi istatistiklerine göre 11 yıldan beri boğazlardan geçiş yapan gemi sayılarında yüzde 25,10’luk azalma var.
2007’de 56 bin 606 olan geçiş sayısı 2018’de 41 bin 103’e gerilemiş durumda. Yani bir başka değişle günlük gemi geçiş sayısı ortalaması 155’ten 112’e düştü. Boğaz trafiğinde böyle bir azalma yaşanırken, Boğaz’ı kullanan gemilerin toplam ağırlığı ise arttı.
2006’da 54 bin 880 geminin gros ton çinisinden olan toplam ağırlığı 475.796.880 iken 2018’e gelindiğinde bu rakam 613.088.166 oldu.
Bir başka değişle İstanbul Boğazı sadece tankerlere değil, tüm gemilere kapatılsa ve tüm gemiler Kanal İstanbul’a yönlendirilse dahi planlanan günlük 150 gemi oranını yakalaması mümkün görünmüyor.
Dahası Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalara göre boğazlardan geçişin tümden kapatılması da mümkün görünmüyor.
2 - Boğaz tehlikeli mi?
İktidarın Kanal İstanbul’la ilgili öne sürdüğü gerekçelerden biri de Boğaz’dan tanker geçişlerinin tehlikeli olduğu iddiası.
Arşiv taramasına göre 1960’tan 1994’e kadarlık sürede İstanbul Boğazı’nda çarpışmalardan kaynaklı beş ölümlü kaza yaşandı. Kazaların hepsi gece saatlerinde oldu. 13 Mart 1994’te yaşlanan Nassia tanker kazasının ardından uzunluğu 200 metrenin üzerinde olan gemilere gece geçişleri yasaklandı. Alınan önlemler ve gelişen teknoloji sayesinde bu tarihten itibaren İstanbul Boğazı’nda ölümlü bir kaza yaşanmadı.
Gündüz geçişlerinde ise 250 metrenin üzerindeki tankerlere hem kılavuz kaptan hem de romörkör refakat etme zorunluluğu bulunuyor.
Ayrıca İstanbul Boğazı’nın en dar yeri 698 metre ile Anadolu Hisarı ile Rumeli Hisarı’nın olduğu bölge. En geniş yeri 3,6 kilometre. Kanal İstanbul genişliği ise sadece 150 metre olarak planlandı.
3 - Montrö'ye göre zarar
Kanal İstanbul’un yapımında ortaya atılan bir başka gerekçe ise Türkiye’nin Boğazlardan gelir elde edemediği yönünde. Montrö Sözleşmesi boğazlardan geçen gemilerden vergi ve harç toplanmasını hükme bağlıyor.
29 madde 4 ek ve 1 protokolden oluşan sözleşmede boğazlardan geçen gemilerin ödeyecekleri vergi ve harçlar tarifeye bağlanmış durumda.
Sözleşme imzalandığında geçişler tüm dünyada geçerliliği olan Frank’a endeksleniyor fakat 1983’te Kenan Evren döneminde sabit kurla hesaplanan altın Frank uygulaması kaldırılıyor ve dolara endeksleniyor. Fakat değişikliğe gidilen bu dönemde 1 gram altının değeri 2,8 dolara sabitleniyor. Bugün 1 gram altının yaklaşık 48 dolar olduğu düşünülürse Boğazlar’dan elde edilen gelirin aslında elde edilmesi gerekenden ne kadar az olduğu daha net anlaşılabilir.
Fakat yine de Türkiye transit gemi geçişleri sırasında verilen fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetlerinden ekstra olarak para alabiliyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre verilen bu hizmetlerden 2017 yılında 312 milyon 11 bin 630 lira gelir elde edildi.
Fener hizmetlerinden 73 milyon 149 bin 793 lira, tahlisiye hizmetlerinden 32 milyon 345 bin 426 lira, kılavuzluk hizmetlerinden 206 milyon 516 bin 410 lira gelir sağlandı.
Anadolu Ajansı ayrıca bu haberde 2006'da Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın devreye girmesi ve 2008'de yaşanan küresel ekonomik krizin etkisiyle boğazlardan geçen gemi sayısının azaldığını yazdı.
*Kaynak: bianet arşivi, Wikipedia, BBC Türkçe, BirGün, Anadolu Ajansı,
Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ve diğer açık kaynak taramaları
(HA)