* Çizim: Tarık Tolunay
Altısı tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davasının tutuklu sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Kadri Gürsel, davanın ikinci duruşmasında söz aldı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Silivri Cezaevi'nin dışına kurulan adliyedeki duruşma salonunda konuşan Gürsel, mahkemenin tutukluluğunun devamını ön gören ara kararına tepki gösterdi. ByLock kullanıcılarıyla ilişkide olduğu iddialarına karşı çıktı.
"Matematiksel olarak suçlamaları çökertmiştim"
Kadri Gürsel'in açıklamasında şu ifadeler öne çıktı:
“Ara kararınızda Cumhuriyet'e istinat edilen sözde yayın politikasının değiştiğine ilişkin tanıkların dinlenmemiş olmasını tutukluluğum devam edilmesine sebep gösterdiniz. Tanık ifadeleri yönünden de böyle bir iddia olsa da buna iştirak edemeyeceğim kanıtlandı. Ayrıca 92 ByLock kullanıcısı ve hakkında FETÖ soruşturması olan 145 kişiyle iletişimim olduğunu tutukluluğumun devamına sebep göstermiştiniz.
“Heyetinizin karşısında söylediğim, benim bu kişilerle iletişim kaydımın olabileceğini ama irtibatımın olamayacağını, bu kişilerden sadece sekizi ile karşılıklı iletişim kurduğumu beşinin ByLock kullanıcısı olduğunu söylemiştim. Matematiksel olarak suçlamaları çökertmiştim ancak heyetiniz bana bu konuyla ilgili tek bir soru sormadı.
“Ara kararı görene kadar bunun nedeninin, safiyane bir şekilde, ifademin tatmin edici bulmuş olabilirdiniz, ya da siyasi bir tercih olarak bana tek bir soru sormamayı karşılaştırmış olabilirdiniz diye düşündüm. Bir de üçüncü bir neden olabilirdi, terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek suçunu işlediğimi sadece ve sadece ByLock konusundaki polis fezlekesine bakarak hakkımda peşinen hüküm vermiş olabilirdiniz.
“Benim 45 gün daha tutuklu kalmam konusunda savunmam hiç dikkate alınmadı. Adil yargılanma hakkım engellendi.
"HTS raporuna bakmadığınızı ara kararınızdan anlıyorum"
“Polis fezlekesi dikkate alınarak tutuklu kalmam için sözde yayın politikası değişikliğine etkim olduğu iddiasına sebep gösterildi. Bu nedenle neden bu kişilerle irtibatlı olmadığımı ayrıntılandıracağım.
“HTS [Telefon konuşma analizi] raporunu, tetkik etmediyseniz ediniz lütfen. O ara kararı yazdığınız tarihe kadar HTS raporuna bakmamıştınız. Bunu ara kararınızdan anlıyorum.
“Rapor incelendiğinde ‘olağandışı’ olarak tabir edilen kayıtların bana bir defaya mahsus gönderilmiş ve cevapsız kalmış SMS'lerden oluştuğunu görürdünüz.
“Görüşmek, işteşli fiil olarak tanımlanır. İşteşli fiil oluşması için iki kişi arasında gerçekleşmeli.
“Rapor incelenmiş olsaydı benim bu ‘olağandışı’ sayıdaki ByLock kullanıcısıyla sözde irtibatımın Cumhuriyet'te görev yaptığım sırada gerçekleştiği gibi bir ifade ara kararda yer almazdı.
“Yani zannediliyor ki benim bu toplam 112 kişiyle beş ay 20 gün süren Cumhuriyet yazarlığım ve 34 günlük yayın danışmanlığım sırasında oluşmuş. Gerekçeli ara kararınızı okuduğumda başka bir anlam çıkarılması imkansızdır.
"Son ByLock'çu Cumhuriyet'e başlamamdan önce aramış"
“HTS raporu incelenmiş olsaydı bana söz konusu kayıtlardaki son raporun 26 Ekim 2015'te olduğu görülürdü. Yani son ByLockçu beni Cumhuriyet'e başlamamdan altı buçuk ay önce aramış.
“10 Mayıs 2016'da yani Cumhuriyet'te yazarlığa başladıktan sonra beni arayan tek bir FETÖ şüphelisi var. O da gazeteci Murat Aksoy. O da beni Cumhuriyet'teki yazarlığımı tebrik etmek için aramış.
“10 Mayıs'tan sonra bir FETÖ şüphelisinden sadece bir SMS atılmış. Bu kişi yine Murat Aksoy.
“Bir ByLock kullanıcısından bana atılan 9 Nisan 2015 tarihli bir SMS var. Cumhuriyet'e başlamamdan tam 13 ay önce.
“Bana bir mesaj atmış ve benden bir mesaj almış. Yani aslında bu ByLockçular ben Cumhuriyet'te başlamamdan çok önce yakamdan düşmüş. Gerçeklik budur. Ara kararda bahsedilen gerçekliliğin tam zıttıdır.
"SMS'ler taciz eylemidir"
* Çizim: Zulal
“Cumhuriyet yöneticilerine aynı suçlamayla yaklaşmak hatalıdır. HTS raporun okunmadığını bunu benim adil yargılanma hakkımı engellediğini düşünüyorum.
“Bana sadece bir defaya mahsus SMS'lerin bir görüşme olarak nitelendirilemeyeceği bir gerçektir. Bu SMS'ler bir kampanya kapsamında yapılan bir taciz eylemidir.
“Beni 2014 yazında yüzlerce kişi SMS yağmuruna tuttu. Bunların bir kısmı aynı formattadır. Bazıları FETÖ şüphelisidir.
“Bu mesajların çoğu açılmamıştır. Çünkü altı gün boyunca bunaltıldım, çoğunu açmadım bile. iPhone 4S telefonum vardı. İleride lazım olur diye bir kısmını stokladım ama böyle bir şey olacağı aklıma gelmemişti.
"Bana mesaj atan serbest, ben tutukluyum"
“Meramım şudur, mesaj atanların sayısı 83'ten çok fazladır. İşte bu ‘olağandışı rakam’ı oluşturan hadise budur.
“Gördüğünüz gibi beni arayan birkaç tane normal insan var. Eşim aramış, birkaç arkadaşım aramış. Onun dışında SMS'ler var.
“Anadolu'daki durumu incelemedim ama İstanbul ve Ankara'da bu medya davalarında bahsedildiğinde sanıyorum ByLockçular mesaj attı diye tutuklu olan tek benim.
“Suçlamanın yöneltildiği tarih itibariyle bana ikişer üçer mesaj atan ByLockçıların yarısı serbest ama Kadri Gürsel tutuklu.
“Bu insanlar taciz ettiği tek kişinin ben olmadığını biliyorum. Siyasetçiler, baro başkanları, avukatlar, gazetecilerin de bana kendi başlarına geldiğini anlattığını biliyorum. Bu hiç araştırılmıyor ama bu bana karşı somut delil olarak kullanılıyor.
"Tutuklu olmamın sebebi muhalif gazeteci olmam"
“Burada tutuklu olmamın sebebi sorgulayıcı, eleştirel, bağımsız ve muhalif bir gazeteci olmam.
"Kesin bir güçler ayrılığı ilkesini, laik demokratik parlamenter bir demokrasiyi savunduğum için kaçınılmaz olarak muhalifim. Öngörülü ve barışçıl bir dış politikayı savunduğum için muhalifim.
"Bunların hiçbiri Türkiye'de yok. Bunları savunduğum için hak savunuculuğu yapıyor olduğum için muhalifim. Basın ve ifade özgürlüğünü savunmam beni tüm bu ByLockçuların ve FETÖ'cülerin hedefi haline getirmiştir.
"Kampanyayla yüzyüze olduğumu anladım"
"26 Temmuz 2014'te Tolga Güzeltaş isimli bir ByLockçu ile en uzun konuşmam olmuş. Ama ben bir kadın ile konuştuğumu hatırlıyorum. Bir polis eşi idi. Ama HTS kaydında beni Tolga Güzeltaş ile konuşmuş olarak görünüyorum.
"Anca o sırada Tolga Güzeltaş tutukluydu. Yani onunla konuşmam imkansız. Bunu da böyle karşı delil olarak sunayım.
"Yaklaşık bir buçuk saat sonra Mehmet Işık isimli biriyle görüştüm. Ama bir kampanyayla yüzyüze olduğumu anlayarak görüşmeyi sonlandırdım.
"Hak savunucusu bir muhalif olduğum için bu yapı tarafından hedefe alındım. 17-25 Aralık sonrası kendinİ cemaat olarak nitelendiren bu yapı hak ihlaline uğradığını savundu ancak ben bu kampanyada hiçbir şekilde yer almadığımı daha önce de dile getirdim.
"Bu süreçten sonra iki FETÖ şüphelisiyle görüşmem oldu. Biri tutuklu bulunan, beraber program yaptığım Nazlı Ilıcak, diğer ise bugün yurtdışında olan Abdülhamit Bilici. Bunun dışında defalarca kez bu yapıdan medya temsilcileri tarafından arandım, görüş istediler ama hiçbir zaman görüş vermedim.
"Tek talebim adil yargılanmaktır"
“Burada yargılanmamın nedeni ByLockçular tarafından aranmam değil, muhalif olmamdır. Ben düşüncelerimden ve gazetecilik faaliyetimden yargılanıyorum. Ve tek talebim adil yargılanmaktır.
"Burada ne karar çıkarsa çıksın vicdanım rahattır. Ve adaletin ayaklar altında çiğnendiği bu dönemde biraz bile adalet varsa beraat edeceğimi biliyorum.” (EA/BK)