Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği'nden (Özgür-Der) Hülya Şekerci'yse, mitingde kadın ya da erkek üstünlüğü aranmaması gerektiğini söylüyor, "burada gerçekleştirilen bir siyasi kimlik ibrazı" diyor.
bianet'e konuşan Narlı, mitinge katılanlar arasındaki siyasi dağılımın homojen olmadığına işaret etti, merkez sağdan merkez sola kadar çeşitli siyasi yapıları savunan kadınların bulunduğunu kaydetti.
Laik-İslamcı kutuplaşması yeniden başladı
Kadınların mitingde yer alma isteğinin altında, kendilerini "laik-islamcı" kutuplaşması içinde görmelerinin etkili olduğunu belirten Narlı, "iki tarafta kılıç çekmeler oldu" diyor.
Narlı, düzenleyiciler arasında kadınların ağırlıkta olmasının da kadın katılımında etkili olduğunu vurguluyor:
"Kadınların kendi bireysel talepleri söz konusu değil, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olmasını istiyorlar, dinin kamusal alandaki düzenlemeleri etkilememesini istiyorlar. Bir yaşam tarzı dayatmasıyla karşılaşmak istemiyorlar."
Türbanlı kesim sokağa çıkmaz
Narlı, türbanlı kesimden de katılımın olduğunu hatırlatıyor, onların katılımını da başörtüsünü bir sembol olarak görmemelerine bağlıyor.
Tandoğan ve Çağlayan eylemlerini "barışçı" niteleyen Narlı, "eğer biz şu anda türbanlı ve İslamcı kesimin sokaklara çıktığını görürsek şöyle bir mesaj ortaya çıkar: Biz buradayız ve böyle bir dayatmayı savunuyoruz."
Burada laik kimliğinin ibrazı var
Özgür-Der'den Hülya Şekerci, "burada laik kimlik ibrazı var" diyor. Bu yüzden mitinge katılanlar arasında kadın-erkek ayrımının ötesinde, bu görüşü kabullenen insanların söz konusu olduğunu ifade eden Şekerci ekliyor, "kadınlar ya da erkeklerin ön planda olduğunu zannetmiyorum."(AÖ)