Fi'nin sözcüleri Gudrun Sychman ve Devrim Mavi, kurucu üyelerinden Ebba Witt Brattström, Helena Brandt ve Tina Rosenberg'in istifalarının partiyi etkilemeyeceğini açıkladılar.
Parti tabanını oluşturan Ebba Witt Brattström ve Helena Brandt destekleyen bir grup üye ise, şimdiden parti tabanında bölünmeler yaşandığını öne sürüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, Feminist inisiyatifin kurucularından ve partileşme süreci için yoğun çaba harcayan Ebba Witt Brattström ve Helena Brandt'ın, basına demeç vererek istifalarını açıklamaları, İsveç'te büyük yankı bulmuştu.
Partileşme çalışmaları sırasında, feminist felsefenin, marjinal bir noktaya doğru kaymasından rahatsız olduklarını ifade etmişlerdi.
Her iki feminist yazar, entelektüel inisiyatifi oluştururken amacın, "marjinalize olmak değil, yayılabilmek" olduğunu söylüyorlar.
Gelişmelerin tersine bir etki gösterdiğini söyleyen Ebba Witt Brattström ve Helena Brandt, küçük bir parti olarak da, partilerle seçim işbirliğine giderek, iktidara gelmekten yana olmadıklarını açıkladılar.
Her iki yazara göre, Fi'nin bu yaklaşımı, oluşum ilkelerine ters düşüyor. Siyasi gazete yorumcuları ise iki önemli feministin çekilmesinin ardından istifaların süreceği yorumunu yapıyorlar.
Bu kişilerin çekilirken, üstü kapalı olarak Gudrun Schyman'ın politikasını eleştirdiklerini ileri sürüyorlardı.
Gudrun Schyman ise basında çıkan demeçlerin ardından gelen istifaları doğal karşıladıklarını söylüyor. Feminist Parti olarak aldıkları parti kararlarında herhangi bir değişiklik yapmadan çalışacaklarını belirtiyor.
Schyman partisi adına yaptığı açıklamalarda feminist politikadan taviz vermeden iktidarı paylaşmaktan yana olduklarını vurguladı.
İki önemli feministin istifaları ve Gudrun Schyman'ın konuya ilişkin demeçleri sıcaklığını korurken, Tina Rosenberg'in istifası da, ilgiyi tekrar Feminist Parti'de yoğunlaştırdı.
Stockholm üniversitesi'nde akademik çalışmalarını sürdüren Prof. Tina Rosenberg, geçen hafta sonu, yazılı ve görsel basında yer alan röportajlarında istifasının gerekçesini açıkladı.
Rosenberg, İsveç politik platformlarının hâlâ bir homoseksüeli hazmedebilecek olgunluğu taşımadığını ileri sürdü.
Akademik çalışmalar ile politikayı birleştirmek istediğini, fakat İsveç'te sağ kanadı destekleyen başta Timbro olmak üzere birçok sivil organizasyonun hedefi haline geldiğini söyleyen Robenberg, sadece kişisel olarak değil, üniversitenin Cinsiyet Ayrımcılığı Araştırma Kürsü'nünde bu durumdan etkilendiğini belirtiyor.
İstifa kararını verirken çok zorlandığını, fakat akademik çalışmalarının öncelik taşıdığını ifade etti.
Gudrun Schyman ise, prof. Tina Rosenberg'in istifasından üzüntü duyduğunu belirtti.
Rosenberg'in çalışmalarından, bir akademisyen, bir seçmen olarak yararlanacaklarını söyleyen Schyman, parti profilinde prof. Tina Rosenberg'in yer almamasının, partiden homoseksüel seçmen kitlesinin kopacağı anlamına gelmediğini vurguluyor.
Gudrun Schyman ve Tina Rosenberg birlikte yaptıkları açıklamada "İsveç'te homoseksüellerin haklarında çok ilerleme sağlanmasına rağmen, büyük bir kesimde konu tabu olarak yer alıyor" diyerek eleştirilerini dile getirdiler.
Feminist İnisiyatif'in Türkiye kökenli sözcüsü Devrim Mavi ise parti üyelerinin, istifaları doğal karşıladığını ve her siyasi hareketin partileşme sürecinde bu tür ayrılmalar istifalar yaşandığını ileri sürdü.
Mavi, "Önceki iki arkadaşın istifası ile Rosenberg'in istifası farklı nedenlere dayanıyor. Diğer arkadaşlar parti politikasının kendilerine uymadığını belirterek ayrıldılar. İlerde de bu tür ayrılmalar olabilir ama, bu demek değildir ki Fi parçalanıyor ya da dağılıyor" diye konuştu.
Mavi ,"Tam tersine kendi doğal oluşum ve gelişme reaksiyonları yaşanıyor. Bu istifalar toplu değil, bireysel istifalar. Çok az sayıda insanın kendi kararı yani genele hakim olan bir şey yok " diyerek, istifaları yorumladı.
Devrim Mavi, istifaları İsveç medyasında feminist oluşuma karşı çıkan, feminist partiyi hakir gören anlayışın abarttığını ileri sürdü.
İsveç medyasındaki muhafazakar kesimin ve diğer parti destekçilerinin, hareketi başından beri "bir grup deli kadın" olarak lanse etmeye çalıştıklarını söyleyerek, İsveç medyasının diğer partilere daha olumlu baktığını, buna karşı feministleri dışladığını ileri sürdü.
İsveç siyasi partilerinin oy dağılımı istatistiklerine göre, Feminist Parti henüz yüzde 2,5 oy oranına sahip. İsveç'te ancak en az yüzde 4 oranında oy alabilen partiler mecliste temsil hakkına sahip olabiliyorlar.
Fi sözcüleri, 2006 Eylül ayında gerçekleşecek genel seçimlere kadar oy oranını yükseltmek için çalışmalarını aralıksız sürdüreceklerini belirtiler.(AD)