* İzmir depremi, Fotoğraf: AA
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, TBMM Genel Kurulu’nda 1-7 Mart Deprem Haftası hakkında konuştu.
Deprem Haftası’nın deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan CHP’li Emecan, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın 1500’lü yıllardan bugüne deprem felaketini yaşadığını belirtti.
18 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının 20 yaş üzeri konutlardan oluştuğunu, bu yapıların yüzde 40’ının da oturulamaz halde olduğu bilgisini paylaşan Emecan, “Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, Türkiye’nin deprem tarihçesi ve olası bir deprem ihtimali göz önüne alındığında, bir an önce bu yapıların güçlendirilmesi ve denetlenmesi gerektiği anlaşılacaktır” dedi.
Veriler ne diyor?
CHP Milletvekili Emecan’ın açıklamaları şöyle:
“Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Türkiye’de 1900 yılından bu yana 81 deprem yaşanmıştır. Yani ülkemizde ortalama 18 ay gibi bir sürede 6,0-6,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmektedir.
“Veriler açıkça göstermektedir ki Türkiye bir deprem ülkesidir ve gerekli tüm önlemler buna göre alınmalıdır. Daha çok yakın zamanda, Elazığ’da ve İzmir’de iki deprem yaşadık ve yüzlerce vatandaşımızı kaybettik. Bunlardan dersler çıkarmalıyız ve önlemlerimizi ona göre almalıyız.
İstanbul’da durum ne?
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmaya göre olası bir depremde İstanbul’da 48 bin binanın ağır hasar alması bekleniyor bu da sadece İstanbul’da 750 bin kişinin etkilenmesi demek. Orta hasar grubunu da buna eklediğimizde 200 bin bina ve toplam 3 milyon insanın etkileneceği bir senaryodan bahsediyoruz maalesef.
TIKLAYIN - İBB'den İstanbul için 7.5'lik deprem simülasyonu
“Olası bir deprem senaryosunda İstanbul’daki binaların yüzde 20’si kullanılamaz hale gelecek. Bu da 120 milyon dolarlık bir kayıp demek. Saha çalışmalarıyla bu rakamların iki katına çıkacağı öngörülüyor.
* Emine Gülizar Emecan
Deprem ve yasalar
“Mesela riskli alanlar belirleniyor. Sonra oradaki binaların yıkımı gerekiyor. Peki yıkıma kim karar verecek? Belediyeler belirleyemiyor. Valilik, bakanlığa bildirecek, onaylarsa belediye gidip yıkımını yapacak. Yasaların bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle mücadelenin karşısına bürokrasiyi çıkarıyor.
“Tüm bunlara ek olarak 2003 yılında kalıcı hale getirilen ve halktan deprem sebebiyle oluşacak zararların en aza indirilmesi amacıyla toplanan deprem vergisi de adeta uçup gitti.
“2020 yılına gelindiğinde devletin özel iletişim vergisinden deprem amaçlı topladığı gelir 67 milyar 715 milyon 85 bin liraya ulaşırken diğer ek vergiler de dahil edildiğinde deprem vergileri için son 20 yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon 572 bin lirayı buluyor. Ve bu paranın akıbetini sormak da yasak…”
“Denetim ve liyakat eksikliği”
“Son 20 yılda Türkiye’de AKP iktidarı ile insan ve çevre odaklı politikalar yerine rant odaklı bir siyaset egemen hale getirilmeye çalışılıyor. Doğayı, çevreyi, emeği ve insanı görmezden gelen bu anlayış ülkenin her bir karış toprağında kendini gösteriyor.
“Yandaş müteahhitlerin zenginleştiği, yeşil bütün alanların imara açılarak binalara teslim edildiği Türkiye’de denetim ve liyakat eksik kalıyor; depreme ve zararlarına adeta davetiye çıkarılıyor.”
Emine Gülizar Emecan konuşmasının sonunda, muhalefet olarak depremle ilgili 60’a yakın önerge verdiklerini, sonuçta depremle ilgili bir araştırma komisyonu kurulduğunu belirterek, “Komisyonda birçok uzman akademisyen, kurum dinlendi. Depreme hazırlık konusunda geç de olsa gerekli önlemlerin alınacağını umuyorum” dedi.
(TP)