Sönmez, resmi rakama görünmeyen/sayılmayanların eklenmesiyle işsizlerin sayısının beş milyonu bulmasının, asgari ücretin artırılması mücadelesini de frenlediğini ve bu yöndeki taleplerin yükselmesine engel olduğunu belirtiyor.
Türkiye'de halen 16 yaşından büyük işçiler için net 380,46 YTL olan asgari ücretle milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor.
Tespit çalışmaları başladı
|
Komisyonda işçileri temsil eden Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş) araştırmasına göre asgari ücretli bir çalışan son yedi yıldır ekonomideki refah artışından pay alamadı.
Asgari ücretin yüzde dokuz oranında arttığı son yedi yıllık dönemde, ekonomideki büyüme ise yüzde 40.6 olarak gerçekleşti.
Öte yandan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Musa Çam, komisyonda işçi tarafını temsil eden Türk-İş "figüran" olmaktan öteye gidemediğini söyledi ve komisyondan çekilmesini istedi.
Ekonomik değil toplumsal değer
İktisatçı Sönmez, asgari ücretin işlevini, anlamını, neye dayanarak belirlenmesi gerektiğini ve hükümetlerin ve işverenlerin kendi belirledikleri rakamı nasıl dayattıklarını bianet'e anlattı.
Sönmez, "asgari ücret aslında ahlaki ücrettir" diyor ve ekliyor:
"Asgari ücret kaynakla değil ülkedeki değerlerle ilgili. Ekonomik bir kategori değil."
Asgari ücreti "dört kişilik bir ailenin yaşamı idame ettireceği ücret" olarak tanımlayan Sönmez, "Nasıl bir yaşam" sorusunuysa, "bir ülkede insana ne kadar değer verildiğiyle bağlantılı vicdani bir şey. Asgari ücret kurumlara ait değil toplumsal bir ücrettir" yanıtlıyor.
Asgari ücretin gösterge niteliğinde bir ücret olduğuna dikkat çeken Sönmez, memur maaş katsayısının da, kıdem tazminatının da asgari ücrete göre belirlendiğini hatırlatıyor.
Ücret tespitinin ekonomik değil vicdani ve sınıfların güç dengesine bağlı olduğunu belirten Sönmez şöyle devam ediyor:
"Bunu belirlerlerken çalışan sınıfın gücü varsa ağırlığını koyup gerçekten insani dört kişilik bir ailenin yaşamını idame ettireceği çağın nimetlerinde yaralanabilecek bir düzeyi talep etmesi gerekir.
Devletin de kaldıysa bir sosyal devlet olarak bu talebi değerlendirerek böyle bir ücret belirlemesi beklenir. Ama ne yazık ki bizim ülkemizde çalışan sınıfın ne böyle bir ağırlığı, örgütlenmesi kaldı, ne de bu vicdani tutumu gösterecek sosyal devlet kaldı. Bunun içinde asgari ücret tartışılan bir ücret olmaya devam ediyor."
Asgari ücretin en basitinden gelir bölüşümüyle ilgili olduğunu ifade eden Sönmez'e göre, bunun belirlendiği ana göstergede işçi tarafının bir ağırlığı yok.
"İşçi sınıfı atomize edildi ve dağıtıldı. Sendikalar kof örgütlenmeler halinde. İşçilerin yanında olduğunu söyleyen siyasi partilerin muhalefet çabası yok. Muhalefet olmayınca da tek kale oynanıyor maç, iktidar ne verirse kabullenilip sineye çekiliyor."
"Politik mücadele gerekli"
Sönmez ücret meselesine bir rekabet unsuru olarak bakıldığının da altını çiziyor.
"Türkiye'de bol işgücü ve ucuz ücret ihracatta rekabet gücü girdisi olarak görülüyor ve bir avantaj olarak kullanılıyor. Düşük asgari ücret politikası 25 yılın ana stratejik seçimi. IMF ve DB ikilisi de ücretlerin artırılmamasını Türkiye ihracat şansı bulması için hep isterler hatta kayıt dışılığa bile emek maliyetleri düşsün diye göz yumarlar."
Sönmez, bunu tersine çevirecek güçlerde örgütlülük ve mücadele kararlılığı eksikliği bulunduğunu belirtiyor ve ekliyor : "Ücret teknik bir model değil politik bir mesele ve bunun içinde siyasi mücadele gerekli."
Sönmez, "Asgari ücret tekil bir şey değil ana stratejinin ne olması gerektiği üstüne. Emekten yana güçlerin seçeceği bir iktidar ana stratejiyi baştan kurgularken bölüşüm unsurunu göz önünde tutacak ve ona göre de ücreti asli bir unsur olarak öne çekecek. Bütün diğer taşlar ona göre kurgulanacak" diyor.
Sendikaların asgari ücretin belirlendiği bir platformda gidip kuzu kuzu durmak yerine, asgari ücretin yaptıkları araştırmalarda belirledikleri açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına çekilmesi için baskı yapması, gerekiyorsa eylemler örgütleyerek işçileri ayağa kaldırması gerekirken bunun yapılmadığını belirtiyor.
Türk-İş ve DİSK'in artık böyle bir gücünün olmadığını, iktidar ve işverenin istediği rakamı dikte ettiğini söylüyor.
DİSK'ten Çam: Türk-İş komisyondan çekilmeli
DİSK Genel Sekreteri Musa Çam asgari ücret görüşmelerine ilişkin yaptığı açıklamada, komisyonun bir kez daha sonucunu katılan tarafların önceden bildiği bir belirlemeyi yapmak üzere toplandığını savundu.
"Türk-İş'in Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda oynadığı figüran rolünü bırakarak görüşmelerden çekilmesini" talep eden Çam, "İşçiler adına komisyonda yer alan Türk-İş, komisyona meşruiyet kazandırırken, işçiler adına gündeme getirdiği tutarsız taleplerle de, sermayenin ve devletin elini güçlendirmekte, oyunun bir parçası olmaktadır" dedi.
AKP hükümetinin Avrupa Sosyal Şartı'nın 4. Madde 1. Fıkrasının belirttiği "Çalışanların kendilerine ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip olduklarını tanımayı..." kabul etmesini ve koyduğu çekinceyi kaldırmasını isteyen Çam talepleriniyse şöyle özetliyor:.
"Asgari ücret net olarak belirlenmeli, asgari ücret üzerinden alınan vergiler kaldırılmalıdır. Asgari ücretin herkese bölge, yaş, işkolu vb. ayrımı yapılmaksızın aynı oranda belirlenmesi esas alınmalı, bölgesel asgari ücret uygulanması yolundaki girişimlerden uzak durulmalı."
Asgari ücret 380, açlık 605 yoksulluk sınırı 1971 YTL
Asgari Ücret halen 16 yaşından büyükler için brüt 531 YTL, net 380,46 YTL, 16 yaşından küçükler için de brüt 450 YTL, net 332,43 YTL.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Araştırma Merkezi, Kasım ayında dört kişilik bir ailenin açılık sınırını 605, yoksulluk sınırınınsa bin 971 YTL olarak açıkladı.
Geçen yıl asgari ücrette sadece 30 YTL artış yapıldığını hatırlatan Türk-İş, "Bugün gelinen noktada yaşam günde 7 YTL daha pahalaşırken, gelir artışı asgari ücretli için günde 1 YTL'yle sınırlı kaldı" dedi.(KÖ/EÜ)
* Asgari Ücret'le ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.