Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD)ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) “İnsan Hakları ile İlgili Hekim Tutumu” başlıklı belgeyi bugün İstanbul Tabip Odası’ndaki basın toplantısında açıkladı.
Toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve ATUD Başkanı Prof. Dr. Nadir Arıcan katıldı.
Ortak açıklamada 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gündeme gelen işkence ve kötü muamele iddialarına karşı işkence yasağının vazgeçilmez olduğu hatırlatıldı.
Üç temsilci, hekimlerin gözaltı merkezlerinde sağlık hizmeti vermeye zorlanmasına değindi. Baskılara karşı hekimlerin yalnız olmadığını vurguladılar.
TIKLAYIN: GÖZALTINDAKİLERİN SAĞLIK HAKKI İÇİN HEKİMLER NE YAPMALI?
Fincancı: Meslektaşlarımız yalnız değil
Fincancı, gözaltındakilere sağlık muayenesini sağlık merkezinde vermeye zorlama uygulamalarının olduğunu belirtti.
“Bu muayenelerden birinde bir meslektaşımız, bazı polislerin darbe girişiminde kendisine saldıran askerleri sorgulamakla görevli olduğunu gördü. Devletin görevi işkenceyi önlemektir.
"Hekimlik uygulamaları böyle dönemlerde çok daha zorlayıcı olabiliyor ve bu süreçlerde meslektaşlarımız baskı altında kalabiliyor bazen de bu baskılara boyun eğme davranışı geliştirebiliyorlar. Bu nedenle bizler aslında meslektaşlarımızın yalnız olmadığını hissettirmek, doğru ve iyi hekimlikten yana tutum aldıklarında meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin ve insan hakları örgütlerinin yanlarında olacağını hatırlatmak istedik.”
Arıcan: Sağlık muayenelerinde aksamalar oldu
Arıcan, da 15 Temmuz darbe süreci sormasındaki soruşturma sürecinde gözaltındaki kişilerin sağlık muayenelerindeki aksaklıklara dikkat çekti.
“Soruşturma sürecinin önemli noktalarından biri de gözaltındaki kişilerin sağlık muayenelerinden geçirilmesi, periyodik muayeneleriydi.
“Kurallar dahilinde işletilmesi gereken süreçler bunlar; gözaltına alınırken, 24 saatlik aralıklarla ve gözaltından çıkarılırken veya nakledilirken muayenelerin yapılması gerekiyor. Bütün bu muayenelerin İstanbul Protokolü çerçevesinde yapılması gerekiyor.
“İlk günlerde yer yer bu durumun kesintiye uğradığını gördük. Temel kural şu: Bu tür muayeneler sağlık kuruluşlarında, hasta mahremiyeti sağlanarak yapılmalıdır. Bu süreçlerde yer yer eksikliklerin olduğunu görüyoruz. Biz bu süreçlerdeki standartları hatırlatmak için bu kılavuz metni hazırladık. İnsanı önceleyen bir tutum belgesidir bu metin.”
Tükel: İşkence yasağı vazgeçilmezdir
Tükel’in okuduğu ortak açıklamada darbe girişiminden sonraki gözaltı ve sorgulama süreçlerine dair medyaya servis edilen görüntüler ve insan hakları örgütleri tarafından yayımlanan raporlarda işkence ve kötü muamele iddialarını gündeme getirdiği hatırlatıldı.
* Gözaltı sürelerinin 30 gün olması, ilk 5 gün boyunca avukata erişim hakkının kısıtlanabilmesi, uluslararası standartlara göre belirlenmiş ve uyulması zorunlu olan "insanların işkence ve diğer kötü muameleden korunması için önlemler"in askıya alınmış olması anlamına gelir.
* OHAL ve KHK'ler ile yürürlüğe sokulan uygulamaların; hiçbir koşulda kişinin yaşam hakkını ortadan kaldırmadığı, savaş, çatışma, olağanüstü hal dahil her durum ve koşulda "İşkence yasağının mutlak ve vazgeçilemez olduğu" hatırlanmalı.
* Uluslararası hukukta "İşkence yasağı" sadece yapmamayı değil; devletlere aynı zamanda işkenceyi önlemek için gerekli tüm önlemleri alma, gözden geçirme, gözaltı-tutukluluk-hükümlülük birimlerini denetleme, uygulanmamasını kesin olarak sağlama; olası işkence iddialarının etkin biçimde tıbbi ve hukuki araştırmasını yapma; işkence yapanların ya da işkence yapılmasına yardımcı olanların kovuşturulması ve cezalandırılması yükümlülüklerini de içerir.
* İşkence altında alınan ifadelerin hukuki geçerliliği yok . Bu nedenle doğru olan tutum; hepimizin gözleri önünde yaşananların kanıtlarının toplanarak darbe girişimcilerinin dosyalarının hazırlanması ve hukuka uygun yargılanmalarının ardından cezalandırılmalarıdır. İşkence altında alınan ifadelerin yol açabileceği cezasızlık adaletin tecellisini engelleyebilecektir.
* Her ne koşulda olursa olsun işkencenin karşısındayız. İşkenceye ilişkin iddiaların bağımsız heyetlerce araştırılmasını, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılmasını talep ediyoruz. (BK)