Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) bugün yayınladığı raporunda, “Türkiye’de polis gözetimi altında işkence yapıldığını” yazdı.
“Gözaltında: Türkiye’de Polis İşkencesi ve İnsan Kaçırma” başlıklı 43 sayfalık raporda, “terörizm” veya 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi ile bağlantılı olmakla suçlananlara, “polis gözetimi altında işkence yapıldığı, gözaltına alınanlara yönelik hak ihlalleri yapıldığına yönelik deliller artarken, başka insanların da kaçırıldığı” ifadeleri yer aldı.
Raporda, polis gözetimi altındaki kişilerin ağır şekilde darp ve tehdit edildiğine, çıplak bırakıldığına ve bazı vakalarda cinsel tacizle tehdit edildiğine veya cinsel tacize uğradığına ilişkin iddialar yer alıyor.
Raporda, “ağır insan hakları ihlalleriyle suçlanan devlet görevlilerine yönelik Türkiye’de yerleşik bulunan cezasızlık kültürünün, İnsan Hakları İzleme Örgütü ile birlikte diğer kurumların da belgelediği” belirtildi.
Williamson: Herkes avukata erişebilmeli
Raporda gözaltındaki hak ihlallerine örnek olarak, çok fazla sayıda insanı etkilemiş olan ve biri hariç son yedi ayda gerçekleşmiş 11 farklı vakayı ele alıyor. Vakalara dair bulgular avukatlar ve mağdur yakınlarıyla yapılan görüşmelerle mahkeme kayıtlarına dayanıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ankara ve İzmir’de Mart - Haziran 2017 arasında gerçekleşen beş ayrı “insan kaçırma vakası olduğunu” da yazdı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, raporla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Polis gözetimi altında işkence vakalarının Türkiye’ye geri dönmüş olduğuna ilişkin deliller arttıkça, hükümetin acilen bu iddiaları soruşturması ve bunu durdurması gerekli.
“Türkiye’nin zorla kaybolmaların yaygın olarak uygulandığı karanlık geçmişi düşünüldüğünde, yetkililerin halen kayıp olan şahısların bulunmasını ve devlet görevlilerinin gözetimi altında olan herkesin düzenli olarak avukata erişebilmesini ve ailelerinin yakınlarının nerede olduğunu öğrenmesini sağlaması şart.
“Türkiye’de savcı ve hakimlerin işkenceyi görmezden geldiği bu dönemde, baroların adalet ve insan hakları için dik durması yaşamsal önemde. Türkiye’nin uluslararası ortaklarının zorla kaybolma ve işkence meselelerini Türkiye hükümeti ile ilişkilerinde dile getirmesi de aynı ölçüde önemli.”
150 bin kişi gözaltına alındı, iddialar soruşturulmadı
Raporda, yetkililerin açıklamalarına dayanan resmi rakamlara göre, geçen yıl yaklaşık 150 bin kişinin “terörizm”, “silahlı örgüt üyesi olma” veya “15 Temmuz darbe girişimine katılma” gibi suçlarla bağlantılı olarak gözaltına alındığı bilgisi yer alıyor.
Rapordaki değerlendirmeler özetle şöyle:
* Vakaların gösterdiğine göre, gözaltında işkence görme riski en çok olanlar, mahkemelerin “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” olarak adlandırdığı ve hükümetin darbe girişiminden mesul tuttuğu grup ile PKK/KCK ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler.
* Mahkeme kayıtlarından ve diğer kaynaklardan, gözaltına alınanların, savcılıkta veya duruşmada verdikleri ifadelerde kötü muamele gördüklerini bildirdikleri, ancak savcılıkların veya mahkemelerin bu iddiaları etkin bir şekilde soruşturmadığı çok sayıda vaka tespit edildi.
* Birçok avukat İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne, müvekkillerinin kendilerine işkenceden bahsettiğini ya da onlara işkencenin fiziksel delilini gösterdiğini bildirdi. Ancak birçok mağdur, suç duyurusunda bulunmaktan çekindiğini, aile üyelerine karşı yapılabilecek misillemelerden korktuklarını anlattı.
* Avukatların görevlerini ifa ederken çok sayıda engelle ve riskle karşılaşıyor. Müvekkilleriyle polis görevlilerinin olmadığı bir ortamda görüşmesi sık sık engelleniyor.
* Avukatların kendileri de önemli baskılara maruz kalabiliyorlar ve barolar işkence ve kötü muameleyi belgeleme çabalarını desteklemekte yetersiz kalıyor. Avukatların, bir misillemeye maruz kalabileceklerini bile bile müvekkillerini temsil edebilmeleri çok güç.
Talep: İddialara yönelik hızlı ve etkin soruşturma
İnsan Hakları İzleme Örgütü, raporun öneriler ve taleplerle ilgili bölümünde, “yetkililerin acilen işkence, kötü muamele ve zorla kaybolmalara yönelik mutlak yasağa riayet etme kararlılıklarını göstermesi gerektiği” ifade edildi.
Diğer talepler şöyle sıralandı:
* Yetkililer, kolluk kuvvetlerine, istihbarat servislerine ve gözaltındaki kişilere işkence yaptığı veya kötü muamele ettiği, ya da şahısları özgürlüklerinden kanunsuz olarak mahrum ettiği iddia edilen diğer tüm devlet görevlilerine yönelik olarak hızlı ve etkin soruşturmaların başlatılmasını sağlamalı.
* Türkiye Barolar Birliği ve il baroları tüm şüphelilerin etkin savunma hakkını, şüpheli profiline bakmaksızın kamuoyu önünde desteklemeli ve yetkililerin gözaltına alınan tüm kişilerin haklarını gözetmeleri için baskı uygulamalı.
* Avrupa Birliği ve AB üyesi devletler de dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm uluslararası ortakları Türkiye ile ilişkilerinde insan hakları ile ilgili kaygıları merkeze almalı.
* Avrupa Birliği üyesi devletler önümüzdeki hafta yapılacak Dışişleri Konseyi ve AB liderleri Avrupa Birliği Konseyi toplantılarının sunduğu fırsatları kullanarak, ülkedeki insan hakları durumu ile ilgili kaygılarını kamuoyu önünde dile getirmeli. (Türkiye her iki toplantının da gündeminde yer alıyor.)
* AB üyesi devletler Türkiyeli yetkililere, polis gözetiminde yaşanan işkence vakalarına ilişkin şikayetlerdeki artışı mümkün olan en acil şekilde dile getirmeli ve bildirilen bütün işkence ve kötü muamele ve zorla kaybolma vakalarının etkin ve etraflı bir şekilde soruşturulmasını kamuoyu önünde açıkça talep etmeli. (AS)
* HRW’nin raporunun Türkçesine buradan, İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.