Okulumuzun ünü Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) en muhalif ve liberal okullarından olmak! Haliyle hocalarımız hem 1 Mayıs'a, hem göçmenlerin ABD'de gördüğü muameleye duyarlı ve o günkü derslerin çoğu iptal edilmişti.
Ve biz 1 Mayıs'ı ABD işçilerinin hatırı sayılır bir kısmını oluşturan göçmenleri ve göçmenlerin haklarını hatırlayarak, bağırarak, alkışlayarak ve onlar için yürüyerek geçirdik.
Sınırları değil insanları koruyun
Polisin tahminlerine göre katılımcıların sayısı 800-1000 arasındaydı, ancak hem yerel gazeteler hem gösteri organizatörlerinin tahminleri 2000 dolaylarında. Son 20 yılın en büyük yürüyüşü.
Katılımcıların yaklaşık 400'u Vassar öğrencisi, geri kalanı ise çoğu Meksikalı, ama aralarında Kenya, Trinidad ve Guetamalalıların da olduğu, yasal ve "yasa dışı" göçmenler.
Biz yürümeye okulumuzdan başladık ve gösterinin geri kalanıyla birleşeceğimiz caddeye varana kadar hocalarımızla yürüdük.
"Ne istiyoruz?/Adalet/Ne zaman?/Şimdi" diye bağırdık, pankartlarımız ise "Yasa dışı olan sömürgeciliktir", "Sınırları değil insanları koruyun" ve "Hepimiz göçmeniz" diyordu.
Poughkeepsie'nin içlerine girip, diğer göstericilerle birleşince, sloganlar da pankartlar da ağırlıkla İspanyolca oldu. Hep birlikte, "İnsanları dinleyin" diye bağırdık ve tabii ki Arjantinli annelerden, barış günü protestoları ve Dünya Irak Mahkemesi Basın Açıklaması'na, hepimizin kulaklarının alıştığı "el pueblo unido jam'e1ş şer'e1 vencido!" Birleşmiş halk yenilgiye uğratılamaz.
Kalabalıklaştıkça bayraklandık ve kocaman Meksika ve ABD bayrakları eşliğinde yürümeye başladık. Meksika bayraklarının çoğu genç Meksikalı erkeklerin pelerini iken, Amerika bayraklarının çoğunu yürüyüşe çocuklarıyla katılan anne ve baba göçmenler taşıyordu.
Malum, bu ülkeye olan sevgi ve sadakatlerini ispat etmesi gerekenler, buraya "ait olmayanlar", yani göçmenler.
Yürüyenler kadar, işini, çocuğunu bırakamayacağı ya da yaş, sağlık nedenleriyle o kadar yolu yürüyemeyeceği için katılamayanların destekleri anlamlıydı. Bir kısmı evlerinin önünde şu şişeleri dağıttı, diğerleri camlardan sarkıp alkışladı.
Benim için bütün yürüyüşü en anlamlı kılan an işe, kaldırımda duran yaşlı bir adamın yanından geçerken gülümseyip, "Gracias" ( teşekkürler) demesi oldu.
Suçlu değil işçiyiz
Pankartlar, yürüyüş öncesinde Poughkeepsie'nın etrafına aşılan afişler ve gösteri alanında yapılan konuşmalar bir yandan ABD'nin ekonomik ve sosyal düzeniyle ilgili göz ardı etmeye çalıştığı şeyleri vurguladı.
İş gücünün hatırı sayılır bir kısmını gerçekten göçmenler oluşturuyor ve vergi vermelerine rağmen devletin yurttaşlarına sağladığı sosyal hizmetlerin çoğundan yararlanamıyorlar.
Öte yandan, işçi hakları ve göçmen haklarının 1 Mayıs'ta bir araya gelme şekli ortaya düzenin eşitsizliklerini ve ülke sınırlarını koruma adına ortaya çıkan şiddeti kabullenen bir tablo da çıkarıyor.
Yürüyüş ve gösteri öncesinde ve sırasında en sık söylenen şey, "suçlu değil işçiyiz" oldu.
Göçmenler, ABD yurttaşı sayılma haklarının temelinde ülkenin gelir ve fırsat eşitsizliği üzerine kurulu ekonomisine katkılarını öne sürdü.
Onlar yurttaş olmalıydı, çünkü buraya çalışmak için gelmişlerdi ve onların emeği bir yandan ekonomiyi ayakta tutuyordu.
Zaten, 1 Mayıs gösterilerinin diğer kısmı olan, göçmenler tarafından işletilen dükkanların kapatılması kararı da göçmenlerin değerini ekonomiye olan katkıları üzerinden göstermek üzerine kuruluydu.
İnsan hakları ve aidiyetinin egemen ekonomik düzene katkı üzerinden ölçülmesinin sonuçları ise vahim. Bu çerçevede ne kişilerin değerinin işgüçlerine indirgenmesi sorgulanıyor, ne de devletlerin dışarıya kapalı ekonomik birimler olarak hayatlarını devam ettirebilmeleri için yaptıkları.
Burada bu söylemin bir diğer vahim sonucu ise çoğu Latin Amerikalı olan göçmenlerle siyah yurttaşların ortak amaçları için güçbirlikleri oluşturamaması.
Göçmenlerin kendilerini verimli ve bu yüzden yurttaşlığı hak eden insanlar olarak tanımlaması, ister istemez işsiz ama "yurttaş" olan siyah Amerikalılar için tutucu politik çevrelerce benimsenen parazit tanımını güçlendiriyor.
Onlar diktatörlüklerden de kaçmıştı
Sanırım bütün bu sebeplerden, bana en çok umut veren anlardan biri, Vassar'da sosyoloji ve kadın araştırmaları dersleri veren Light Carrüyo'nun konuşmasıydı.
Carrüyo öncelikle hepimize, göçmenlerin sınırı geçmediğini, aksine, sınırın göçmenleri geçtiğini hatırlattı. Yaşanan eşitsizlikleri daha küresel boyutlarda görmemiz gerektiğini söyleyen Carrüyo, göçmenlerin sadece ekonomik fırsatlar için değil, Latin Amerika'daki diktatörlüklerden de kaçmak için geldiğini ve maalesef burada yeni baskılarla karşılaştığının da altını çizdi.
Evet, göçmenler ABD'nin iş gücünün önemli bir kısmı ve haklarının çoğu ellerinden alınmış durumda.
Bunları unutmamak ve unutturmamak lazım. Hatırlamamız ve görmemiz gerekenler insanların sınır ihlali değil, sınırların ihlal ettikleri. Ama bunları görürken, benim tercih ettiğim slogan; "Hiçbir insan yasa dışı değildir". (EK/BA)