Olay 21. yüzyılda, modern çağın demokrasisinin, refah toplumunun, ve de modernite sonrası üretim biçimlerinin en yoğun olarak gerçekleştiği ülke olan Almanya'da geçer. Elbette ki çağın teknolojik kimliği internet baş aktörlerden biridir.
Açık indirme
Alex Duval Smith'in "The Observer"daki 3 Nisan tarihli yazısını görünce tüylerim ürperdi.
Yazı Almanya'daki elektronik köle pazarından bahsediyordu. Fabian Löw adlı 31 yaşındaki bir vatandaş İnternet'in faydalarından yararlanıp öyle bir işçi pazarı kurmuş ki, bir nevi köle pazarı gibi işliyor.
Köpek eğiticilerinden doktoralı ekonomistlere kadar bir dolu işçi İnternet sayfasındaki işi kapmak için yarışıyor.
Sitede "açık indirme" usulüyle işçi pazarlanıyor. Köle pazarlarında açık artırma olurdu ama, bu sefer indiriyor arkadaşlar. Neyi mi? Elbette ki saat başı çalışma ücretini.
3 bin 300 kişiye "açık indirme"li iş
İşveren en fazla vereceği ücreti bir sayfada açıklarken, diğer sayfada isçiler en az kaç paraya çalışacaklarını bildiriyorlar. Ayni anda kaç kişinin bu sayfada olabileceğini bir düşünün.
Saat başı çalışma ücreti düştükçe düşüyor, "açık indirme" bitene kadar isimler açıklanmıyor ve en az paraya çalışmayı kabul eden kişi işi kapıyor.
Siyasetçiler ve sendikalar bu siteye istedikleri kadar küfür etsinler, bu iş yasal, çünkü Almanya'da kanuni bir asgari ücret yok.
Adamın söyleyecek lafı bile var, "Siz devlet olarak her gün işsizliği arttırırken, ben gecen Ekim'den beri 3 bin 300 açık indirme yaptım ve bu kadar kişiye iş buldum" diyor.
BU kadarı da olmaz mı?
Almanya'daki issizlik sorununu ele alan bianet'te birkaç ay önceki yayınlanan yazımda işsizlik rakamı 4,7 milyondu; bugünkü rakam 5,2 milyon.
Bu yazıyı yazarken bile kendi kendime hayrete düştüm. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere'deki yüzde 5 oranına karşın Almanya'da yüzde 12.5 oranına ulaşan işsizlik, Berlin Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Michael Tolksdorf'e "bu kadar da olmaz" dedirtti.
1930'lardaki Büyük Kriz döneminden bu yana böylesi bir durumun ilk defa yaşandığını bildiren Tolksdorf, o günkü durumu "gaddarlık, merhametsizlik" olarak nitelendirmiş olduğunu söylüyor; "pekiyi bugünkü duruma ne diyeyim" diye tebessümle bakıyor.
Doğu Avrupa'ya kayan Alman firmaları
Schröder hükümete tekrar gelirken, büyümeyi sağlayacağı ve istihdam yaratacağı konusunda halkın çoğunluğunu ikna etmeyi başarmıştı.
Bugün tek söyleyebildiği ise Almanya'da ulaşım altyapısına yatırım yapmak ve bazı birleşik/kurumsal vergileri yüzde 25'den yüzde 19'a indirmek, sübvansiyonları düşürmek.
Schröder, Alman firmalarının nasıl çabucak üretimlerini Doğu Avrupa'ya kaydırdığını çok iyi biliyor; Alman sermayesinin ülkedeki üretim giderlerini daha da indirme istemlerini de bu anlamda yerine getirmeye çalışıyor.
Schroder'in kader ayı
Volkswagen, Siemens ve Daimler-Chrysler giderleri kesmek için her geçen gün daha çok işçinin canını yakıyor.
Alman Sosyal Demokratlarının kalesi North Rhine Westphalia'da 22 Mayıs'ta yapılacak eyalet seçimleri Schroder'in kaderini belirleyeceğe benziyor.
Tarihe dönerek bugünü açıklarken, tarihin hep karanlık sayfalarını tekrar açtığımızı fark ediyorum.
Bu karanlık dönemlerden sonra hep yeni aydınlık dönemler başlıyordu, değil mi? Umarım hafızam beni yanıltmıyordur!(EÇ/EÜ)