Türkiye Ekonomik ve Sosyal Edütler Vakfı'nın ( TESEV) hazırladığı "Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim" almanağının basın toplantısında konuşan editörlerden Galatasaray Üniversitesi'nden Ahmet İnsel de bir önceki almanak ile bu yeni almanağın arasındaki farkları anlattı:
"Bir önceki ilkti ve çok önemli bir işlev görmüştü. Daha çok Türkiye içindeki güvenlik aktörlerine projektör tutmuştu. Biz, bu güvenlik aktörlerine etki yapan dış çevreyi de dahil etmenin gereğine kani olduk."
"Türkiye de güvenlik aktörleri hangi dış çevre tarafından etkileniyor" diyen İnsel "iki kurumun Türkiye deki güvenlik sektöründe çoktan beri bir kısmı için doğrudan etkisi olduğunu göstermeye çalıştıklarını" söyledi:
"Bir tanesi elbette NATO. İkincisiyse yön verici konumundaki Avrupa Birliği (AB). Sınır polisi sınır polisine askerden devredilmesi talebi doğrudan Türkiye'nin güvenlik politikasına şekil verecek önemde. Askeri yargıyla sivil yargı arasındaki alan tartışmasında sivil yargıya önem verilmesi, temyiz aşamasında özerk askeri yargının olmaması önerileri, AB genelkurmay başkanlığının konumu, askeri geri çekilmesi önerilerini almanakta bulacaksınız.
"Hiçbir ülkede güvenlik aktörleri kendi faaliyetlerinin toplumsal maliyetini çok dillendirmek istemezler. Güvenliğin hikmetinden sual olunmaz noktasından hareket etmek isterler" diyerek bütçe konusunda da almanakta bilgilendirmenin yer aldığını ifade eden İnsel, "Savunma Bakanlığı'nın bütçesi görüşülürken bakanlık bütçeleri içinde her seferinde kısa görüşme rekorunun kırıldığını" anlattı.
"Almanakta, özel güvenlik alanı konusunun da gündeme getirildiğini" kaydeden İnsel son olarak "bu çalışmanın en önemli yeniliğinin Türkiye'de ulusal güvenlik kavramının toplumun kılcal damarlar biçiminde kuşattığını gösteren bir mevzuat taraması olduğunu" vurguladı.
İnsel'in ardından Bilgi Üniversitesi'nden Serap Yazıcı söz aldı.
"Acaba Türkiye'de asker sivil ilişkileri bu ilişkilerin demokratik modeline uygun haline getirelebilir mi? Böylece Türkiye'de gerçekten demokrasinin evrensel standartlarına uygun siyasal yapı yaratılabilir mi?" diye soran Yazıcı kendi sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu çok kolay değil. Böyle bir sürecin gerçekleşebilmesi için belki iki önemli unsurun mevcut olması gerekiyor. Biri anayasal yasal hükümler yoluyla askeri otoriteye sunulan yetki ve ayrıcalıkların tasfiye edilmesi, diğeri hukuk mühendisliği yoluyla asker sivil ilişkilerin demokratik modeline uygun yapı sağlanması."
"Bu tür model ilişkilerinin demokratikleşmeye yeterli olmayacağına inanıyorum" diyen Yazıcı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu zihinsel değişimle desteklenmeli. Bu noktada özellikle toplumun önemli kesiminin bugüne kadar süregelen tutumunda, askeri yönetime müdahale etmeye davet eden tutumunda değişiklik yapması gerekir. Eğer karşı karşıya kaldığımız problemleri seçilmiş yönetimlerin çözeceğine yönelik inancı derinleştirebilirsek ve silahlı yönetime müdahale etmek yönünde denetime davetten uzaklaşabilirsek, bu ilkine kıyasla çok daha uzun vadeli bir gayret gerektirir."
Basın toplantısı konuşmaların ardından soru-cevaplarla sona erdi.(BÇ)