Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray’daki 515. buluşmalarında 1984’te gözaltına kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu.
Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşen buluşmada Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli Erdoğan’ın mektubu okundu. Tepeli Erdoğan, Maksut Tepeli’nin dosyasının zamanaşımına uğramasına tepki gösterdiği mektubunda şunları ifade etti:
“Maksut kaybedileli 31 yıl oldu. Bizler Maksut’un ailesi olarak 31 yıldır onu arıyoruz. Şimdi ise zaman aşımından dolayı davanın düşürüldüğünü öğrendik. Bu nasıl adalettir? İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçun zaman aşımı olurmu? Biz kayıp yakınlarının zamanla acıları dinmedi, bitmedi, dahada katmerleşti. Yani bizler senelerdir yas tutuyoruz. Ceset olmayınca yas bitmiyor.
"Biz devlet yöneticilerinden sevdiklerimizin kemiklerini istiyoruz. Ama sizler o kemiklerden bile korkuyorsunuz. Çünkü onların her bir parçarsı belki o karanlık hücrelerde onlara yaptığınızı insanlığa gösterecekler, her bir kemik bir delil olacaktır.”
Kanar: İç Güvenlik Paketi özgürlüklere savaş yasası
Buluşmada insan hakları savunucusu avukat Ercan Kanar da söz aldı. “Gözaltında kayıpları ortaya çıkarmayan devlet, işkencelerin yolunu açmak için bir yasa getiriyor" diyen Kanar İç Güvenlik Paketi’ni eleştirdi.
“Bu yasa tasarısı, özgürlüklere karşı savaş yasasıdır. Bu yasa tasarısına 'evet' oyu verirseniz insanlık sizi affetmeyecektir.”
Turgut: Siyasi irade cezasızlığı yaşatıyor
İHD İstanbul Şubesi Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon’un haftalık basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Sevil Turgut şöyle konuştu:
“515 haftadır söylüyoruz: Türkiye’de ağır insan hakları ihlallerinin soruşturulmasını, yurttaşın adalet ve hakikate ulaşmasını engelleyen bir sistem var. Türkiye’de güvenlik güçleri ve kamu görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık kültürünü esas alan bir sistem var. Türkiye’de cezasızlık kültürünü yaşatan siyasal bir irade var.
Bu nedenle Kayıpların akıbetlerinin açığa çıkartılması, faillerinden hesap sorulması mücadelemiz engelleniyor.
Bu hafta 31 yıldır süren bir cezasızlık dosyasını bir kez daha kamuoyuyla paylaşacağız. Bu dosya 31 yılda insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adalet konusunda Türkiye'nin bir arpa boyu yol almadığının da dosyasıdır.
31 yıldır Maksut'un mezarı gizleniyor. 31 yıldır Maksut’u kaybedenler korunuyor. 31 yıldır Maksut Tepeli dosyası cezasızlık zırhıyla arşivde bekletiliyor.
“Maksut Tepeli’nin yaralanması ve sorgulanmasında görev alan polisler Rahmi Kaya, Servet Bozkurt, Hasip Dönmez, Zafer Elemen, Şeyhmuz Altın, İlhami Öztürk ve Hikmet Taşdelen’i; hukuku işletmeyen soruşturma savcısı Necdet Camcı'yı; takipsizlik kararını vererek olayın kapanmasını hedefleyen askeri hakim Yarbay Muhteşem Savaşan'ı; Maksut’un işkenceyle öldürüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Terör ve Asayişten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar’ı; İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Yiğit’i; İstanbul Valisi Nevzat Ayaz’ı; bugün de takipsizlik kararı vererek hukuku işletmemekte ısrar eden Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Nihat Çakar’ı Maksut Tepeli’nin kaybedilmesinden sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz.
“Başvurduğumuz hukuk yollarını sonuçsuz bırakan, yüzeysel soruşturmalarla gerçeği ve suçluları açığa çıkarmayan, süreci cezasızlıkla sonlandıran yargı mensuplarını evrensel hukukun sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz. Cezasızlığa son verin, adalet istiyoruz!” (EA)
Şehriban Tepeli Erdoğan'ın mektubu |
Değerli Cumartesi Dostlarım, Her yıl şubat ayında ailece yaşadığımız üzüntünün şiddetini sizlere kelimelerle anlatmam mümkün değil. Bu yıl şubat ayı oturumunda yurt dışında olmam nedeniyle sizlerle olamadığım için de ayrıca çok üzgünüm. Maksut Tepeli 2 şubat 1984 yılında İstanbulda bir arkadaşın evinden vurularak gözaltına alındı. Maksut silah taşımıyordu, silahsızdı. Yaralı olarak da hastane yerine Gayrettepe işkence merkezine götürmüşler. O dönem ben de arandığım için Maksut’u aramam, sormam olanaksızdı. O dönem polisteki gözaltı süresi 45 gündü. Biz ancak, Maksut’un beraber yakalandığı arkadaşlarından birinin abisine, Maksutu işkencede öldürdüklerini söyleyince, durumu öğrenebildik. Maksut’un annesi oturduğu köyde her hafta karakola gidip imza vermek zorundaydı; “Bu hafta da oğlumu ve gelinimi görmedim” diye. Maksut öldürüldükten sonra karakolda annemize “oğlun öldü artık gelmene gerek yok” dediler. Annesi oğlum öldüyse cenazesini istiyorum deyince, annesini tekme tokat dışarı atıp, “seni de oğlun gibi öldürürüz” deyip tehdit ettiler. Maksut’un ölümünden sonra benim ve çocuğumun güvenliği için yurtdışına kaçmak zorunda kaldım. Maksut kaybedileli 31 yıl oldu. Bizler Maksut’un ailesi olarak 31 yıldır onu arıyoruz. Şimdi ise zaman aşımından dolayı davanın düşürüldüğünü öğrendik. Bu nasıl adalettir? İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçun zaman aşımı olurmu? Biz kayıp yakınlarının zamanla acıları dinmedi, bitmedi, dahada katmerleşti. Yani bizler senelerdir yas tutuyoruz. Ceset olmayınca yas bitmiyor. Biz devlet yöneticilerinden sevdiklerimizin kemiklerini istiyoruz. Ama sizler o kemiklerden bile korkuyorsunuz. Çünkü onların her bir parçarsı belki o karanlık hücrelerde onlara yaptığınızı insanlığa gösterecekler, her bir kemik bir delil olacaktır. Bizler sevdiklerimizin akıbetini aklımızla, mantığımızla ölmüş ama kalbimizde hala yaşıyor olduğunu düşünüyoruz. Onların cesetleri bulunduğunda ve sorumlular yargılandığında bizlerin acısı bir nebze olsun dinecektir ve ölümlerini kabullenmiş olacağız. Bizlerle empati kurabilmeniz için sizler değersiz bir eşyanızı kaybettinizmi? Ne yaptınız? Onu hep aradınız. Bizler sevgilimizi, babamızı, çocuğumuzu sevdiklerimizi kaybettik onları arıyoruz. Buluncaya kadarda aramaya devam edeceğiz. |
Maksut Tepeli nasıl kaybedildi? |
Maksut Tepeli devrimci bir öğretmendi. 12 Eylül askeri darbesinden beş ay sonra 4 Şubat 1981 tarihinde görev yaptığı Erzincan'da tutuklandı, dört ay cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul'a taşındı. 25 yaşındaki Maksut Tepeli 2 Şubat 1984 tarihinde İstanbul / Küçükbakalköy’de bir arkadaşının evine gitti. Polisin evde karakol kurduğunu fark edip uzaklaşmaya çalışırken polisler tarafından vurularak gözaltına alındı. Hastaneye götürülmek yerine önce evde, sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1. Şube’de işkenceli sorguya tabi tutuldu. 5 Şubat 1984 tarihinde gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede ölen Maksut Tepeli’nin bedeni kaybedildi. Ailesinin bilgisi dışında nüfus kütüğüne “ölü” kaydı düşüldü. Ailenin ve İHD avukatı Gülseren Yoleri'nin ısrarlı takibi ile 2003 tarihinde Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'nın yeniden soruşturma başlatması sağlandı. Zorlukla da olsa Maksut'un ölümü ile ilgili düzenlenen belgelere ulaşıldı. Ölü Muayene ve Zabıt Varakası'nda Maksut'un 6 Şubat tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde öldüğü belirtiliyordu. Bu belgenin altında Üsküdar Cumhuriyet savcısı Olgun Alpay ve Adli Tabip Kemalettin Artuner'in imzası vardı. Maksut’u işkenceyle öldüren polislerin kimliklerinin tespit edildiği ama Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının polisler hakkında takipsizlik kararı verdiği de açığa çıktı. Bütün bunlara rağmen Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı da, 2006 yılında aynen sıkıyönetim savcılığı gibi şikayet hakkında takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itiraz, Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. 2012 yılında yapılan yeni suç duyurusu 24.12.2014 tarihinde zaman aşımı gerekçesi ile takipsizlik kararıyla sonuçlandı. Bu karara karşı 22 Ocak 2015’te itiraz edildi. |