Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yaşam hakkı ve işkence yasağının ihlal edildiği suçlarda zamanaşımının işletilmesine karşı kanun teklifini Meclis Başkanlığına verdi.
Tanrıkulu, Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “kasten öldürme”yi düzenleyen 81. Maddenin yanı sıra, TCK 82’deki “kasten öldürmenin nitelikli şekilde işlenmesi”, madde 94’teki “işkence”, madde 95’teki “neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence” ve madde 103’teki “çocukların cinsel istismarı” suçlarıyla ilgili zamanaşımının kaldırılmasını istedi.
Tanrıkulu ayrıca, 5237 sayılı TCK’ya şu şekilde bir geçici madde eklenmesi gerektiğini de belirtti: “Bu kanun hükümleri devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalar ile infaz edilemeyen hükümler bakımından da uygulanır.”
Cezasızlık vurgusu
Kanun teklifinin gerekçesinde, 240 bin dosyanın zamanaşımına uğradığı belirtildi:
“Uluslararası insan hakları sözleşmelerinde ve Anayasa'da da ifade edildiği üzere yaşama hakkı, cinsel dokunulmazlık ve küçültücü muameleye maruz kalmama hakları korunması gereken en temel haklardır. Ne var ki ülkemizde yaşama hakkını ihlal eden ve ölümle sonuçlanan yüz binlerce suç ile işkence suçu davaları zamanaşımına uğraması sonucunda cezasız kalmıştır.”
“Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, zamanaşımından dolayı faili meçhul 240 bin civarında olayla ilgili dosya ortadan kaldırılmıştır. Güneydoğu'da yaşanan birçok faili meçhul cinayet ve Madımak Katliamı gibi olaylar da zamanaşımına uğramak üzeredir. 1980 yılında öldürülen DİSK'in kurucu başkanı Kemal Türkler'in davası nasıl 2010 yılında zamanaşımından dolayı ortadan kalktıysa bir süre sonra bu davalar da zamanaşımına uğrayacak ve toplum vicdanında onulmaz yaralar açılacaktır.”
“Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nin Türkiye'de yaşanan faili meçhul cinayetler ve kayıplarla ilgili olarak verdiği kararlarda, ‘Etkili Bir Resmî Soruşturma Yapma Yükümlülüğü’nün, ‘Soruşturmanın Olaya Katılan Kişi ve Kurumlardan Bağımsız Olarak Gerçekleştirilmesi Yükümlülüğü’nün, ‘Soruşturmanın Sorumluların Tespiti ve Cezalandırılmasına Yönelik Yapılması Yükümlülüğü'nün’ ve ‘Soruşturmanın Hızlı ve Makul Bir Aciliyet İçerisinde Gerçekleştirilmesi Yükümlülüğü'nün’ ihlal edildiği konuları öne çıkmaktadır. Zamanaşımı mekanizmasının olduğu bir hukuk düzeninde, bu sayılan ihlaller adaletin tecelli etmesini imkansız hale getirecek sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle devlet görevlilerinin karıştığı faili meçhul olaylarda ve işkencelerde durum daha da vahim bir hale gelmektedir.”
“Adalet Bakanlığı da 2006'da ‘Faili Meçhul Olaylar ve Cinayetler Hakkında Genelge’ yayımlayarak, "Bir kısım faili meçhul olay ve cinayetlerin aydınlatılamadığı, suç faillerinin yakalanamadığı, öldürülenlerin kimliklerinin sağlıklı bir şekilde tespit edilmeden defnedildiği, bu olaylara ilişkin soruşturmaların yürütülmesinde kimi zaman gerekli özenin gösterilmediği, bu surette suç fail ya da faillerinin tespit edilemeden suçun zaman aşımına uğramasına sebebiyet verildiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açılan bazı davalarda da soruşturmaların etkili ve yeterli yapılamamasından dolayı ülkemizin tazminat ödemesine mahkûm edilebildiği’ sonucundan hareketle soruşturmaların etkili ve yeterli yapılabilmesi için bir takım tedbirler öngörmüştür.”
“Türkiye'de ölümle sonuçlanan ve işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ye çocuklara karşı cinsel istismar suçlarına ilişkin zaman aşımına uğratılan pek çok olay, TCK'nın 77. Maddesi anlamında ‘insanlığa karşı suç’ sayılabilecek niteliktedir ve insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı hükümleri işlememektedir.”
“Bu husus da dikkate alındığında benzer bir düzenlemenin zamanaşımını düzenleyen diğer hükümlerde de yapılması Türkiye bakımından aynı zamanda da bir gerekliliktir.”
“En temel insan hakkı olan yaşam hakkı, çocukların cinsel dokunulmazlığı ve kanıtlanması uzun zaman alan ve genellikle de sistem tarafından korunan devlet görevlileri tarafından bu güç kullanılarak işlenen işkence suçları bakımından zamanaşımının uygulanmaması vicdani bir zorunluluk olduğu gibi, yargının daha sağlıklı işlemesini sağlayarak devlete ve adalet duygusuna duyulan güveni güçlendirecektir.” (AS)