TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) 17 Ağustos depreminin 24. yıl dönümü kapsamında basın açıklaması, bir sergi ve bir söyleşi yaparken, 19 Ağustos'ta da "Depremler Karşısında Kent ve Toplumsal Yaşam" başlığıyla panel düzenleyecek.
Karaköy'deki şube binasında halen gezilebilecek olan sergide ise Türkiye'de binaların deprem güvenliği açısından tekrarlanan hatalara fotoğraflarla dikkat çekiliyor.
17 Ağustos depreminin yıl dönümü vesilesiyle, 6 Şubat depremleri ve olası İstanbul depremine ilişkin TMMOB İMO İstanbul Şube Başkanı Füsun Sümer'le konuştuk.
Sümer, İMO İstanbul Şubesi olarak 6 Şubat depremlerinin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na başvuru yaparak hasar tespit çalışmalarına gönüllü katılım sağladıklarını, İMO İstanbul Şubesi'nden Temel Bilgin'in koordinatörlüğündeki ekibin Adıyaman'daki çalışmalarda yer aldığını söyledi.
"Meslek odaları süreçte aktif rol almalı"
Meslek odalarının, hasar tespit çalışmalarında olduğu gibi imar planlarının yeniden oluşturulması ve şehirlerin yeniden inşası süreçlerinde de aktif rol alması gerektiğini belirten Sümer, şöyle konuştu:
"İmar planlarının yeniden oluşturulması süreçleri aksıyor. Üniversiteler yok, meslek odaları yok bu işin içerisinde. Bu konularda kimin daha önce yaptığı çalışma varsa birleştirilip, ortak akılla, bir bütünsellik içerisinde, meslek odalarının, akademisyenlerin, üniversitelerin birikiminden ve tabii ki uygulayıcıların da birikiminden faydalanılarak birlikte ortak çözümler üretilmesi çok daha faydalı olabilir."
Yapı stokuna dönük envanter çalışması
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı'na (2012-2023) göre 2017 yılına kadar ülkemizdeki yapı stokunun envanterinin çıkartılıp bunlara müdahale edilmesi gerektiğine dikkat çeken Sümer, "Oysa 2023'e gelindiğinde ülkenin yapı envanterinin nasıl çıkarılacağının yöntemi bile belirlenmemiş durumda" dedi.
Sümer'e göre belediyelerdeki, tapu dairelerindeki, elektrik, su, gaz idarelerindeki bilgiler kullanılarak çok daha kolay ve daha gerçekçi envanter çalışması yapılabilir.
İMO İstanbul Şube de 17 Ağustos açıklamasında, Türkiye'de 10 milyon civarındaki yapı stokunun 6-7 milyonluk kısmının riskli yapı statüsünde olduğu belirterek, "Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkûm olacaktır" uyarısında bulunuyor.
Dolgu alanlar uyarısı
İstanbul özelinde ise deniz kıyıları, dolgu alanları, dere yatakları ve çevrelerini 'riskli bölgeler' olarak sıralayan Sümer'e göre; okullar, hastaneler, itfaiye binaları ve diğer kamu binalarının deprem güvenlikleri de 'belirsiz' durumda.
Dolgu alanlara özellikle dikkat çeken Füsun Sümer, şunları söyledi:
"Şu anda üzerinde yapılaşma olmasa da rekreasyon alanları olan çok ciddi bir dolgu alanımız var, Anadolu Yakası'nda da var, Avrupa Yakası'nda da var. Buraların toplanma alanı diye işaret edildiğine bile tanık oluyoruz. Buralarda çok ciddi katılımlarla mitingler, konserler, toplantılar yapılıyor. Büyük bir depremi bekleyen bir bölgede, bu tür etkinliklerin yapılması bile tehlikeli. Kaldı ki bir süre sonra bu dolgu alanlar yapılaşmaya da açılabiliyor. Bunun örneklerini İstanbul'da görebilirsiniz. Bu çok tehlikeli bir şey."
Bina güvenliği için el kitabı, çocuklar için hikaye kitabı
TMMOB İMO İstanbul Şube, "Binaların Deprem Güvenliği Nasıl Tespit Edilir?" adlı bir el kitabı ile çocuklar için hazırlamış oldukları "Bir Yapının Hikayesi" kitabını da paylaştılar.
"Binaların Deprem Güvenliği Nasıl Tespit Edilir?" adlı el kitabını önemli bir başvuru kitabı olarak hazırlayan İMO İstanbul, el kitabının atılmayıp saklanması için de "mühendisçe" bir çözüm düşünmüş. Kitabın ortasında bir su terazisi yer alıyor. Böylece el kitabının evlerdeki bir alet çantasında ya da bir çekmecede saklanacağından, atılmayacağından emin olmak istemişler.
"Bir Yapının Hikayesi" adlı kitapta ise yaş almış bir mühendis, inşaat mühendisliğini ve önemini çocukların anlayabileceği bir dille anlatıyor.
(PE)