272 hafta (yaklaşık 5,5 yıl) sonra Galatasaray Meydanı’nda karanfil bırakıp açıklama yapmasına izin verilen Cumartesi Anneleri/İnsanları, faillerin yargılanması, gözaltında kayıpların akıbeti araştırılması talebiyle bir kez daha Galatasaray Lisesi’ndeydi.
Mücadeleleri sonuç veren Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemlerinin 974. haftasında ellerinde karanfiller ve kayıpların fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı'na çıktı ve karanfil bıraktı.
Kayıp yakınları adına açıklamayı okuyan İnsan hakları savunucusu ve eski milletvekili Oya Ersoy gözaltında kaybedilişinin 43. yılında Hayrettin Eren’in akıbetini sordu.
Ersoy, barışçıl toplanma özgürlüklerinin hukuka aykırı olarak engellendiği beş yılın ardından Galatasaray Meydanı’nı kapatan polis bariyerleri önünden kamuoyuna seslendiklerini belirterek şu açıklamayı yaptı:
Sesimizin, sözümüzün mekanı Galatasaray Meydanı’na en yakın noktadan devlete, inkara ve cezasızlığa son vererek zorla kaybetme suçlarında maddi gerçeği açığa çıkartma, suçun faillerini yargılayarak cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirme çağrımızı yineliyoruz.
Devletin sorumluluklarını hatırlatmak ve gözaltında kaybedilen insanların hikayelerini kamuoyuna duyurmak, unutulmalarının önüne geçmek kararlılığımızı sürdürüyoruz.
974. haftamızda 43 yıldır inkar ve cezasızlıkla unutturulmak istenen Hayrettin Eren dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
26 yaşındaki Hayrettin Eren, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. 21 Kasım 1980 tarihinde otomobili ile İstanbul Saraçhane’ye gitti. Burada buluştuğu arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Hayrettin, arkadaşı ve otomobili önce Karagümrük Karakoluna, oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Hayrettin, Gayrettepe Siyasi Şube’nin bodrum katında ağır işkence altındayken, kapıda bekleyen annesine “Gözaltında böyle biri yok!” denildi. Emniyetin bahçesinde duran otomobili gösterip, “Oğlumun arabası burada kendisi nasıl yok?” diye ısrar eden Elmas Eren tartaklanarak dışarı atıldı. Sonra Hayrettin’in arabası da kaybedildi.
Hayrettin Eren’i gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkencedeyken gören çok sayıda tanık vardı. Ancak onun gözaltına alındığı inkâr edildi.
Sıkıyönetim Savcılığı’na yapılan suç duyuruları sonuçsuz bırakıldı. Aradan geçen 43 yılda da ailenin tüm girişimlerine rağmen hukuk işletilmedi. Hayrettin Eren’in akıbeti gizlendi, onu kaybedenler cezasız bırakıldı. Eren Ailesi üç kuşaktır Hayrettin’i ve adaleti aramaktan vazgeçmedi.
974.haftamızda bir kez daha “Hayrettin Eren’in akıbeti açıklanana, korunan failleri yargılanıp, cezalandırılana kadar, adalet sağlanana kadar bu dava bizim için kapanmayacak” diyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
"Annen vefat edene kadar oğlu için bir mezar yeri aradı"
Ersoy’dan sonra söz alan Hayrettin Eren'in kardeşi İlkbal Eren de "Annem Elmas Eren yıllardır bu meydana geldi. Kardeşim 1980'de gözaltında kaybedildi. Annemin gözünün içine bakarak gözaltında olduğu reddedildi. Annen vefat edene kadar oğlu için bir mezar yeri aradı. Bugün karanfillerimizi Galatasaray Meydanı'na tüm kayıplar ve Elmas Eren için bırakıyoruz” dedi.
Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları ardından ellerindeki karanfilleri Galatasaray Meydanına bıraktı.
HEDEP'ten ziyaret
Öte yandan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, Pervin Buldan'la birlikte İHD'nin İstanbul Şubesi'nde Cumartesi Anneleri/İnsanlarını ziyaret etti.
Burada konuşan Tülay Hatimoğulları "Bizler dün olduğu gibi bugün de hep birlikte dayanışma içerisindeyiz. Türkiye tarihinde bu kadar kararlı bu kadar iradeli bir eylem yapılmadı. Bu ülkede çok ciddi kayıplar yaşandı. Gerçeklerin açığa çıkması için yürüttüğümüz mücadele çok anlamlı. Yıllardır Galatasaray Meydanı gözaltındaydı. Bunun sınırlanmasını kabul etmiyoruz. Failler yargılanana kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.
(EMK/HA)