Şule Aytaç, yakın tarihimizdeki ilk feministlerden. 80'li yılların başlarında "Ben feministim" diyen beş-altı kadından biri. Amargi'de düzenlenen Kadın Hareketinde Mücadele Deneyimleri başlıklı seminerler dizisinin Türkiye'de Feminist Hareketin Oluşumu başlığında konuşan Şule Aytaç, o dönemdeki deneyimlerini 2000'li yılların feministleriyle paylaştı.
Vehbi Koç'un karısını alacak mıyız?
Bilinç yükseltme grubu, daha sonra bir kitap çevirisine soyunur. Bu arada Fransa'da bulunan Stella Ovedia çeviri yazılarla onlara katkıda bulunur. Bir nevi literatür oluşturma çabası içine girilir. Ve grup Kadınlık Durumu isimli kitabı Türkçe'ye çevirir.
Dönemin en önemli tartışmaları, liderlik kavramı ve hangi kadınlarla birlikte olunacağı üzerinedir. Liderlik kavramı hep birlikte reddedilir. Hangi kadınlarla birlikte olunacağının temel sorusu ise "Vehbi Koç'un karısı"dır. Grup mümkün olan en geniş çerçevede buluşmak gerektiğini savunur, ama elbette çeşitli sınırlar vardır: "Bugünün Tansu Çiller'i o zaman bizim gruba girmek istese almazdık. Hepimiz savaş karşıtıydık."
Feminist tezgahtan geçmek şart
Şule Aytaç, yaptığı konuşmada o dönemde edindiği deneyimin önemini vurguladı ve kadınlar için iş yapmaya soyunmak için mutlaka "feminist tezgahtan" geçmek gerektiğini söyledi: "Şimdi kadınların kadınlar için yaptığı değerli işler var ama, bu işleri yaparken de kadınlık durumu hissedilmeli."
"Bölücü" dediler
Aytaç, o dönem yaşadıkları sorunları da şöyle özetledi: "O dönemin en temel zorluğu yalnızlıktı. Marksizm tutucuydu, ortodokstu, bize "Bölücü," dediler. Somut dergisi sırasında Yazko'da da sıkıntı çektik. Feminist hareketin olmadığı yıllardı, bir avuç kadındık. Köstek olanlar, saldıranlar destek olandan fazlaydı. Bu durum yeni kuşağa uzak gelebilir, anlamakta zorlanabilirsiniz ama çok yalnızdık."
Tarihle doğru ilişki kurulmalı
Şule Aytaç'ın Amargi'de anlattıklarını daha çok yeni kuşaktan feministler dinledi. Şule Aytaç da bu toplantının önemini vurguladı, değişik dönemlerde mücadele edenlerin birbirini anlama ve ilişki kurma çabasını çok önemsediğini söyledi. O yılları öğrenip anlayabilmek için Kadın Eserleri Kütüphanesi'ndeki belgeleri, yazıları okumalarını önerdi: "Somut dergisinde yazdıklarımız basit gelebilir ama o günü ve tartışma noktalarını anlama açısından önemli. Tarihle ilişki doğru kurulmalı."