Orman Bakanlığı'nın verilerine göre, 2018'de iki bin 167 orman noktasında beş bin 644 hektarlık alan kül oldu. Yine bakanlığın web sayfasında bu yangılarının 192'sinin kasıtlı çıkartıldığı belirtilirken, ihmal-kaza sonucu çıkan yangın sayısının 693 olduğu ifade ediliyor. 2018'de çıkan orman yangınlarının 413 ihmal ve kaza yüzünden, 965 orman yangının çıkışı da "failimeçhul" olarak yansıyor.
Bu orman yangınları bilançosuna, Kürt illerindeki operasyonlar sırasında çıkartılan orman yangınların ekli olup olmadığı konusunda bir bilgi yok. Bakanlığın web sayfasında 2019'daki orman yangınlarına dair de net bilgi yok.
TIKLAYIN – Bakanlığın, Orman Yangını 2018 bilançosu
TIKLAYIN - İklim Krizi Üzerine Üç Kelam
TIKLAYIN - Avrupa'da Bir Hayalet Dolaşıyor* - İklim Hareketi
"Türkiye'deki yangınların yüzde 90'ı insan kaynaklı"
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Türkiye'de hatta Akdeniz coğrafyasındaki ülkelerde orman yangınlarının kaçınılmaz bir durum olduğunu ve yangınların genelde insan faktörü ile meydana geldiğini söylüyor:
"Özellikle Akdeniz iklimi gibi yazların kurak geçtiği daha sıcak olan yerlerde yangın insandan önce de olan bir durum. Öncelikle bu tespiti yapalım. Ama insanın etkisi ile orman yangını sayılarında artış var.
"Türkiye'de yıllık ortalama iki bin kadar yangın çıkıyor. Türkiye'de bugün orman yangınlarının çıkış nedenlerinden %90'nında insan etkisi var. %10-11 kadar yıldırımlar gibi, ağaçların birbirine sürtmesi gibi doğal sebeplerden yangın çıkıyor."
"Orman yangılarını sıfırlayamayız"
İkim krizi nedeniyle gelecekte de orman yangınlarının sayısında artış bekleniyor. Tolunay da benzer şekilde düşünüyor:
"Gelecekte de orman yangınlarının artışını bekliyoruz. İklim krizi özelinde gelecekte çok daha büyük çok daha şiddetli orman yangınları yaşanması kaçınılmaz. Gelecekte iklimin değişme yönü, sıcaklıkların 100 yıl sonunda 4-5 dereceler kadar artabileceği görülüyor. Önümüzdeki 20 yıllık bir sürede 2040'lı yıllarda bu artışlar 3 dereceleri bulabilir. Aynı zamanda yağışlarda da yüzde 20'ler ile 40'lar kadar azalma bekliyoruz.
Çözümün ilk adımı ekolojik bilinci yükseltmek
"Böyle olması da ormanların daha fazla kuruması, altında yanıcı madde dediğimiz yaprakların da yanmaya karşı daha hassas olması sonucunu doğuruyor. Bu nedenle gelecekte de artacak, hiçbir şekilde orman yangınını sıfırlayamayız."
Ormanlık alalarındaki yangına insanların neden olduğunu hatırlarsak, yangınların azaltılması için toplumda ekoloji bilincinin yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Tolunay, şunları vurguluyor:
"İnsanların ormanlık bir alanda ateş yakması her zaman yangın riskini ortaya çıkarıyor. Günümüzde insanların özellikle Ege, Akdeniz gibi tatil bölgelerinde yerleşimlerin ormanla iç içe olması, villaların yapılması otellerin yapılması yangın riskini arttırıyor.
"Bizim önlem olarak alabileceğimiz tek yol ormandaki yanıcı maddeleri veya kıvılcım oluşturucu maddeleri ormana sokmamız gibi gözüküyor. Bunun yolu da kesinlikle ormana giriş çıkışı yasaklayalım olmaz, çünkü mümkün olmayan bir yöntem.
"İnsanların bu ortamlarda en fazla olduğu dönemler Temmuz-Ağustos, bu nedenle insanları Mart itibari ile bilinçlendirmeye başlamak gerek."
"Yangınları söndürmede başarılıyız, engellemede değil"
Yunanistan'da geçen yıl çıkan yangında, 99 kişi hayatını kaybetti. Bunun en büyük sebebi orman içinde yaşayan insanların ormanların içinde kaldığı zaman nasıl davranacaklarını bilmemesi.
Yangının da yerleşim alanları orman içinde villalar, konutlar var. Yangın ortasında kalan insanların bu yangın anında nasıl davranacakları, yangın öncesinde yangının konutlara sıçramaması için nasıl davranacakları konusunda eğitilmesi gerekiyor. Tolunay, bu meseleye dair de şunu söylüyor:
"Bu konularda eksik olduğumuzu düşünüyorum. Yani ülke olarak toplumu yangın çıkmaması için neler yapılması gerektiğinde çok fazla bilinçlendiremediğimizi düşünüyorum.
"Tarım ve Orman Bakanlığı'nın altında çalışan orman yangınıyla mücadeleden sorumlu olan Orman Genel Müdürlüğü'nün orman yangını ile mücadelede çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ama yangın çıktıktan sonraki müdahalede çok başarılıyız, bizim stratejimiz şu, yangın çıkmasını önlemek yerine yangın çıktıktan sonra en kısa sürede yangın müdahale edebiliriz üzerine kurulu bir sistemimiz var.
"Yangın ihbarı geldikten on on beş dakika içinde müdahale ediliyor. Helikopterlerimiz, uçaklarımız var. Orman içinde 24 saat barınan orada yerleşmiş yangın müdahale ekipleri var. 24 saat alarm var. O yüzden çok başarılıyız.
"Bu başarıyı şuradan söyleyebiliriz, Türkiye'de yılda, toplamda 10 bin hektar civarında bir alan yanıyor. Ama benzer iklim koşullarında olan Akdeniz coğrafyasındaki ülkelere baktığımızda, mesela Yunanistan, o kadar başarılı olmadığını görüyoruz.
"Portekiz'de 2018 yılında tek bir orman yangınında 100 bin hektara yakın bir alan yandı. Yine geçen sene Amerika'da aylarca süren orman yangınları da hatırlarsınız, bir türlü söndürülemedi.
"Yapamadıkları şey, yangın çıktıktan sonra müdahale etmek yerine, yangın öncesinde yangın çıkmasını engelleyecek şekilde bilinçlendirme faaliyeti yapamamaları."
Tolunay'ın son olarak vurguladığı beş nokta *Kamuoyunda şöyle bir algı var: Bu yanan alanlar otel yapmak için, yerleşime açmak için kasıtlı yapılmış gibi düşünülüyor. Bu amaçla yakılsa da yanan orman alanlarının üzerine başka bir bina vs. yapılması çok zordur. Yapılıyorsa bu anayasal suçtur. *Anayasanın 169. maddesinde der ki: "Yanan orman alanlığı yeniden orman haline getirilir" diye bir madde var. Eğer yanan bir orman alanı üzerine otel ya da başka bir şey yapılıyorsa bunun hakkında şahit olan veya bunu ispatlayanların yetkililer hakkında anayasal suç işlediğine dair suç duyurusunda bulunmasını öneririm. * Bu çok mümkün değil, yani yanan alanların başka bir kullanım için kullanılması çok mümkün değil. Bunu özellikle söylüyorum çünkü kamuoyu bu konuda çok hassas. Bunlar, ormancılık faaliyetlerinde de bazı sorunlara yol açıyor. Orman Genel Müdürlüğü, kamuoyu baskısı olduğu için buraları süratle "hemen bir yıl içinde ağaçlandıralım" diyor. *Halbu ki yapılması gereken şey, kızılçam ormanları yandığı zaman bu alanları hiç tekrardan ağaçlandırma yapmanıza gerek yok. Sadece koruma altına alıp kendi haline bıraktığınız zaman bile kendiliğinden geliyor. *Çünkü ağaçlandırdığınız zaman bu ağaçlandırdığınız fidanlıklarda yetiştirdiğiniz fidanlar tohum bahçelerinden toplanıyor ve genetik çeşitliliği dar. Ama doğal olarak oradan geldiği zaman çevredeki ağaçların tohumlarından geldiği için genetik çeşitlilik çok yüksek ve gelecekti iklim değişikliğine karşı bir dayanıklılık sağlıyor bu genetik çeşitlilik. |
(EMK)