Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Rusya, Türkiye, İran ve Suriye üçgeninde yaşananları bianet'e değerlendiren yazar Aydın Sezer, "Tansiyon düşmezse, Rusya ve Türkiye arasında ciddi daha ciddi problemler çıkabilir" dedi.
Gazeteci Musa Özuğurlu ise "Türkiye'nin derdi silahlı gruplar değil kendi alanını korumak. Bunun sonucu olarak da karşılaşmalar oluyor. Türkiye hem İdlib'ten çıkmak istemiyor hem de orayı Suriye yönetimine karşı bir alan olarak görmek istiyor. Bu da Türkiye açısından bu şekilde sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor" diye konuştu.
İdlib'de beşi asker, üçü sivil sekiz kişi hayatını kaybettiği saldırı sonrası başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı peş peşe açıklamalarla saldırıya sert yanıt vereceklerini açıkladı.
Akar: Rusya bilgilendirilmişti
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar dün akşam (3 Şubat) yaptığı açıklamada, Soçi ve Astana'da belirlenen mutabakatlar kapsamında başlatılan sürecin devam ettiğini belirterek, özetle şunları söyledi:
"Ancak her seferinde Rejim tarafından bu ateşkesler bozulmuş, bu ateşkeslerin sürekliliği sağlanamamıştır. Ateşkeslerin sürekliliğini sağlamak, birliklerin güvenliğini sağlamak, göçün önlenmesine ve buradaki insanların yaşadıkları insanlık dramına son vermek maksadıyla çalışmalarımızı sürdürmekte ve ilave tedbirler almaktayız.
"Bu nedenle arazideki unsurlarımıza gerekli desteği sağlamak, takviyeleri yapmak bakımından bazı intikaller planlandı ve icra edildi. Bu intikaller muhatabımız olan Ruslarla koordine edildi onlara hem yer hem zaman bakımından gerekli bilgiler verildi.
"Son olayda da intikalimiz bir gün öncesinden yani dün (2 Şubat) saat 16.13 ve tekraren, teyiden saat 22.27'de buradaki ilgili arkadaşlarımız tarafından Rusya tarafındaki ilgili personele bildirildi. Bu iletişim ve bilgilendirmelere rağmen, tüm bu önlemlere rağmen, rejim tarafından gece saat 01.13'te unsurlarımıza karşı ateş açılmıştır.
"Meşru müdafaa çerçevesinde oradaki unsurlarımız tarafından rejim hedeflerine karşı anında gerekli mukabele misliyle gösterilmiştir. Şu ana kadar 54 Rejim hedefi ateş altına alınmış, çeşitli kaynaklardan aldığımız bilgilere göre şu ana kadar 76 Rejim mensubu, askeri etkisiz hale getirilmiştir. Diğer taraftan da bizim şehit ve yaralılarımız var."
TIKLAYIN - MSB: Biri Sivil Personel 6 Kişi Hayatını Kaybetti
TIKLAYIN - Erdoğan: Noktayı Koymak Yok, Operasyon Sürüyor
İdlib’deki son gelişmeleri, Türkiye, Rusya ve Suriye'nin tutumunu gazeteci yazar Aydın Sezer ve Musa Özuğurlu'ya sordu:
Aydın Sezer: Suriye tam bir kördüğüm oldu
“Bizim İdlib’te bulunma nedenimiz Astana süreci ülkelerinin Rusya ve İran’ın bize verdiği görev olan, İdlib çatışmasızlık bölgesinde ılımlı silahlı muhalefet ile Esad ordusu arasındaki ateşkesi korumak.
TIKLAYIN - Astana'da Ateşkes İzleme Mekanizmalarında Anlaşma
“Biz, Afrin, Fırat Kalkan’ı ve Barış Pınar’ı harekatlarında olduğu gibi kendi güvenlik sorunumuz nedeniyle orada değiliz bir anlamda Esad’ın da “evet” dediği bir uluslararası görevi yerine getirmek için bulunuyoruz. Ancak, 2017 yılından beri bize verilen görevi yerine getiremedik. Bölge tamamen HTŞ’nin kontrolüne geçti. Biliyorsunuz HTŞ’yi biz de "terör örgütü" olarak tanıyoruz.
TIKLAYIN - Türkiye ve Rusya'dan 10 Maddelik Suriye Mutabakatı
"Sonunda da Rusya, İran ve Suriye yönetimi ‘bölgeyi biz temizleyelim, lütfen siz bölgeyi boşaltın’ dedi. Son iki, üç aydır Rusya destekli Suriye ordusunun İdlib temizliğine yönelik yoğun bir faaliyet gösterdiğini görüyoruz. Ateşkes konusunda, Rusya’nın ve İran’ın Türkiye ile bakış açıları taban tabana zıt. Zira, ateşkes terör örgütlerini kapsamıyor.
‘Rusya ve Türkiye arasında ciddi sorunlar çıkabilir’
“Biz, İdlib’te ılımlı silahlı güçler ile teröristleri ayırt edemiyoruz. Bizim oradaki hassasiyetimizlerden biri sınırlarımıza yönelen sivil göç, diğer ise sivil can kayıpları. Biz son üç günden beri mevcut gözetleme kulelerini takviye amacıyla yeni birlikler sevk ettik.
"Son saldırı giden konvoyumuza yönelikti. Resmi olarak ‘biz konvoyun geçişini Rusya'ya bildirdik’ açıklaması yaptık ancak, Rusya bu bilgiyi teyid etmedi. Önümüzdeki günlerde, tansiyon düşmezse, Rusya ve Türkiye arasında ciddi daha ciddi problemler çıkabilir. Bizim İdlib’de ne istediğimizi biz tam olarak Rusya’ya ne ne de İran’a anlatabilmiş değiliz. Zira, biz haklı taleplerimizi yazılı metinlere dönüştüremedik, taleplerimiz hep sözde kaldı. Rusya ise yazılı metinlere atıfta bulunuyor.
“İdlib, eninde sonunda Suriye toprağı olduğu için bir şekilde temizlenecek. Bu durum sonsuza kadar devam etmeyecek. Bizim temel endişelerimizden birisi de İdlib’de gözetleme kulelerini boşaltırsak, sıranın Afrin’e ve Fırat Kalkanı bölgesine geleceği ve buralardan da çıkmamız istenecek.
“Rusya 2018 Soçi Mutabakatı’ndan beri her defasında İdlib konusunu öncelikli olarak gündeme getiriyor. Biz buna rağmen, İdlib sorunu hep gündemdeyken, bu süreçte ikili ilişklerimizi hep geliştirdik. S400, Akkuyu, TürkAkım, Libaya’da işbirliği v.b. Kısaca, buna rağmen bizim Rusya ile geliştirdiğimiz için işbirliği sahaları, Rusya’ya İdlib sorununu hiç unutturmadı.
"Rusya ikili ilişkileri daha da germeyecektir"
"Ben, Rusya’nın İdlib’le ilgili pozisyonu koruyup, Türkiye ile de ilişkilerini yürütmeyi deneyeceğini düşünüyorum. İkili ilişkileri daha da gerecek adım atmayacağını düşünüyorum. İdlib sorununu çözerken Türkiye’yi küstürmemeyi amaçlamadığını düşünüyorum. Ancak, burada zor olan Türkiye’nin ne kadar ileri gidebileceğini kestirmek zor. Zira, işin içerisinde iç politik kaygılar da var. Kelimenin tam anlamıyla Suriye, Türkiye açısından tam bir kördüğüm oldu.
“Bizim genel olarak Suriye politikamız sahadaki gelişmelere göre oluştu. 2011, 2012’de Esad’a karşı duruşumuz, Esad’ın görevi bırakması yönündeki beklentilerimiz sonra Salih Müslim’in Türkiye ziyaretleri ve Kürtlerden Esad’a karşı tavır almalarını istememiz, daha sonra PKK-YPG tehditi, sonra ABD ile gerginlik sonra İdlib.
“Biz son on yılda süreklilik arz eden somut bir hedefi olan bir Suriye politikası belirleyemedik. Sahadaki gelişmelere göre strateji belirlemeye çalıştık ancak, bir sonraki gelişme bir önceki pozisyonumuzu değiştirmemizi gerektirdi.”
Musa Özuğurlu: Türkiye elinde alan bulundurmak istiyor
“Hükümet asker göndereyim ama kimse ölmesin istiyor. Öyle bir durum yok. Olası bir durumdu bu yaşananlar. Türkiye’nin artık oradan çıkması da kolay değil. Bir takım pazarlıklar sonucu ancak olabilir.
“Türkiye’nin politikaları bize şunu gösteriyor. Yapılan bir anlaşma var. M5 denilen bir yol var. Bu yolun Suriye yönetimine terk edilmesi gibi bazı maddeler var. Onların bir kısmı en başından beri anlaşmayı reddetmiş durumdalar. Türkiye’nin varmış olduğu anlaşmayı kabul etmeyen gruplara karşı Türkiye asker gönderiyor. Bu hatalı bir tutum. Bu bunun sonucu olarak karşılaşmalar oluyor. Asker ölümleri oluyor. Türkiye, ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.
“Silahlı gruplar sadece Rusya’nın üstüne Suriye ordusunda da saldırıyorlar. Sahada olanları farklı bir şekilde yorumlama da söz konusu. Türkiye’nin derdi silahlı gruplar değil kendi alanını korumak. Bunun sonucu olarak da karşılaşmalar oluyor.
“Türkiye İdlib’den çıkarsa Afrin’den çıkmasını da isteyebilirler. Türkiye bunu düşünüyor. Suriye yönetimine karşı bir alan elinde bulundurmak istiyor.
“Türkiye hem İdlib’ten çıkmak istemiyor hem de orayı Suriye yönetimine karşı bir alan olarak görmek istiyor. Bu da Türkiye açısından bu şekilde sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Soçi mutabakatındaki 10 maddeCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 22 Ekim 2019'da Soçi'de yapılan ve görüşmeden çıkan mutabakat maddeleri şöyle:
|
Aydın Sezer hakkında 1983 yılında ODTÜ-İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden mezun oldu. 1983-2001 arasında, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın çeşitli birimlerinde çalıştı. Kahire ve Moskova büyükelçiliklerimizde Ticaret Müşaviri olarak da görev yaptı. 1992'de Cenevre'de GATT (DTÖ) eğitim programını tamamlayarak Dış Ticaret Diploması aldı. 2007 yılında TÜSİAD tarafından yayımlanan, Avrupa Birliğine Katılım Sürecinde Türkiye'nin Komşuluk Politikası adlı kitabın iki yazarından birisidir. |
Musa Özuğurlu hakkında Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk'ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye'de 2011'de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Halen Artı TV'de hafta içi her gün iç ve dış gündeme medyanın yaklaşımını yorumladığı "Medya Kritik" ve iç ve dış gündemin tartışıldığı "Bu arada" haftalık programını sunuyor. |
(EMK/DB)