İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 34 kişinin öldüğü Roboski katliamının üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen sorumluların yargı önüne çıkarılmamasını eleştirdi.
Örgütün Türkiye uzmanı Emma Sinclair-Webb "Koca bir yıl boyunca Uludere olayıyla ilgili yürütülen soruşturmalardan hiç birinin tamamlanmamış olması son derece kaygı verici" dedi.
"Bu durum, hükümetin kendi kanuna aykırı uygulamalarına ilişkin olarak kamuya hesap vermekteki genel gönülsüzlüğüyle örtüşüyor."
HRW, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Ocak 2012'de kurduğu alt komisyonun, sonuç almak konusunda defalarca güvence vermesine karşın, bugüne kadar ne incelemesini tamamladığı ne de herhangi bir bulguyu açıkladığını vurguladı.
"Alt komisyonun muhalefet partilerine mensup üyeleri basına ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne; Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) tam bir işbirliğini reddettiğini, soruları yanıtlamadığını veya talep edilen bazı belgeleri vermediğini anlattılar."
Adli soruşturmadan sorumlu Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nın da soruşturmasının da ne zaman biteceğine dair bir işaret bulunmadığı vurgulandı.
BBC'nin haberine göre, HRW'nin konuyla ilgili hazırladığı raporda, Türkiye'ye uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri hatırlatıldı.
"Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesi, yaşama hakkını teminat altına almaktadır ve sözleşmenin ihlal edilip edilmediğine karar veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tabiriyle, öldürmenin hangi koşullar altında gerekçelendirilebileceği çok dar şekilde yorumlanmalı."
"2. Madde, kasıtlı öldürme durumu ile kuvvet kullanımına izin verilen ve bunun kasıtsız bir sonucu olarak öldürmeye yol açan durumları ele alır. Ancak mahkeme, herhangi bir kuvvet kullanımının 'mutlak surette gereklilik' ötesine asla geçmemesi ve sözleşmede izin verilen maksatlarla sıkı sıkıya orantılı olması gerektiğine vurgu yapar."
"Uludere bombalamasıyla ilgili olarak, ölümcül güç kullanmanın mutlak şekilde gerekli olup olmadığını, insansız hava araçlarının tespit ettiği kalabalık insan grubunun hedef alınmasının hukukiliğini ve can kaybının nasıl en asgaride tutulabileceğini değerlendirmek bakımından, eğer varsa, ne tür tedbirlerin alınmış olduğuna dair kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmadı."
İnsan Hakları İzleme Örgütü eğer tüm devlet kurumları soruşturmayı yürütenlerle çabuk ve tam işbirliğine gitmezlerse, Türkiye'nin 34 vatandaşının yaşama hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) verilebileceğini belirtti. (AS)