Hopa'da yaşanan olayların ardından farklı illerde başta Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ile Halkevleri olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilere yönelik operasyonlar sürüyor.
Son olarak Ankara'da 19 kişi gözaltına alındı. Böylece Ankara'da Hopa protestoları nedeniyle gözaltına alınanların sayısı 56'ya çıkmış oldu. Gözaltına alınan 56 kişiden 32'si sorgularının ardından serbest bırakılırken beş kişi ise tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Son olarak gözaltına alınan 19 kişinin ise sorguları sürüyor.
Aralarında ÖDP Parti Meclisi Üyesi Ozan Süer'in de bulunduğu gözaltıların yanı sıra ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen'in de evi polislerce basıldı. İşleyen evde olmamasına rağmen eve çilingir yardımıyla giren polisler, İşleyen'in bilgisayarına, çeşitli kitap ve yayınlara el koydu.
Hopa'da da olayların ardından 31 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 16'sı toplantı ve gösteri yasasına muhalefet etmek, polise mukavemet ve devlet malına zarar vermek suçlamasıyla cezaevine gönderilmişti.
Seçimlerin ardından başlayan gözaltılar
Seçimlerden hemen sonra, 12 Haziran gecesi, Artvin Halkevi Başkanı Ferdi Şağbanoğlu'nun tutuklanarak cezaevine gönderilmesinin ardından Rize'nin Çarşamba ilçesinde 1 Mayıs kutlamalarına katıldıkları ve yasadışı slogan attıkları iddiasıyla 22 ÖDP üyesi sorgulanmıştı.
Dün (15 Haziran) ise Ankara güne gözaltılarla başladı. 31 Mayıs'ta Hopa'da yaşanan olaylar sırasında emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun öldürülmesini protesto edenler hakkında sürdürülen operasyon kapsamında 17 kişi gözaltına alınmıştı.
Bugün sabaha karşı ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen'in evine gelen polisler, İşleyen'i evde bulamayınca kapıyı çilingir yardımıyla açarak içeri girdi. İşleyen evde olmamasına rağmen polisler İşleyen'in bilgisayarına ve çeşitli yayınlara el koydu.
Ardından işine gitmek üzere evden çıkan ÖDP Parti Meclis Üyesi Ozan Süer'i yolda çeviren Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polisler Süer'i gözaltına aldı.
bianet'e son durumu değerlendiren ÖDP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Suna Coşkun, dün ve bugün toplam 19 kişinin gözaltına alındığını ve Terörle Mücadele Şubesi'nde sorgulanan bu kişiler hakkında savcılıktan dört gün ek gözaltı süresi alındığını ifade etti.
Ayrıca Antakya'da da Hopa olaylarını protesto ettikleri ileri sürülen 26 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin de sorgusu devam ediyor.
"Olmayan yasadışı örgüt yaratmaya çalışıyorlar"
Hopa olayları sonrasında çeşitli illerde gerçekleştirilen protesto gösterilerine katılan kişilerin 2911 sayılı kanuna muhalefetle suçlandıklarını söyleyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan, iktidarın talimatıyla bu kişilerin yasadışı örgütlerle bağlantılandırılmaya çalışıldığına dikkat çekiyor.
Bundan sonra Türkiye sol muhalefetinin üstüne daha fazla gidileceğini düşünen Türkdoğan, sözlerine şöyle devam eti:
* 31 Mayıs'ta Hopa'da yaşanan olayların ardından Ankara'da bir protesto gösterisi düzenlenmiş ve çok sayıda kişi darp edilerek gözaltına alınmıştı.
* Orada protesto gösterisi yapan insanlar 2911 sayılı kanuna muhalefetle suçlandı. Normalde bu soruşturmalara Güvenlik Şube bakar. Ama Hopa'da olay olunca, başbakan açıklamalar yapınca emniyet bu işi hemen Terörle Mücadele'ye devretti.
* Normal gösteri hakkınızı kullanıyorsunuz. Diyelim ki aşırılığa kaçtınız. Bunun soruşturulma yeri normal savcılık ve Güvenlik Şube'dir. Ama hükümet talimat veriyor ve "Bunların içinde yasadışı örgüt var" diyor. Bunun üstüne de olmayan bir yasadışı örgüt yaratmaya çalışılıyor. Bu noktada da soruşturmanın hem savcılığı değişiyor hem emniyet birimi değişiyor.
* İlk gün baktılar, ettiler ama yasadışı örgüt bulamadılar. Hakim tutukladıklarını 2911 sayılı kanun muhalefetten tutukladı.
* Fakat orada durmadılar; zaten durmayacakları da belliydi. Şimdi yapılanlar yasadışı örgüt çıkartma faaliyetidir. İnsanları illa ki bir yasadışı örgütle bağlantılandırıp uzatmak istiyorlar bu işi.
"Hükümet-yargı ilişkisi iç içe"
* Hopa olayları gösterdi ki, Türkiye'de sol muhalefet üstüne daha fazla gidilecek. Kendilerine muhalif gördükleri herkesi, terörle mücadele kanunun keyfi yorumlanan maddelerine dayanarak yasadışı örgüt üyeliği ile suçlayıp kriminalize edecekler.
* Ceza kanununun 220. maddesi o kadar keyfi bir madde ki, yasadışı örgüt üyesi olmasanız bile yasadışı örgütlerin amacına uygun eylem yaparsanız sizi örgüt üyesi gibi cezalandırıyorlar.
* Gözaltındakilere savcılıkta ve emniyette sorulan sorulara baktım, gözlerime inanamadım. ÖDP, TKP, Halkevleri gibi oluşumlar MLKP ile TİKKO ile bağlantılandırılmaya çalışılıyor. Belki ileri giderler ve Kürt sol örgütleriyle de bağlantı kurmaya karar verebilirler.
* Benzer süreç Devrimci Karargah'ta da yaşanmıştı. Bu da hükümet-yargı ilişkisinin ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor.
"Muhalifler iç düşman olarak değerlendiriliyor"
* Kendilerine muhalif sol oluşumları yasadışılıkla bağlantılandırıp tasfiye etmek istiyorlar. Bu oluşumlar özellikle kenar mahallelerde potansiyel sahibi. Bu insanlar barınma hakkını da savunmaya başladılar, çevre konusunda bilinçlendiler, öğrenciler üzerlerindeki baskılara baş kaldırıyor, her sıradan insanın yaşadığı olumsuzlukları dillendiriyor. Neticede iktidar bu başkaldırıdan hoşlanmıyor ve bunları bitirmenin yolu olarak yasadışı örgüt kapsamında değerlendirerek yok etmek istiyor.
* Bir ülkede toplumsal muhalefet görevi gören sivil toplum örgütlerini tasfiyeye başlarsanız, giderek otoriterleşirsiniz ve bu işin nereye gideceği belli olmaz.
* Bu muhalifleri ezme politikası 2011'de kesintisiz olarak devam ediyor. Önce Kürtlerle başladılar; neredeyse KCK davası olmayan il kalmadı. Şimdi de Türkiye solu üzerinden devam ediyorlar. Bugün Halkevleri, ÖDP ile başlayan süreç yarın diğer sol partilere uzanacaktır.
* Yasal siyaset yapmak isteyen insanlara bir şekilde devlet "sen yasadışı örgüt ol" diyor. Bu çok enteresan. Siyaset yapmak isteyen insanlar sadece kendilerine muhalif diye "iç düşman" olarak değerlendiriliyor.
"Polis iktidardan destek alıyor"
* Eskiden insanları konuşturmak için klasik işkence yöntemleri kullanılırdı. Şimdi teknik takip yaptıkları için ve gizli tanıklar çıkarttıkları için buna gerek görmüyorlar.
* Ancak gözaltına alırken, karakola götürürken insanlar ciddi şekilde darp ediliyor. Biz bunu da işkence olarak değerlendiriyoruz.
* Bu vakalarda çok ciddi artış var. Tabi iktidarın söylemi otoriterleştikçe polis de bundan cesaret alıyor. (EKN)