Metin Lokumcu'nun öldürülmesinin ardından katıldığı protesto gösterisinde polisin kalça kemiğini kırdığı ve ağır yaraladığı Dilşat Aktaş, suç duyurusunda bulundu. Dilekçe'yi 3 Haziran'da savcılığa ulaştıran Avukat Ender Büyükçulha, sorumluların "neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkenceden yargılanmasını" talep ettiklerini açıkladı.
Artvin'in Hopa ilçesindeki polis müdahalesinde hayatını kaybeden emekli öğretmen Lokumcu için Ankara'da 31 Mayıs'ta düzenlenen eyleme katılan Aktaş'a polis saldırmıştı. Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Aktaş'ın kalça kemiği kırıldı, ayrıca vücudunun farklı yerlerinden ağır şekilde yaralandı.
Altı aylık "işgöremezlik raporu" alan Aktaş'ın avukatı Büyükçulha, bianet'e yaptığı açıklamada, suç duyurusunda bulunduklarını ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nda soruşturma açıldığını ifade etti.
Suç duyurusunda, Aktaş'ın Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerindeki kaldırımda yürürken arkadan aldığı tekme darbesiyle yere düştüğü ve 10 kadar polisin tekme ve coplarla Aktaş'ın üzerine saldırdığı, bu esnada beline de çok sayıda darbe aldığı ifade edildi.
Aktaş sokakta yarı baygın vaziyette bırakılmıştı. Kimlikleri henüz tespit edilemeyen iki kişi, Aktaş'ı Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne götürmüştü. Avukatı Büyükçulha, "İki duyarlı vatandaşın tanıklık etmesi için, kimliklerinin tespitine çalışılıyor" dedi.
Suç duyurusunda, Aktaş'ı döverek yaralayan polislerin "hayati tehlike ile kemik kırığına yol açacak ölçüde darpta bulunmasından" kaynaklı, Türk Ceza Kanunu'nun 5237 Sayılı 94/1, 95/1-d ve 95/3 maddeleri kapsamında tanımlanan "neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence" suçundan cezalandırılmaları istendi.
Bu maddeler gereği işkence eylemine iştirak eden polisler hakkında 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edilmesi gündemde. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili ceza soruşturması başlattı.
"Emniyet sorumluların kim olduğunu biliyor"
Avukat Büyükçulha, hastane raporlarının gayet açık olduğunu, darp sonucu hayati tehlike oluştuğunun bu raporlarla kanıtlandığını söyledi. En büyük sorunun, faillerin tespiti ve teşhisi olduğunu söyleyen Büyükçulha, işkence davalarında sergilenen duyarsızlığın bu olayda ortaya çıkmayacağına inandıklarını açıkladı.
"Polislerin isimlerini Emniyet biliyor, bunu açıklayarak soruşturmaya katkıda bulunmasını bekliyoruz" diyen Büyükçulha, acilen delil tespiti istediklerini, MOBESE kameralarının yanı sıra çevredeki banka ve diğer işyeri kameralarının görüntülerinin de tespitini talep ettiklerini söyledi. Soruşturmada, delillerin karartılmasından korkuluyor.
Büyükçulha, görgü tanıkları da gözaltında olduğu için çoğuna ulaşamadıklarını, tutuklanması kararı çıkan Çağdaş Ömür Ersoy'un savcılık ifadesinde, olaya tanık olmasının ardından gözaltına alındığını söylediğini ifade etti.
"Barış Çelik'in kulak zarı yırtıldı"
Aynı gün gözaltına alınan Barış Önal ile Barış Çelik'in avukatı olan Pınar Akdemir de, müvekkillerinin ikisinde de darp sonucu kulak zarı yırtılması oluştuğunu açıkladı. bianet'e konuşan Akdemir, gözaltına alındıktan sonra ifadeleri alınarak serbest bırakılan Önal ile Çelik'in ağır şekilde darp edildiğini söyledi. Çelik, bu sebeple ameliyat edilecek.
Akdemir, kendisinin de gözaltına alındığı olayı şöyle anlattı:
* Gözaltına alınıp araca bindirildim, her ikisi de Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencisi olan Önal ve Çelik'i de benimle aynı araca bindirdiler. Önal, benim avukat olduğumu biliyordu, polisler bana saldırıp darp edince itiraz etti ve avukat olduğumu söyledi.
* Benim ellerim o sırada kelepçeliydi, yanımda başka avukat arkadaşlar da vardı ve biz de polis şiddetine maruz kaldık. Önal buna müdahale edince, şiddet ona yöneldi. Her ikisi de dövüldü ve kulak zarları yırtıldı.
* Ankara Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldük. Biz bir saat kadar araç içinde bekletildik, avukat olduğumuz anlaşılınca bırakıldık. Ancak onlar dört saat aracın içinde bekletildiler ve tüm bu süre boyunca ağır şekilde dövüldüler. Şubenin içerisine girdiklerinde işkence sona erdi ancak o ana dek çok zarar gördüler. Gözaltına alınanların 40'tan fazlası da aynı şekilde araçta darp edildi. Önal ve Çelik'in tutukluluğuna itiraz ettik.
* Bu yapılanların adı hukuki anlamda "işkencedir." Avukatlar bile darba maruz kaldıysa, diğerlerinin uğradığı kötü muameleyi tahmin edebilirsiniz... Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduk.
Terörle yargılanıyor ama suç terör değil
Gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Ozan Gündoğdu, Çağdaş Ömür Ersoy ve Soner Torlak'ın avukatı Sevinç Hocaoğulları da tutukluluğa itiraz ettiklerini, sonucun üç gün içerisinde çıkmasını beklediklerini açıkladı.
bianet'e konuşan Hocaoğulları, dosyanın Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde olmasına da itiraz ettiklerini, itirazın kabul edilmediğini ancak yargılamanın terör suçu kapsamından çıkarıldığını söyledi. Müvekkillerinin "toplantı, gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet ile kamu malına zarar vermekten" yargılandığını söyleyen Hocaoğulları, bunun, mahkemenin itirazı kanunen kabul etmese de fiilen kabul ettiğinin göstergesi olduğunu ifade etti. (AS)