Hakların Demokratik Kongresi (HDK), son dönemde çatışmaların artması üzerine müzakereye dayalı barış sürecini başlatmak için kampanya başlatıyor.
Cezayir Toplantı Salonu'nda milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel'in de katıldığı toplantıda, HDK, barış sürecinde aktif rol oynayacak, tüm siyasi görüşleri kapsayan aydın ve sanatçılardan oluşan bir "diyalog grubu" kurma çalışmaları başlattığını açıkladı.
HDK, bir yandan da Kürt sorununun ne olduğunu özellikle batı illerinde anlatabilmek için toplantı, seminerler düzenleyecek. Çeşitli kesimlerden oluşan bir heyet 27-28 Ağustos'ta Roboski'ye gidecek; 1 Eylül Barış Günü'nde tüm Türkiye'de "Barış" çağrısıyla sokağa çıkılacak.
"Meclis gelişmelere el koymalı"
HDK vekili Levent Tüzel: Hakkari'de 15 gündür süren çatışmalar nedeniyle, asker, gerilla ve göçe zorlanan bölge halkı herkes mağdur. Bir yandan Adana'da Mazlum Akay isimli çocuk gaz bombasının isabet etmesi sonucu öldü. Metropollerde sokak sürtüşmeleri etnik çatışmalara dönüyor. Suriyeli Kürtlerin demokratik haklarını müdahale nedeni olarak gösteren hükümet, kendi ülkesindeki sorunu görmüyor. Çözüm burada, muhatap da burada. Meclis gelişmelere el koymalı.
"Kürtler bölünmek istemiyor"
HDK vekili Sebahat Tuncel: Barış sürecini yeniden tartışmaya başlamalıyız. Kürt sorunundan bahseden yazarlar, gazeteciler hükümet tarafından "terörist" ilan ediliyor. Medya bu durumdayken, Türkiye'ye Kürt sorununu ve taleplerini anlatmamız gerek. Çünkü batıdakiler, Kürdistan'ın ne istediğini bilmiyor. Kürtler bölünmek istemiyor; anadilde eğitim, demokratik özerklik ve kimlik taleplerinin anayasal güvence altına alınmasını istiyor.
Irak'ta, Suriye'de Kürtler özerkliğini kurmuşken İran'da da bu olabilecekken 20 milyon nüfuslu Türkiye'deki Kürtlerin demokratik taleplerini yok sayan yaklaşım devam edemez. Başbakan Erdoğan, 2011'de Hakkari'deki seçim konuşmasında "Kürt sorunu bitmiştir" dedi; şimdi yine Hakkari'de "Kürt sorunu bitmemiştir" mesajı veriliyor. 50 bin insanımızı kaybettik; artık yetmedi mi? AKP hükümeti masayı devirdi; ancak biz yeniden o masayı kaldırmak istiyoruz.
"Kimlik hakkını seçmeli ders sadakasına indirdiler"
HDK vekili Sırrı Süreyya Önder: Hükümetin emek ve Kürt sorununa çözüm önerisi meseleye nereden baktığını gösteriyor. Kıdem tazminatını ev peşinatına bölen hükümet, koca bir halkın ulusal demokratik kimliğini seçmeli ders sadakasına indiriyor. Suriye'de Kürtler kimliklerini açıklarken Türkiye'deki Kürtlerin seçmeli ders adına hiçbir kıpırtı duymadığını görmediniz mi? Hükümet kavak gibi devrilmeye mahkum. Barzani'den diğer Kürtleri öldürmesini istemek de, hükümetin ne kadar aciz durumda olduğunu ve kavak gibi devrileceğinin göstergelerinden biri.
HDK Yürütme Kurulu Üyesi Gençay Gürsoy: Asker ailelerinin resmi bir açıklama olmadığı için çatışma bölgelerinde yaşayanları arayarak bilgi almaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Bu resmen bir akıl tutulmasıdır. Çözüm yolunun müzakereden geçtiğini bir kez daha tekrarlıyoruz.
HDK: Vazgeçilmez talepler
HDK adına basın açıklaması yapan Bircan Yorulmaz, Hakkari'de iki ay boyunca yedi noktada giriş çıkışların yasaklandığını, bunun adının konmamış bir OHAL uygulaması olduğu söyledi. 30 yıldır silahların susmadığını vurgulayan Yılmaz, sonuç vermeyen askeri ve güvenlik yöntemleriyle meselenin çözülmeye çalışılmasındaki ısrarı eleştirdi. Yaşananların toplumdaki gerilimi arttırdığını, böylece en küçük adli vakanın kolayca kimlik çatışmalarına yol açtığına ve bunun toplumdaki yabancalışmaye sebep olduğuna dikkat çeken Yılmaz, çözüm için muhatapların mecliste olan halkın vekilleri olduğunu hatırlattı ve Kürt halkının anayasal yurttaşlık, demokratik özerklik ve anadilde eğitim taleplerinin vazgeçilmezliğini yineledi. (NV)