“İnsan hakları alanında çalışıyorsanız yargılanmaya hazırlıklı olmalısınız. TSK’nin uyguladığı bireysel akreditasyon, sadece güvenlik, savunma gibi alanlarda çalışan gazetecilerin meslek hayatlarının bitirilmesi anlamına geliyor."
Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu TESEV’in düzenlediği “Medya: Gerçeğin Peşinde?” başlıklı uluslararası konferansta habercilerin güvenlik alanında çalışırken karşılaştıklarıı açmazları böyle dile getirdi.
Cumartesi günü santralistanbul'da düzenlenen medyanın güvenlik sektörüyle ilişkisinin tartışıldığı panellerde Türkiye, Britanya, Lübnan, Danimarka ve Rusya'dan gazeteciler akademisyenlerle biraraya geldi.
“Medyaya Duvarlar, Medyanın Duvarları: Habere Giden Yol ve Bedelleri” başlıklı panel de bianet’ten Erol Önderoğlu’nun da konuştu. Tartışmada söz alan muhabirler, haber hazırlarken yaşadıkları zorlukları ve karşılaştıkları editoryal müdahaleleri anlattılar.
Bilgi Üniversitesinden Yrd. Doç. Esra Arsan’ın kolaylaştırıcılığını yaptığı panelde Vatan gazetesinden Murat Gürgen Genelkurmayın basın akreditasyonu hakkında bilgiler verdi.
“28 Şubat sürecinin ardından kurumsal akreditasyona geçildi. Geçen 10 yılda bu uygulamada küçük değişiklikler oldu. Örneğin Yeni Şafak ve Star gazeteleriyle 24 TV’nin akreditasyonları açıldı. Ancak Zaman, Birgün ve Taraf hala kapalı.”
Gürgen medyanın kendisine duvarlar ördüğünü, iktidar mekanizmalarına karşı daha güçlü durmaları halinde bu duvarların aşılacağını sözlerine ekledi.
Paneldeki tek kadın konuşmacı Star gazetesinden Helin Şahin'di. Şahin Ergenekon iddianamesinde yer alan telefon kayıtlarından sonra muhabirler için telefonla görüş almanın çok zorlaştığını dile getirdi.
Genç haberci, muhabirlerin saatlerini sokakta geçirerek oluşturdukları haberleri, editörlerin birkaç dakikada bambaşka bir hale getirdiklerini, bunun muhabirlerin özgür çalışmalarına olanak vermediğini anlattı..
bianet’ten Önderoğlu Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması'nda Türkiye’nin bu yıl 173 ülke arasında 102. sırada olduğunu hatırlattı.
“Türkiye insanların kendilerini ifade etmelerinin kısıtlandığı, editoryal bağımsızlığın sınırlandığı, hak arama müessesesinin de işlemediği bir ülke olarak görülüyor.”
İnternet medyasının yasal güvenceden yoksunluğuna dikkat çeken Önderoğlu para cezalarına da değindi.
“Başbakan son olarak Leman dergisine ve Perihan Mağden’e açtığı davalardan 9000 YTL kazandı. Başbakan’ın krizi hissetmemesinin nedeni yarattığı bu kalemler olmalı.”
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz da yargılandığı davalardan ve İhazırladıkları işkence haberlerine stanbul Emniyet Müdürlüğünün resmi sitesinden verdiği yanıtları paylaştı.
Habercinin kamu vicdanı adına yola koyulduğunu vurgulayan Saymaz emniyetin yola duvar ördüğünü, bu duvarınkamu vicdanı adına aşılmasının gerekli olduğunu söyledi.
Taraf gazetesinden Nevzat Çiçek ve Zaman gazetesinden Erkan Acar da haber hazırlarken yaşadıklarını paylaştılar. (BÇ/EÜ)