Medyada “Güngören Bombacısı” olarak lanse edilen Hüseyin Türeli’nin avukatları Hüseyin Çalışçı ve Mehmet Sani Kızılkaya, kamuoyundaki yanlış anlaşılmaları düzeltmek ve müvekkillerinin sorgu sırasında işkence gördüğüne dikkat çekmek amacıyla bugün (6 Temmuz 2008) İnsan Hakları Derneği toplantı salonunda bir basın toplantısı düzenledi.
Türeli çırılçıplak soyularak dövüldü
Açıklamada şöyle denildi:
“Müvekkillerimiz tutuklandıktan sonra Metris Cezaevine gönderildiler. Cezaevinde önce çırılçıplak soyuldular ve akabinde de 15-20 kişilik jandarma ve gardiyanlar tarafından coplarla, tekme ve yumruklarla saldırılıp ve darp edildiler.
Şuan tek kişilik hücrelerde tutuluyorlar. Kendilerine sürekli tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu bize beyan ettiler. Benzeri saldırının tekrarından çekiniyorlar."
Avukatı: Şikayetçiyiz
Basın açıklamasından sonra Avukat Çalışçı gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Medyada haber "patlamadan hemen sonra çekilen dehşet manzaraları karşısında şoka girerek saatlerce konuşmayan PKK bombacısının dili, ölen çocukların görüntüleri karşısında çözüldü. Suçunu itiraf eden Türeli 'Örgüt yönetimi can kaybının çok olmayacağını söyledi. Bu nedenle eylemi gerçekleştirdim' diyerek Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak istedi" şeklinde yer bulmuştu.
Haberleri kesin bir dille yalanlayan Çalışçı'ya müvekkilinin Emniyette nasıl ifade verdiği sorulduğunda, Türeli’nin susma hakkını kullandığını belirtti.
Gazetecilerden gelen bir başka soru da Türeli’nin 7 adres değiştirdikten sonra en son bir akrabasının evinde yakalanıp yakalanmadığı yönünde oldu.
Çalışçı, müvekkilinin adres değiştirmediğini ve kendi evinde yakalandığını söyleyerek bu yönde çıkan haberleri de yalanlamış oldu.
"Çıkan yalan haberler sebebiyle müvekkillerinin ailelerinin de mağdur durumda olduğunu ve yalan haber yayınlayan gazetecilere gerekli düzeltmeleri gönderdiklerini ancak bu düzeltmelerin yayınlanmadığını" ifade eden Çalışçı, söz konusu gazete ve gazeteciler için hukuk yoluna başvuracaklarını dile getirdi.
Çalışçı’nın basın toplantısı süresince en çok üzerinde durduğu hususlar, "müvekkilleri hakkında gerek devlet görevlileri tarafından yapılan açıklamalar gerekse de basında çıkan haberlerin asılsız olduğu, müvekkillerinin tutuklandıktan sonra Metris cezaevinde şiddete maruz bırakıldığı ve aynı uygulamanın tekrar edilmesinden çekindikleri" oldu.
Bakan-medya-yargı çelişkisi
3 Ağustos'ta bazı gazetelerde Türeli “3 ay önce kandilden gelmiş bombacı” olarak lanse edilmiş, ‘Bombayı patlattım, seyrettim’ şeklinde kendine atfen beyanlara yer verilmişti. Tutuklanan diğer şüpheliler Cevat Aydın, Ziya Kiraç, Nüsret Tebiş ve Mehmet Salih Yanak ise Hüseyin Türeli’ye yardımcı olan şahıslar olarak gösterilmişti.
Tutuklandıktan sonra İçişleri Bakanlığının açıklamaları ve bir takım basın organlarının haberleri ile tutuklular olayın failleriymiş gibi gösterilmiş, ancak bakanın Türeli’nin bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişi olduğu yönündeki açıklamaları ile mahkemenin “yasa dışı örgüt üyesi olmak”tan dolayı çıkarttığı tutuklama kararı birbiriyle örtüşmemişti. (RFG/EZÖ)
Fotoğraflar: Halit Bingöllü