Buse Hazarlı 14 yaşında. 27 Temmuz'da Güngören'deki patlamalarda parçalanan bacağı beş operasyonla yerine dikilmiş, ancak 10 santim kısa kalmış...
Şimdi özel aletlerle bacağın uzatılmasına uğraşılıyormuş...
O gün İstanbul, Güngören'de akşam saatlerinde art arda meydana gelen iki patlamada tamamı sivil 17 kişi öldü; 150'den fazla insan yaralandı.
Olayla ilgili sekiz kişi tutuklandı, iddianamenin hazırlanması bekleniyor, ortada henüz kesin bir şey yok.
Sabah'ın haberinde Buse'ye moral verenin Diyarbakır'daki saldırı sonrası, ÖSS'de tıbbı kazanan gençlerin hikayesi olduğu yazıyor ve uzun uzun Hazarlı'nın saldırıdan nasıl "elinde bacağıyla" kurtulduğu anlatılıyor, bin bir iç parçalayan ayrıntıyla.
"Genç terör mağduru"...
Elbette bugün gazetede gördüğümüz gülümseyen güzel yüz, apaçık bir azim ve mücadelenin sonucu ancak pusulayı şaşırmayalım...
Asıl meselemiz sorumuz hala şu: Güngören'de o gün Buse'yi ve başka çocukları, yetişkinleri öldüren, yaralayan patlayıcıları oraya kim, nasıl ve neden koydu? Buse'nin "tesadüfen" ölümden kurtulması kamuoyu ve devlet nezdinde bir teselli olamaz.
Haberde Buse'den "genç terör mağduru" diye sözediliyor, Türkiye medyası yeni bir gençlik kategorisi yarattı bile!
Bu "genç terör mağdurları" şansları varsa ve ölmemişlerse "zorluklara", "terör"e meydan okuyorlar, yanıt veriyorlar, bianet'te daha önce yazıldığı gibi, PKK'ye ya da başka bir şiddete yanıt verecek olan çocuklar değil, devlet.
Telafi yolu bu değil
Onlar hala böyle bir şiddete maruz kaldıkları için devletin mağdur ettiği, koruyamadığı gençler olarak görülmeliler. Buse iyileşiyor olsa bile onca zararı, manevi tahribatı telafi etmiyor, edemez.
Haberde Buse'nin teröre yenilmemek için neler yaptığı sıralanmış:
- Hastanedeki odasını bir "genç kız" odasına çevirdi.
- Diz üstü bilgisayarını uğurlu ayısını yanı başına aldı. Gitarı ile şarkı söyledi.
- "Şans getirsin" diye de imzalı Beşiktaş formasını giydi.
Yani çocuklar, gençler mahallelerinde yürürken birden bir bomba patlasın, ölsünler ya da ölümden kıl payı kurtulsunlar ve yukarıda sıralanan şeyleri yaparak hayata tutunsunlar, öyle mi?
Eğer Buse haber yapılacaksa şu anda hala Memorial'de sürmekte olan tedavisinin ne kadar mal olduğu, sağlık güvencesinin olup olmadığı, annesi ve kardeşi de saldırıda yaralanan Buse'nin ailesinin bundan sonra uzun zaman süreceğe benzeyen bu tedavinin altından nasıl kalkacakları sorulmalı.
Vicdan...
Patlamadan hemen sonra Buse'nin annesi Samatya SSK, ağabeyi Vakıf Gureba Hastanesi'ne kaldırılmış, bir ay boyu hiç görüşememişler, sadece cep telefonlarından fotoğraflarını çekip göndererek haberleşmişler.
Güngören saldırısından bu kadar derinden etkilenen bir ailenin güçlü, mücadeleci kızçocuğu kamunun, devletin, saldırının faillerinin ve aslında her birimizin vicdanımızı yıkamamıza yetmez, yetemez.
Çocukların barış içinde yaşama hakkı var
Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesine göre çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunmalı, anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmeli.
Bunun sorumluluğu da hükümette.(NZ/EÜ)