Önümüzdeki yıllarda insan hakları mücadelesinin gündemindeki temel başlıklar ne olacak?
İnsan haklarının kaynağı hayatın kendisidir. O nedenle de insan hakları dinamik karakterdedir.
Bu temel yaklaşımdan hareketle, dünyada olan bitene bakıldığında, acil/güncel ve sahici gündem maddelerini saptamak olanaklıdır. Bunlar, öncelikle insanların yaşamlarına müdahale etme gücünü elinde tutanların hareketleri sonucu ortaya çıkmaktadır.
Örnek, gelecek yıllarda da savaş sorunu, başka bir anlatımla, savaş karşıtı mücadele/barış için mücadele/barış hakkı temelli mücadele temel başlıklardan olacaktır.
ABD ve müttefiklerinin ürettiği projeler, bu projelerin arkasındaki zihni faaliyet ve tekeller, dünya ölçeğindeki gündemi belirlemektedir. Çok sık gündeme gelen özgürlük/güvenlik çatışması, gelecek yıllarda da gündemin başat konularından olacaktır.
İkinci temel konu, vahşi bir biçimde sürdürülen ekonomik faaliyetlerin doğaya verdiği zararın artarak katlanmasıdır.
Çevre sorunları, başka bir anlatımla dünya ölçeğinde çevre hakkı eksenli mücadele, ikinci temel başlıklardan olacaktır.
Türkiye özelindeki temel başlıklarda bir değişme olacağı kanısında değilim. Türkiye'nin temel sorunu insan hakları ve demokrasi sorunudur. İnsan hakları ve demokrasi sorununun en önemli acil/güncel ve sahici halkası da Kürt sorunudur.
İşkencenin önlenmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması ve cezaevlerinde insan onuruna uygun yaşam koşullarının sağlanmasının, önümüzdeki yıllarda temel başlıklar olarak insan hakları aktivistlerinin gündeminde olacağını düşünüyorum.
Bu durumda insan hakları savunuculuğu nasıl bir karaktere ihtiyaç duyacak? Hangi taktik, stratejik, bakış açısı değişikliklerine ihtiyaç olacak?
Dünya ölçeğinde ABD'nin öncülüğünü yaptığı hareket çok ulusludur ve her kıtayı kapsamaktadır. Dolayısıyla buna karşı mücadele de evrensel ölçekte olacaktır.
İnsan hakları aktivistleri arasında en üst düzeyde dayanışma, eşgüdüm ve iletişime ihtiyaç bulunmaktadır.
İnsan haklarının kendisi gibi, insan hakları örgütleri de dinamik karakterde olmak zorundadır. O nedenle, insan hakları alanında, özellikle 11 Eylül'den sonra başlayan ve insan haklarını aşındırmayı hedefleyen bu yeni duruma karşı, ideolojik/teorik olarak güçlü olmanın yolları aranmalı ve bulunmalıdır.
Yeni dönemde insanlık, tarihinde hiç olmadığı kadar sık ve büyük kitlesel karşı koyuşları gerçekleştirecektir.
Irak'a ABD'nin müdahalesi ve işgale karşı dünya ölçeğinde gerçekleştirilen barışçıl protesto etkinlikleri ve ortaya konan dayanışma, insan hakları aktivistlerinin barışın mümkün olduğu inancını pekiştirmiştir. Dolayısıyla evrensel ölçekte dayanışma gerçekleştirilmelidir.
Türkiye'deki insan hakları sorunları açısından da iletişim/eşgüdüm ve dayanışma, teorik ve pratik çalışmayı birlikte sürdürme ve diğer ülkelerin insan hakları aktivistleri ile dayanışma, gündemdeki konular olacak. (TK)