Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi (TOKAMER), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle Altınbaş Üniversitesi’nin Gayrettepe’deki konferans salonunda “Kadına Yönelik Şiddeti normalleştir-me” başlıklı panel düzenledi.
Panelin gerçekleştiği salona bianet’in 1 0cak 20 Kasım 2019 arasındaki dönemde hazırladığı erkek şiddeti çetelesinde yer alan kadınların isimleri yazıldı.
TIKLAYIN - Erkekler 324 Günde 302 Kadını Öldürdü, 532 Kadına Şiddet Uyguladı
Panele bianet Kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek, gazeteci Ceren Akdağ, oyuncu Seran Karan, Altınbaş Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Öğretim Üyesi Tuba Yılmaz, 40tilki Kooperatifi’nden Meltem Özkan ve Kampüs Cadıları’ndan Deniz Okan konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi (TOKAMER) müdürü Banu Dalaman yönetti.
“Toplumsal cinsiyet mücadelesini ana akımlaştırmalıyız”
Panelde ilk olarak konuşan Tuba Demirci Yılmaz, toplumsal cinsiyet farklılıklarını değişmez, fıtrat olarak kodlayan aklın ürününün şiddet olduğunu belirtti. Yılmaz şöyle dedi:
“Erkek ve kız çocuklarını farklı farklı yetiştiriyoruz. Kızları yakınmayan, geri adım atabilen bireyler olarak yetiştirirken erkekleri güçlü vs yetiştiriyoruz. Bu toplumsal cinsiyet rollerini okullarda, ailede, medyada, şarkılarda öğretiyoruz.
“Şiddetin bitirilmesi için de ilgili anlaşmaları da uygulamalıyız. Bu anlaşmalar da tepeden inme anlaşmalar değiller. Kadınlar mücadele ede ede bu yasaları kabul ettirdi. Yasaların uygulanması için eğitime ihtiyaç var. Devletin taraf olduğu sözleşmeler imzalanmıyor. Yapabileceğimiz şeyy toplumsal cinsiyet eşitliğini ana akımlaştırmalıyız. Kreşlerden başlaysak bu bilinci yaymalıyız. Topyekûn bir mücadele gerekiyor.”
“Çetele ile her ay yetkililere görevlerini hatırlatıyoruz”
Daha sonra söz alan bianet editörü Kepenek de erkek şiddeti çetelesini toplumsal cinsiyet perspektifinden hazırladıkları bilgisini paylaştı:
“Haberin içinde şüpheli ölümlere, intiharlara yer veriyoruz sayıya dâhil etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ne göre devletin erkek şiddeti çetelesini tutması gerekir. Biz bu çeteleyi tutarak ‘bu ülkede erkek şiddeti münferit değil bu şiddet sistematik’ diyoruz. Yetkililere de görevlerini hatırlatıyoruz. Bu sefer ki çetelemiz de çok fazla kadının da şiddet sonucu yaralı kalan kadınlara da yer verdik. Kadınların en az 12’si de hastanede tedavi altında. Kadına yönelemiyorsa şiddet, çocuğunu ya da kadının annesini öldürüyor. Şiddetini mutlaka döküyor.”
“Dijital şiddet arttı”
40tilki Kadın İnisiyatifi’nden Meltem Özkan da “Flört Şiddeti” başlıklı sunumunu yaptı. Özkan şunları söyledi:
“Onay inşasının önemli olduğunu her zaman vurgulamalıyız. Çünkü flört şiddetinde onay inşası önemli bir kavram. Ayrıca son dönemde dijital şiddet artmış durumda. Genelde erkekler ayrılma süreçlerinde ısrarlı takip yöntemini deniyorlar. Kadınların ailelerine ulaşıyorlar. Ekonomik şiddet de uyguluyorlar.”
“Erkek alanda çalışıyoruz’
Gazeteci Ceren Akdağ da meslek hayatında taciz edildiğini söyledi ve şöyle konuştu:
“Ben kendimi sorguladım. Acaba ben mi bir yanlış yaptım buna neden oldum? diye düşünüyor. Şakalar, çok yapılır. Kadınlar üzerinde şakalar. Ben bundan rahatsız olduğumu fark ettirdiğimde daha çok üstüme gelindi. Bunu sonradan fark ettim. Burada önemli olan şey o ortamda hiç bulunmamak. Ben bu durumu yaşadığımda zamanında şikâyet etmeliydim. Normalleştirmemeliydim. Bizim çalıştığımız bir alan erkek alan. “
“Dizilerdeki şiddeti hayatın parçası diye savunamayız”
Kampüs Cadıları’ndan Deniz Okan da Kampüs Cadıları’nın üniversitelerde örgütlendiğini ve şiddete karşı mücadele ettiklerini söyledi. Son olarak konuşan oyuncu Seran Karan da dizilerdeki şiddete seyirci müdahale etmedikçe bu şiddetin artacağını söyledi. Dizilerdeki şiddetin toplumdaki şiddeti tetiklediğini söyleyen Karan, “Dizilerde korkunç bir şiddet var. Buraya gelmeden önce bir dizinin sahnesini izledim. Başıma ağrı girdi. Kadının parmaklarının kırıldığı sahneyi izledim. Kadının parmaklarının kırıldığı yerde kırılma sesini bile duyuyorsunuz. Bu çok acı. Bunları hayatın bir parçası diye savunamayız.”
Panel, soru cevap bölümü ile sona erdi. (EMK)