34 mahkeme eşlerden birinin "darp" edilmesinden sonra şikayet olmasa da dava açılabilmesini öngören Türk Ceza Yasası'nın (TCK) ilgili maddesini iptal etmek için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi 34 mahkemenin başvurusunu tek dosyada birleştirip oyçokluğuyla reddetti.
"Karar değiştirilmek istenmişti"
"Anayasa Mahkemesi'nin aile içi şiddetin kamu davası olması yönündeki kararı olumlu bir karar. Ancak 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK'nın aile içi şiddeti kamu davası yapan maddelerinin daha yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hukuk sistemi ve siyasetçiler tarafından uygulanmak istenmemesi, Türkiye açısından utanç verici bir gerçek. Yasa yürürlüğe girer girmez Adalet ve Kalkınma Parti'li (AKP) milletvekili Halil Ürün'ün eşine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanması gündeme geldiğinde de Halil Ürün ve Ürün gibilerinin kurtulabilmesi için yasa değişikliği yapılmak istenmişti."
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı avukat Hülya Gülbahar, bianet'e kararı böyle değerlendirdi.
"Türkiye'nin değişik bölgelerinden 34 ayrı mahkemeden yasayı iptal ettirmek için anayasa mahkemesine başvurulması da bir o derece anlamlı.
"Aile içi şiddet bütün dünyada özel bir suç türüdür. TCK'de eziyet başlığı altında işkence olarak insanlığa karşı bir suç olarak tanımlanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde aile içi şiddet özel bir suç türü olarak düzenlenir, bu suçun en önemli özelliği insanların çok yakınındaki insanlardan gelmesi, saldırıya uğrayan kadınların neredeyse tamamına yakını saldırgana ekonomik sosyal ve psikolojik olarak bağımlı olduğu için bu konuyu aile içi şiddeti aile içi bir sorun olarak görüp kapatmaya çalışır, aile içi şiddetle samimi bir biçimde mücadele etmek isteyen bütün ülkelerde şikayet kadınların isteğine bağlı tutulmaz."
"Kadının şikayetine bırakılamaz"
"Kadınların eşlerini ya da babalarını şikayet etmelerini beklemek boş bir hayal. Buna kalkışan kadınların şikayetten sonra gittiği karakolda, mahkemede kendi aile çevresinde ve kendi sosyal çevresinde maruz kaldığı yeni şiddetleri ve baskıları hepimiz biliyoruz. Nitekim Esma Ürün de kocasını şikayet eder etmez çevresi tarafından baskı altına alınmış, şikayetini geri almak zorunda kalmıştı. Bu nedenle aile içi şiddetle mücadele konusu kesinlikle bir kamu sorunu, kamu davalarıyla görülmeli. Aksini düşünmek bu suçu cezasız bırakmak istemek demek."
Gülbahar "Yaklaşık üç yıldır İstanbul'dan üç ayrı mahkemeden, evlilik içinde edinilen malların evliliğin başlangıç tarihinden itibaren paylaşılması gerektiğini savunan dosyaların Anayasa Mahkemesi'nde yıllardır beklediğini" belirtti.
"Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen dosyalarda gerekli gördüğü zaman parti kapatma davalarında olduğu gibi ne kadar hızlı karar verebildiğini hepimiz izliyoruz. Milyonlarca kadının ve çocuğun hayatını ilgilendiren bir konuda kadınların bütün hatırlatmalarına rağmen hâlâ olumlu bir karar vermiş olmaması kadınların talepleri konusunda hukuk sisteminin ne kadar kayıtsız olduğunun tipik bir göstergesi." (NZ/GG)