Gökhan Yaralı 42 yaşında. Ankara’da yaşıyor. Memur olarak çalışıyor.
10 Ekim 2015’te Ankara’daki barış mitingine yönelik intihar saldırısında sağ bacağında dizinin altını kaybetti. Protezle yaşıyor.
Engelli yaşamaya alışmanın zorluklarından bahsediyor, bir de kızının ona dolu dolu gözlerle bakışlarından…
Ailesi, koruma iç güdüsüyle “Keşke gitmeseydin” diyormuş. Ama o “Gitmemek çözüm mü? Ben barış için gittim” diyor.
Söz Gökhan Yaralı’da:
“10 Ekim katliamından sonra geçen bir yıl… Neresinden başlasam bilemiyorum.
“Uzun hastane sürecinden sonra hayata eksilen bir bedenle adapte olmak çok zor. Çünkü sadece bacağımı kaybetmedim aynı zamanda patlama sonrası değişip sonrasında tıkanan suni damar sonucu bir damar ve dolaşım hastası olarak sürekli tedavi ve ilaçlarla yaşamaya başladım.
“Sonu gelmeyen fantom ağrıları denilen ağrılar, kızımın sürekli dolu dolu gözlerle bana bakması, yitirilen onca can sonrası dünya benim için bambaşkaydı. Artık engelliydim ve hayatı çok başka bir gözle görüp yaşamaya başladım.
“Çok basit, çok yüksek kaldırımlar ya da bir hastaneye gittiğimde, birinci katta muayene olup eksi ikide kan vermeye gitmek ve bir türlü boşalmayan asansörler... Ve Ankara’da yaşayan biri olarak her yerde kaybettiğim arkadaşlarım…
“Çok duygusallaşıyorsun, belki çocuklaşıyorsun. Zor geliyor onca güzel insan ölürken yaşamak, engelli kalmak. Gülmeye çalışıyorsun, yakın çevrendeki dostlar hep iyi olmanı istiyor, olmasan da iyiyi oynuyorsun.
“Ben her gün her gece 10 Ekim’i yaşıyorum. 10 Ekim’den sonra o kadar çok patlama oldu ki hep aynı şeyi konuştuk; şu kadar ölüm… Evet, ölüm sözü çok acı ancak şu bir gerçek; ölüm belki bir son ancak engelli olmak, uzunca bir süre çekeceğin acılarla yaşamaya çalışmak… Hangisini tercih ederdin diye sorsan ben muhtemelen ilkini tercih ederdim.
“Hastane süreci o dayanışma beni güçlü kıldı. Ne bileyim, insanlar bir başka bakıyordu. Aslında zor da bir süreç. Taburcu olur olmaz da yapayalnız kalıyorsun. Hayat herkes için zor. Dedim ya çocuklaşıyorsun biraz.
“Ailem… Onlara anlatmak zor durumu. Hep ‘gitmeseydin’. Gitmemek çözüm mü, benim yerimde başka insanlar olacaktı. Ben barış için gittim. Yine gider miyim? Evet. Gelecekse barış, sesim duyulacaksa yine giderim. Tabii ailemin temel güdüsü beni korumak olunca başka bir gözle bakıyorlar.
“Ama şu konuda çok şanslıydım; iş yerinde oldukça hoşgörü ile ve anlayışla karşılandım. Psikolojim ve ruh halimi hep dikkate aldılar, bu konuda şanslıyım.
“Patlama sonrası bir çok söz verilmiş hatta yas bile ilan edilmiş… Olaydan tam 10 ay sonra Ankara Valiliği bir sulh name göndermiş, ‘45 lira verelim dava açma’ diye. Onun dışında bir yaklaşım göremedim.
“İyi bir protez ayak taktırmak istersen cebinden almak zorundasın. Devlet bana 2 bin liralık bir ayak takıyor. Hani bize de ‘gazi’ diyorlar ya, asker gaziye 35 binlik ayak… Yani devleti bu kadar hissedebiliyorsun.
“Aslında bu belki de tüm engellilerin sorunu. Dedim ya başka bir dünya…” (OÜ/ÇT)
10 EKİM KATLİAMI'NIN 1. YILI RÖPORTAJLARI
Ümran Tekdal: Üsküdar'dan 35 Kişi Gittik, 7 Arkadaşımı Arkada Bıraktım
Uğur Yaman: O Gün Döktükleri Kan İçinde Kalan Barışı Tekrar Yükseltmek İçin...
Gökhan Yaralı: Barış İçin Gittim; Yine Giderim
Meliha Sayan: Babam Herhangi Bir Şekilde Ölmedi, Katledildi
10 Ekim Katliamı'nda öldürülenlerin isimleri |
Abdülkadir Uyan, Metin Kürklü, Gökhan Akman, Orhan Işıktaş, Gülhan Karlı Elmascan, Yılmaz Elmascan, Nevzat Sayan, Bilgen Parlak, Hacı Kıvrak, Rıdvan Akgül, Rıdvan Akgül, Hacı Mehmet Şah Esin, Gökmen Dalmaç, Elif Kanlıoğlu, Hakan Dursun Akalın, Ercan Adsız, Ayşe Deniz, Berna Koç, Fatma Esen, Gülbahar Aydeniz, Eren Akın, Canberk Bakış, Tayfun Benol, Nizamettin Bağcı, Kasım Otur, Başak Sidar Çevik, Nilgün Çevik, Resul Yanar, Mehmet Ali Kılıç, Tekin Arslan, Sezen Vurmaz, Dilaver Karharman, Onur Tan, Umut Tan, Sarıgül Tüylü, Dilan Sarıkaya, Ali Kitapçı, İsmail Kızılçay, Muhammet Demir, Korkmaz Tedik, Veysel Atılgan, İbrahim Atılgan, Emine Ercan, Kübra Meltem Mollaoğlu, Meryem Bulut, Seyhan Yaylagül, Ebru Mavi, Ali Deniz Uzatmaz, Ziya Saygın, Vahdettin Özgan, Cemal Avşar, Ahmet Katurlu, Selim Örs, Azize Onat, Dicle Deli, Güney Doğan, Binali Korkmaz, Mehmet Zakir Karabulut, Leyla Çiçek, Metin Peşman, Mesut Mak, Adil Gür, Gökhan Gökbönü, Şebnem Yurtman, Osman Turan Bozacı, İdil Güneyi, Abdullah Erol, Mehmet Hayta, Özver Gökhan Arpaçay, Şirin Kılıçalp, Uygar Coşgun, Ahmed Alkhadi, Nurullah Erdoğan, Gözde Arslan, Aycan Kaya, Yunus Delice, Sevgi Öztekin, Mehmet Tevfik Dalgıç, Sevim Şinik, Emin Aydemir, Fatma Karabulut, Ramazan Tunç, Erol Ekici, Feyyat Deniz, Necla Duran, Osman Ervasa, Ramazan Çalışkan, Vedat Erkan, Abdülbari Şenci, Niyazi Büyüksütçü, Gazi Güray, Sabri Elmas, Erhan Avcı, Ümit Seylan, Serdar Ben, Nevzat Özbilgi, Hasan Baykara, Fatma Batur, Bedriye Batur, Ata Önder Atabay. |
İddianame: Sorumlu IŞİD |
Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. (AS) * Ölenlerin aileleri ve yaralılarla ilgili hukuki durum hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. |