Stajımın son günlerinde sohbet arasında şöyle bir diyalog oldu: “Hadi iyisin bitiyor bu hafta çilen”. Maalesef ki “çile çekmenin” daha başlangıcıydı bianet’teki stajım. Önümde çok daha uzun bir gazetecilik serüveni var.
Gazeteci olmanın bu kadar zor olduğu bir ülkede çalışmayı düşünmek artık irade istiyor. Staj yazım, ülkede yaşanan güncel sorunlardan uzak olamaz. Çünkü yazdığım haber, yaptığım staj yani gelecekteki bir bütün yaşamım siyasi konjonktürden etkilenmemesi imkansız.
Bugün, basın ve medya kuruluşları kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor, internet ise sansüre uğruyor. İfade özgürlüğünün dibi gördüğü, gazetecilerin toplu işsiz kaldığı dönemi yaşıyoruz.
Üniversiteden mezun oluyorum, artık “diplomalı gazeteciyim”. İleriye dair planlarım ise ortamdan kaynaklı karmaşık.
“Ankara’da arkamda bir dayım” yok, ben de bunu bildiğim için bir yerden başlamam gerektiğini biliyordum. İlk olarak nereden başlanılabilir diye sesli düşünürken aklıma bianet geldi. Yaptığı yayın çizgisi, savunduğu görüşler kendi dünya görüşümle örtüşüyordu.
Staja başladığım ilk hafta
10 Ekim katliamında yaralanan ve yakınlarını kaybedenlerle röportaj yapıyorum. Kayıt açık; onlar anlatıyor, ben dinliyorum. Ses çatallaşıyor, gözler doluyor; kayıt kapalı…
Ardından İHD’nin hapishanelerdeki ihlal raporunu yazıyorum. “Hücreye asılan bir resimden kaynaklı mahpuslara saldırı…”
Artvin’i arıyorum “Yeşil Yol’a karşı çıktığımız için gözaltına alındık” sesi geliyor.
Galatasaray Meydanı’na gidiyorum. Bitmiyor Cumartesi Anneleri’nin çığlığı, kayıp çocuklarını arayışları…
Hepsi haber, ne yazık ki bitmiyor ülkemde böyle haberler.
Hakkını arayanların sesi olmak, yaşanan acıları göstermek; hak haberciliği, barış gazeteciliği bunu gerektiriyor.
İlk haftalarda haber yazma sürem uzunken yaptığım pratikler sonucunda bu süre azalıyor. Yazdığım haberin son kontrolünde yaptığım hataları söylüyorlardı. Evet, genel olarak insana yapılan hatası gösterildiğinde eziklik, bozulma hali yaşıyor. Bu kaçınılmaz bir durum ama yaptığım hatalar kendimi görmemi daha iyi sağlıyordu. Çünkü yaptığım hataları bir daha tekrarlamamaya çalışıyor ve öğreniyordum.
Çalışma ortamına değinmem gerekirse herkesin burada uzmanlaştığı alanlar var. Kendim, haber hazırlarken hangi konu ile alakalıysa o konuda uzmanlaşan editöre danışıp perspektif alıyorum. Çalışanlar arasında sıcak bir arkadaşlık ilişkisi var. Hiyerarşi o kadar hissedilmiyor ya da ben fark edemedim. E tabi iş güvencesi bakımından sendikal örgütlenme farkı da hissediliyor konuşmalar sırasında.
Evet, stajım bitti. Bulunduğum süre zarfında kazandığım bir tecrübem oldu. Önemli olan bu tecrübemin üstüne yeni bir şeyler koymam gerekliliğini kavramak. Olayı dramatize etmeye ya da çok lafı uzatmaya gerek yok. “Gazetecilik mesleğinin bu kadar tasfiye edildiği” dönemde benim gibi genç gazeteci adaylarını zor günler bekliyor. (OÜ/ÇT)