MİT TIR'ları haberini yayınladıkları için Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün haklarında 35 yıl hapis istemiyle yargılandıkları davanın karar duruşması bugün görülüyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamuoyuna kapalı görülen duruşma öncesinde Dündar ve Gül basına açıklama yaptı.
Dündar: Casusluktan, cemaatçilikten vaz geçtiler geriye gazetecilik kaldı
“Bu davada uzun bir yol geldik ve sanırım artık sona geldik. Biliyorsunuz bu süreç önce tehditle başladı, yanımıza bırakmayacaklarını söylediler, şantajlarla devam etti. Hesaplarımızı didik didik ettiler, telefonlarımızı dinlediler, her şeyi denediler ama en ufak bir açık bulamadılar. Ve yine başa, haberin suç olduğu noktasına geri döndük.
“Biz en başından beri haberimizi savunuyoruz. Asıl bu haberin konusu suçtur, bu suçu işleyenler yargılanmalı. Burada gazetecilik yargılanıyor demiştik. Gerçekten de öyle oldu. Bunu Anayasa Mahkemesi de söylemişti. Savcı da darbe, casusluk, cemaatçilik iddialarından vazgeçti geriye bir tek haberimiz kaldı.
“Bu haber üzerinden bizi yargılamak, basını da cezalandırmak istiyorlar. Sonuna kadar haberimizin arkasında duracağız, asıl suçluların yargılanması gerektiğini söyleyeceğiz. Bir ülkenin istihbarat teşkilatının silah sevkiyatı yapamayacağını, Cumhurbaşkanının müdahil olamayacağını savunmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı bir partinin kongresine müdahale edebiliyorsa, istihbarat teşkilatıyla beraber müdahil oluyorsa asıl suç budur. Ve biz bunu savunmaya devam edeceğiz. Sanıyorum ki hem haberimizi hem de gazeteciliği aklayarak bu davadan çıkacağız.”
Gül: Davanın altından gazetecilik çıktı
“Davayı kazıdığımızda altından gazetecilik çıktı. Savcının mütalaasında devletin gizli belgelerini açıklamaktan hapis isteniyor. Yayımlanmış bir habere hapis isteniyor. Burada gazeteciliği yargılamak ve cezalandırmak istiyorlar, biz de gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz.”
Açıklamanın ardından Dündar ve Gül beraberinde avukatları ve milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal ve Ali Şeker ile birlikte duruşmaya katılmak üzere adliyeye girdi.
Casusluk suçlaması düştüğü için duruşmadan gizlilik kararının kaldırılmasını talep ettik.
— Can Dündar (@candundaradasi) May 6, 2016
Mahkeme reddetti.
Gizli oturuma devam...
#CanDündarVeErdemGül 'ü destek için gelenler mahkemenin gizlilik kararı nedeniyle koridorda bekliyor... pic.twitter.com/XC2hWUrKPA
— elif ılgaz (@elifilgaz) May 6, 2016
TIKLAYIN - CAN DÜNDAR'IN SAVUNMASI: YARGININ BAĞIMSIZLIK DAVASI
TIKLAYIN - ERDEM GÜL'ÜN SAVUNMASI: GAZETECİLİK ADLİYE BİNALARINDAN ÇIKARILMALI
Ne olmuştu?
29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.
TIKLAYIN - CUMHURİYET, ADANA'DA DURDURULAN TIR'LARDAKİ SİLAHLARIN GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLADI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT TIR'ları haberinin ardından TRT'de katıldığı canlı yayında isim vermeden Can Dündar'ı tehdit etti. Erdoğan, "Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel olarak da şikayetçi olmuş, şikayet dilekçesinde “Devletin menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak değerlendirilemez” demişti.
Erdoğan’ın dilekçesinde Dündar’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312, 327, 328, 330, 220, 285 ve 289. maddeleri uyarınca bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istenmişti.
Can Dündar ve Erdem Gül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı.
Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama gerekçesi olarak “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarını gösterdi.
Dündar ve Gül’ün avukatları, 6 Aralık 2015’te anayasanın 19. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 10. maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26. ve 28. maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan imzalı ve 27 Ocak 2016 tarihli iddianamede her iki gazeteci için birer kez ağırlaştırılmış, birer kez de müebbet, 30 yıla kadar da hapis talep edildi.
TIKLAYIN - İDDİANAMENİN DİLİ YOK
AYM Raportörünün hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmesi üstüne Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etti.
26 Şubat'ta AYM'nin iki gazetecinin tutukluluğunun hak ihlali olduğuna ilişkin kararının ardından Dündar ve Gül serbest bırakıldı. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Saygı duymuyorum, karara uymuyorum" açıklaması yaptı.
25 Mart'ta başlayan davada mahkeme, savcının talebi üzerine duruşmaların kapalı görülmesine karar verdi.
Savcı 22 Nisan'daki duruşmada mütalaasını açıklamak için süre istemiş, 3 Mayıs'ta açıklanan mütalaada, Dündar için 25 yıl, Gül için 10 yıla kadar hapis istemişti. Savcı “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım ve bu şekilde suça iştirak”, “casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama” iddiasının Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen MİT TIR’larına ilişkin davadan bağımsız düşünerek hüküm vermenin mümkün olmadığını savunarak Yargıtay’daki davanın sonucunu beklemek üzere, “darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçunun dosyadan ayrılmasını istedi. (EA)