Konyalıyım. Mesleğe İstanbul'da başladım, ama Anadolu'nun kapalı toplumlarını çok iyi tanırım.
Özellikle Konya'da bir kadın gazetecinin rahatça habere ulaşması, işini yapması gerçekten çok zor. Batıda gazetecilik yapmaya benzemez... Daha çok mücadele, daha çok emek gerektirir. Çünkü ilk önce "kadın kimliği"ni kabullendirmek zorundasın o toplumda.
Bugün Aliye'ye uygulanan saldırı yarın başka bir hemcinsimizin karşısına çıkacaktır. Bu kadın, başı açık, "modern" bir kadın da olabileceği gibi, dünyasını, kimliğini siyah çarşaflara hapseden bir kadın da olabilir.
Tarihin sayfalarını geriye doğru çevirdiğimizde, kadının, bugünkü gibi, sürekli baskı ve şiddetle karşı karşıya kaldığına tanık oluyoruz. Bu baskı Türkiye gibi gelişmemiş toplumlarda yaşandığı gibi "modern" diye tanımlanan toplumlarda dahi görülüyor. Çünkü baskı ya da şiddet sadece başka bir biçime bürünmüştür. Modern toplumlarda bu sadece daha da "inceltilmiş"tir.
Üretim içerisinde, özellikle gazetecilik mesleğinde, kadın kimliğiyle yer almak, topluma kendini kabullendirmek gerçekten zorlu bir mücadele gerektirir.
Sistemlerin, toplumların çarpıklıklarını ortaya koyan, kamuoyuna gerçekleri göstermeye çalışan kişinin kadın olması "erkek egemenlikli zihniyet"in kolay kolay kabul edeceği bir şey değil çünkü.
Aliye'nin yaşadığı olumsuzlukları da bu çerçeveden değerlendirmek gerekir.
Aliye'ye saldırıda bulunduğu iddia edilen şahıs gözaltına alındı. Belki hakkında dava açılacak...
Ama bunun bir çözüm olacağını düşünmüyorum. Kadınların, gazeteci kadınların özgürlükleri için bir araya gelmesi, örgütlenmesi gerek. (AK/TK)
* Aysel Kılıç, muhabir. Dicle Haber Ajansı'nda çalışıyor.