İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) bugünlerde kadın emeğini ön plana çıkaran birbirinden değerli sergilere ev sahipliği yapıyor. Kadın fotoğrafçılarının objektiflerinden çıkan sergilerden ikisinin açılışı 8-9 Aralık’ta yapıldı.
Erkeklere ait kabul edilen alanlara kadın kimlikleri ile giren dört kadının hikayesinin anlatıldığı “Uçuyor Bunlar - Kadınlar Yaşamın Her Yerinde” sergisinin ardından, “Semt-i Çukur” da İstanbullularla buluştu. Her iki fotoğraf sergisi de Mersinli kadınların objektiflerinden.
Kendilerini “Kolektif Kadın Fotoğrafçılar” olarak tanımlayan kadınların, fotoğraflarının altına isimlerini yazmamış olmaları da kolektifliğin en güzel örneğinin sergilenmiş hali olarak karşımıza çıktı. “Bizim için isim değil, yaptığımız üretim önemli” diyen fotoğrafçı kadınlar, beraber çalışmanın keyifli ve verimli olduğunun altını da çiziyorlar.
Barış Mahallesi'ni anlattılar
Fevziye Yürek ve Tülin Şahin Okay, Kollektif Kadın Fotoğrafçılar olarak “Uçuyor Bunlar – Kadınlar Yaşamın Her Yerinde” adlı toplumsal cinsiyet temalı kolektif bir belgesel fotoğraf çalışmasına katılmışlardı. Bu kez de Selda Aktay’ın da katıldığı “Semt-i Çukur” adlı çalışmalarını sergilediler.
“Semt-i Çukur” sergisinin açılışına yalnızca sanatseverler değil, kentsel dönüşümü yakından gören, yaşayan İstanbullular da katıldı. Çünkü “Semt-i Çukur” İstanbul ile benzer ‘kader’i yaşayan bir kentsel dönüşüm mahallesini konu ediniyor: Mersin’in Barış Mahallesi’ni.
Fotoğraflar, dönüşümün gerçekleştiği mahallede yaşayan halkın yerlerinden olmalarını; ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan yaşamlarının olumsuz yönde değişmesini, yoksunluk ve yoksulluklarının daha da derinleşmesini anlatıyor.
“Bu çalışmayla Semt-i Çukur örneği üzerinden kentsel dönüşümün medyada görünmeyen yüzü olan gerçek hayatlarının gerçek hikayelerini tarihe not düşmek istedik” diyen Kollektif Kadın Fotoğrafçılar, sergiyi gezen ziyaretçilerin sorularını yanıtladılar ve çalışmalarını şu cümlelerle anlattılar:
“Burada yaşayan insanların koşullarına, hangi yollarla yaşamaya çabaladıklarına, sosyal dayanışma biçimlerine, ürettikleri ortak çözüm kültürlerini yansıtmaya ve kentsel dönüşüm projesinin üzerlerindeki etkilerine tanıklık etmeye odaklandık. Çarpık kentleşme önemli bir sorun olmakla birlikte, bu alanlarda yapılacak yıkım çalışmaları öncesinde konut sahipleri dışında, bu çürümeye yüz tutmuş, derme çatma alanlarda, kirası görece ucuz ve kent merkezine yakın olan bu mahallelerde yaşayan insanların bu yoksunluklarının giderilmesi için destekler sunulması gerektiği açıkça gördük. Ve asıl olanın insan olduğu, mekansal adalet ve eşitliğin sağlandığı, sosyal olanakların ulaşılabilir olduğu kentlerin hedeflendiği hümanist ve eşitlikçi projeler üretilmelidir.”
Sergi, 28 Aralık 2023 tarihine kadar ziyarete açık.
(AK/HA)