Arjantinli Fransız yönetmen Gaspar Noé, İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak bir süredir İstanbul'da. Yönetmen festivalin Uluslararası Yarışmasında yer alan filmi "Vortex"in 18 Nisan'daki gösterimi sonrası Kadıköy Sineması'na gelerek izleyenlere sürpriz yapmıştı.
Gaspar Noé dün de Atlas Sineması'ndaki gösterimin ardından seyircilerin sorularını yanıtladı.
Noé'nin 2021 Fransa yapımı "Vortex" filmi bir çiftin yaşlılıklarının son zamanlarına odaklanıyor. Françoise Lebrun, Dario Argento ve Alex Lutz'un oynadığı film, ikili ilişkiler, hastalık ve ölüm konularına odaklanırken kadının demans sorununa ve yaşlılığın getirdiği anlaşmazlıklara eğiliyor.
Cannes Film Festivali'nde prömiyeri gerçekleşen film, çiftin balkonda şarap içtiği sahneyle açılıyor. Ardından anne karakterinin demans hastalığı nedeniyle anlaşmazlıkları somutlaştıran siyah bir bariyer ile ekran ikiye bölünüyor. İlişkilerinde hastalık ve yaşlılık kaynaklı çözülmeler yaşayan çift, aynı evi paylaşmalarına rağmen iki ayrı hayat yaşıyor gibidir. Bu bölünme iki özneyle de özdeşlik kurulmasına imkân sağladığı gibi karakterlerin arasındaki kopukluğu da vurguluyor.
"İyi bildiğim bir konu"
Filmin ardından seyirci sorularını yanıtlayan Noé, konuya aşina olduğunu ifade ediyor:
"Konuyu ben iyi biliyordum. Hem annem hem anneannem filmdeki kadının durumdaydılar. İki yıl önce bir beyin kanaması geçirdim. Doktorlar yüzde 50 oranında yaşamayacağımı ve yüzde 35 oranında konuşma güçlükleri gibi ciddi problemlerle karşılaşabileceğimi söyledi. Doktorlarım yüzde 15 ihtimalle hiçbir sorun olmayabileceğini de söylemişti, sanırım ben bir sorun olmadan yırttım."
"En büyük zorluk, filmi çekmek istemek"
Lui (Argento) çalışma odasında film ve rüyalar arasındaki bağlantılar üzerine sohbet ederken Elle (Lebrun) hastalığının getirdiği bunalımla baş etmektedir. Yaşlı kadın ve erkeğin sahneleri çoğunlukla ayrı ekranlarda gösterilirken oğulları Stephan ve torunları Kiki geldikten sonra sahneler iç içe geçmeye başlar. Birbirini tamamlayan sahnelerin yan yana yer alması Stephan'ın ailenin çocuğu olarak annesi ve babasına mesafeli davranamayacağını vurgular. Anne ve babanın hikâyelerinin birleştiği sahneler Stephan'ın ara buluculuğu sayesinde gerçekleşir.
"Vortex" ile alışılagelmiş çizgisinin dışına çıkan yönetmen, esin kaynaklarını ve film sürecini anlattı:
"Pandemide yapımcılarım bana birkaç aktörle film çekip çekemeyeceğimi sordu. Hızlı çektik ve pahalıya patlamadı. Bir filmi çekerken en büyük zorluk, o filmi çekmek istemek. Zengin olmak hoş bir şey ama sizi kanatlandırıp uçuran bir şey değil. Her ay bir kira ödemek zorunda olmadığınızda motive olmak biraz daha zor.
"Rüya gören uyanıktır"
"Dört hafta çekim ve bir hafta ekstra çalışma ile beş haftada bitirdik filmi. Küçük çocuk Kiki dışında aktörlere diyalog vermedim, hepsi tamamen emprovizasyon yaptılar. Vortex'i çekerken Jean Eustache'ın yine Françoise Lebrun'un oynadığı Le Maman et la Putain filmini çok düşündüm."
Filmde "Rüya gören uyanıktır", der Lui. Benzer bir şekilde Edgar Allan Poe'dan yapılan alıntı filmin karamsar ve kasvetli atmosferine de hizmet ediyor. Ölüm, rüya ve yaşlılık ile kurulan anlatı Poe'nun "Bütün görüp görebileceğimiz rüya içinde rüya değil mi?" alıntısı ile de özetlenebilir.
Noé'nin Yılmaz Güney'den aldığı ilham
10 yıl aradan sonra Türkiye'ye gelen Noé, Türkiye sinemasıyla ilgili olarak ise şunları söylüyor:
"Türk sinemasından Yılmaz Güney'i tanıyorum. Yılmaz Güney'den aldığım tüyoyla çektiğim bir sahneyi anlatabilirim. Kiki'nin arabaları masada birbirine vurup herkesi strese soktuğu bir sahne vardı. Dario ve Alex çocuğa sahne gereği sakin olmasını söylediğinde daha yavaş bir şekilde arabaları çarpmaya başladı. Fakat benim istediğim çocuğun ortamı terörize etmesi ve germesiydi ama çekindiği için bunu yapamadı.
"Çocuğu kenara çekip arabaları birbirine kıracak kadar sert vurursa ona istediği oyuncak motoru alacağımı söyledim. Çocuk ortamı o kadar gerdi ki Françoise bir anda ağlamaya başladı. Bunun üzerine Dario, Françoise'ın elini tutup 'Nasılsın, iyi misin Françoise?' dedi. Fakat elbette, Françoise dediği kısmı filmden kestik. Bunların hepsi olurken de arkada gözyaşlarına boğuldum, çünkü sahne tam istediğim gibiydi. Bütün yönetmenler manipülatördür ve bundan utanmamak lazım."
Gaspar Noé hakkında
Arjantinli ünlü ressam ve yazar Luis Felipe Noé ve Nora Murphy'nin oğlu olarak 27 Aralık 1963'te Buenos Aires, Arjantin'de doğdu. Ailesi 1976 yılında Arjantin'deki siyasi karışıklıklar nedeniyle Fransa'ya yerleşti. Paris'teki École Nationale Supérieur Louis Lumière'de sinema eğitimi aldı. İlk yönetmenlik deneyimini "Tintarella di luna" ile 1985 yılında yaptı. 1991 yapımı "Carne" filmi ile Cannes Film Festivali'nde En İyi Kısa Film Ödülü'nü alarak uluslararası camiada ismini duyurdu.
(MD/AÖ)