Fotoğraf: csgorselarsiv/Hale Güzin Kızılaslan
UYARI: Bu haber, şiddet çağrıştırabilir, tetiklenmenize neden olabilir. Destek almak için Mor Çatı’ya ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na başvurabilirsiniz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Destek Hattı 444 80 86'yı arayabilirsiniz. Cinsel saldırının detaylarına haberde özellikle yer vermedik. Savcılığa sunulan kadının beyanı bizde mevcut. |
“Çalıştığım şirketin yöneticisi ve ortağı erkek, bana cinsel saldırıda bulundu. Biz durumu adli makamlara bildirmemize rağmen halen davaya dönüşmedi.
“Çünkü adliyelerdeki süreç çok uzun. Biz dilekçemizi önce Bakırköy Adliyesi’ndeki müracaat savcısına verdik. Onlar ısrarla dilekçemi kabul etmeyip Büyükçekmece Adliyesi'ne yönlendirdiler.
"Oysa, avukatım, suçun ağır ceza kapsamında olduğunu ve dosyanın Bakırköy’e döneceğini belirtti.
“Savcı yine de bizim mutlaka Büyükçekmece Savcılığı’na gitmemiz gerektiğini söyledi. Avukatım olayın uzayacağını belirtmesine ve delillerin kaybolacağını vurgulamasına rağmen, beyanım dikkate alınmadı. Tam olarak avukatımın dediği gibi oldu süreç.
“Benim Adli Tıp’a gönderilmem bir ayı buldu ve deliller açısından bu çok sıkıntılı yaşatan bir duruma neden oldu. Bana saldıran erkeğin bir an önce cezalandırılmasını istiyorum. Sesimi duyun…”
Bu kez "sesimi duyun" diye seslenen kadın Fulya S.
Fulya’nın yaşadıkları, "İstanbul Sözleşmesi sonrası kadınlar adliyelerde neler yaşanıyor?” sorusunun somut yanıtı gibi.
Yüksekte iple çalışma hizmeti ve eğitimi veren özel bir şirketin yöneticisi Kemal A.’nın 5 Haziran’da kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu açıklayan Fulya, kamuoyundan destek bekliyor.
Avukatı aracılığıyla Bakırköy’deki Müracaat Savcılığı’na başvuran, başvurusu kabul edilmeyen ve sonrasında Büyükçekmece Adliyesi’ne yönlendirilen Fulya, yaklaşık 3 aydır süren soruşturmanın tamamlanmasını istiyor.
Dilekçesinde yaşadıkların tek tek anlattı
Kemal A.'nın yönetici ve ortağı olduğu şirkette, iple erişim teknisyenliği eğitiminde (IRATA) yardımcı eğitmen olarak 25 Ocak’ta işe başladığını anlatan Fulya, savcılığa verdiği dilekçesinde yaşananları şöyle anlattı:
“Bizim alanda önemli bir eğitim var. Bu eğitim, İngiltere kökenli uluslararası bir sertifika programı ve bu sertifikamı yükseltmek için 5 Haziran'da girdiğim sınavı başarıyla geçtim. Her sınav sonrası da bir kutlama olurdu. Tüm kursiyerler gittikten sonra başka çalışanlar ve firma patronu Kemal A.’nın olduğu bir kutlama yaptık.
'Biz bir aileyiz' derdi'
“Sonrasında, yurtdışından gelen temsilciyi havalimanına bıraktıktan sonra Kemal A., bana içki içmeyi teklif etti, sonrasında eve bırakacağını söyledi. Bunu özellikle belirtiyorum. Çünkü, 'Seni sonra eve bırakacağım' diyerek beni hep oyaladı.
"O ana kadar en küçük bir saygısızlık, taciz, imalı herhangi bir tavrını görmedim. Zaten ‘biz bir aileyiz' derdi hep. Biraz bunları göz önünde bulundurarak, ona güvendim.
“Biz havalimanına bırakmamız gereken kişiyi bıraktıktan sonra, yolda ilerken birden anayoldan çıktık, tarla gibi büyük bir alana geldik. Burada 'biraz etrafı seyredelim, sonra seni evi bırakırım' dedi. Orada önce beni taciz etti, ardından cinsel saldırıda bulundu. Yaşananların çok farkında değildim. Daha sonra beni ofise götürdü ve orada da cinsel saldırıda bulundu."
“Şirket yöneticileri konuyu kapatıyor”
Fulya, savcılığa verdiği dilekçesinde, cinsel saldırıya uğradığını kendine geldiğinde anladığını ve yaşadıklarından sonra her şeyin planlı olduğunu kavradığını belirtti.
Olayın ardından iş yerine gittiğinde Kemal A.’nın yanına gelerek “Las Vegas’ta olan Vegas’ta kalır” dediğini söyleyen Fulya, olayı hemen diğer şirket ortaklarına anlatmak üzere İzmir’e gittiğini de belirtti.
Şirket ortaklarından Barış B.’ye durumu anlattığını ve onun da kendisine “Dava açacak mısın?” diye sorduğunu söyledi.
Fulya, İzmir’de bulunan şirket ortaklarının Kemal A.’yı arayarak İzmir’e gelmesi gerektiğini ve kamera kayıtlarının olduğu hard diski getirmesini söylediklerini belirtti. Kamera kayıtlarının bozulduğu gerekçesiyle görüşmeye getirilmediğini söyleyen Fulya, şirket yetkililerinin Kemal A.’yı koruduğunu vurguladı.
“Sinirden ağladım”
Ayrıca görüşmede Kemal A.’nın anlattıklarının gerçeği yansıtmadığını anlatan Fulya, “Yolda ona benim bira içelim dediğimi, arsaya benim sapalım dediğimi, ofise benim gidelim dediğimi ve kahve içmek için gittiğimizi söyledi. Ben, bu anlattıklarının üstüne ‘Benim sana tecavüz ettiğimi söyle, tam olsun’ dedim, sinirden ağlamaya başladım. Benim başıma gelenleri, kendisi yaşamış gibi anlattı” dedi.
Şirketin saldırıyı kapattığını ve kendisine zorla istifa dilekçesi imzalatıldığını anlatan Fulya S. yaşananları şöyle anlattı:
“Kemal A.’nın yaptığının nitelikli cinsel saldırı suçu olduğunu belirttim. En az 12 yıl hapis cezası olduğunu, patronum olduğu için 6 yıl daha eklendiğini, olay günü aşırı derecede sarhoş olduğum için 6 yıl daha ekleneceğini ve en az 24 yıl hapis yatacağını ve bunu para cezasına çeviremeyeceğini ve bunun peşinden koşacağımı söyledim.
“Bir yandan da sinirden ağlıyordum. Diğer yöneticimiz de ‘bu kişiyi ortaklıktan çıkartırsak , şini elinden kaybetmiş olacak, bu sektörde daha çalışamayacak ve ona büyük bir ceza olacak, sen şu an burada yıpranıyorsun, dava süreci çok yıpratıcı, bunu kendi aramızda çözelim' dedi.
“Bana normal 'kendi isteğimle işten çıkıyorum' istifasını imzalattı. Sonraki imzalatmaya çalıştığı şey çok komikti. Çünkü, Kemal A.'nın savunmasına göre hazırlanmış bir dilekçe daha imzalatmak istediler.
"Savunma kısmında olayı benim ağzımdan gibi gerçek olmayan bir savunma yazmışlar. Yani, 'olay günü kutlama yaptık, Kemal A. ile havalimanına gittik ve dönüşte birer bira daha içtik, Kemal A.’nın arkadaşlarının yanına uğradık, orada biraz daha içtik ve sonra Mira Yüksek Çözümler Ofise uğrayıp kahve içmeye karar verdik.'
"Altında da 'Kemal A.’nın 2 hafta içinde ortaklıktan çıkarılması halinde tüm dava haklarımdan vazgeçiyorum' diye bir feragatname yazmışlar. Bunu da imzalamamı istediler.
“Okuyunca çok sinirlendim. Bu, 'Kemal A.’nın savunması, benim değil, imzalamayacağım' dedim. İstifa dilekçeme patronum ‘Kemal A.’nin nitelikli cinsel saldırısına uğradığım için işten çıkıyorum’ yazdım.
"İşten ve İzmir'den ayrıldım, İstanbul'a döndüm yeniden. Fakat benim iş çıkışımı bir türlü yapmadılar. Benim yazdığım 'Bu kişi bana cinsel saldırıda bulundu, bu nedenle istifa ediyorum' yazılı dilekçeyi işleme koymadılar.
"Ben, 17 Haziran'da e-posta gönderdim ancak o zaman yaptılar çıkışımı. Üstelik, çıkışımı, 48. Madde'den yapmışlar. Bu da 'devamsızlık' diye geçiyor. Oysa ben devamsızlık yapmadım, önceden verdiğim istifamı işleme koymadılar. Bildiğiniz kelime oyunları yapıyorlar..."
"Savcılar sesimi duymuyor"
Yaşananlar sonucu psikolojisinin bozulduğunu belirten Fulya S.,son olarak şunları söyledi:
“Ben ilk şikayetimi yaptığımda, şirketin bu sorunu çözeceğini sandım ancak öyle olmadı. Şirket yöneticileri beni duymadı. Daha sonra adli süreç için adliyeye gittim ancak savcılar da sesimi duymadı.
"Üstelik bana ‘uyuşturucu kullanıyor’ diye iftira attılar. Ben kan testi ile kullanmadığımı ispatlamaya hazırım. Bu erkek bana cinsel saldırıda bulundu, bunu ispatlamak için adli sürecin başlamasını bekliyorum. Sadece bu erkeğin cezalandırılmasını istiyorum. Bu erkek çok tehlikeli biri, kendisini çok iyi gizliyor. Başka kadınlara da zarar verebilir.”
“Savcı mağduru dinlemedi, başından atmak istedi”Fulya S.’nin avukatı Abdullah Bişaroğlu bianet’e şu bilgileri verdi: “Müvekkilim Fulya’yı, savcılığın, derhal ifade almasını isteyeceğini düşünerek Bakırköy Savcılığı’nda hazır ettik. Savcıya olayın detaylarını sunduk, deliller açısından durumun acil olduğunu belirttik. "Ancak savcı mağduru dinlemek yerine, dosyayı Büyükçekmece’ye göndermek istedi. Bakırköy’deki savcı arkadaşları ile muhabbet etmeyi tercih etti, bizim dilekçemizi almadı. Oysa kadının beyanını esas almalıydı. Bu suçu işleyen erkeğin patron olması da süreci böyle yaptı diye düşünüyorum. “Biz kendisine durumun acil olduğunu en azından deliller toplanması gerektiğini söyledik defalarca. Ancak kendisi illa olay yeri Büyükçekmece diye oraya göndermek istedi. Daha doğrusu savcı başından atmak istedi bizi. Bu nedenle de süreç uzadı. “Bu erkeğin korunduğunu düşünüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının da bu süreci yavaşlattığını düşünüyoruz. “Ayrıca bu erkeğin çalıştığı yurtdışındaki şirketlere de başvurduk. 'Bu kişi ile çalışmayın' dedik. "Müvekkilimin beyanlarına dair psikologdan görüş aldık. Uzman görüşü diyor ki 'Bu kişinin sözlerine güvenebilirsiniz'. Bu çok önemli. "Soruşturmada halen gerekli adımlar atılmış değil. Biz bir an önce savcıların bu suça karşı harekete geçmesini istiyoruz.” |
1- Cinsel şiddet nedir, ne değildir?/ Ebru Toprak
2- Cinsel şiddete ilişkin yanlış inançlar/ Özlem Altuntaş
3- Cinsel şiddete dair suskunluğun sosyal, kültürel, psikolojik boyutları/ Arzu Erkan Yüce
(EMK)