8-12 Mayıs tarihleri arasından Diyarbakır'da devam eden Filmamed ülkenin geçirmekte olduğu gergin günlerin bir yansıması niteliğinde.
Gökte savaş uçaklarının eksik olmadığı şehirde göçmen trajedilerinden, insan hakları ihlallerine, baskıyla susturulmaya çalışılan seslerden, gürül gürül akan dengbêjlere, geniş bir belgesel yelpazesiyle karşı karşıyayız.
Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği tarafından büyük özveriyle hazırlandığı belli olan etkinlik tüm hızıyla devam ederken, tanıtım kitapçığının önsözü böyle bir festivalin neden gerekli olduğunu layıkıyla aktarıyor:
Örgütsüzlüğe saldırı
"Halkların yarattığı tüm değerler üzerindeki tahribat tüm tarih boyunca çok yıkıcı olmuştur.
“Halkların bin bir emekle yarattığı zenginlikler egemenlerin çıkarları için talan ve yağmaya tabi tutulmuş, halklara büyük acılar yaşatılmıştır.
“Yaşamı güzelleştiren tüm emek süreçlerinin sahibi olanların yenilmelerinin bir tek nedeni vardır, o da örgütsüz olmak. Bu nedenle egemen güçler her daim öncelikle halkların örgütlülüğüne saldırmış, örgütlülüğü parçalayarak halkı sömürgeci ve talancı saldırılar karşısında savunmasız bırakmak istemiştir.
Kültüre saldırı
“Egemen güçler öncelikle ve ivedilikle toplumların, halkların kültürel birikim ve değerlerine yönelmiş, bu alandaki örgütlülüğü parçalamak istemiştir. Zira kültürel birikim ve entelektüel, ideolojik öncülük olmadan hiçbir toplumsal mücadelenin gelişme ve kazanma şansının olmadığını çok iyi bilmektedirler.
“Toplumu kendi kültürel şekillenişinden yaşamı inşa etme değer ve kodlarından kopararak hibrit bir kültürü onun yerine ikame ederek toplumu hafızasızlaştırmak istemektedir.
“Bu yüzden de en ağır baskı, saldırılarını bu alanda geliştirmiş pek çok kültür kurumunu kapatmış, sanatsal üretim ve paylaşım alanlarını ortadan kaldırmıştır.
Tek tipçilik
“Kültürel ve sanatsal ifade ve paylaşımın halklar, kimlikler, kültürler, topluluk ve gruplar arasındaki en etkili ve sonuç alıcı iletişim yolu olduğunu bildiklerinden farklı renklerin, farklı renklerin oluşmasına izin vermemekte tek tip bir kültür ve sanatın inşası için bütün olanaklar seferber edilmektedir.
“Kürt halkı yüzlerce yıllık direniş geleneğiyle her seferinde bu sömürgeci, asimilasyoncu politikaları boşa çıkarmış ve her renkten çiçeğin yeşerebildiği halkların rengarenk ortak bahçesini kurmasını bilmiştir.
Kayyum politikaları
“Halkların demokratik iradesinin gaspı olarak yürürlüğe sokulan kayyum politikaları iflas etmiş, kayyumlar geldikleri yerlere geri gönderilmişlerdir.
“Direnerek yeniden kazanılan toplumsal alanlar, özgür sanatın yaratan, büyüten, sağaltıp iyileştiren gücüyle halkların hizmetine sokulacak, kentin sokaklarında yeniden her kültürden her renkten sesler, kokular dokular hakim olacaktır.
Belgesel sinemanın önemi
“Filmamed Belgesel Film Festivali de dünyanın her yerinden sinema emekçilerini, sinemaseverleri buluşturan, sanatın gücüyle halklar arasında köprü kuran bir sanat eylemi olarak direnişteki yerini almıştır. Bütün zor koşullar altında festival devam ettirilmiş ve bugüne getirilmiştir.
“Özellikle belgesel sinemanın hakikati arama, toplumu hakikatle buluşturma ve her türlü iktidar ve egemenlik odağına karşı güçlü bir muhalefet duruşuna sahip olması itibariyle çok önemli ve değerli bir sanat eylemi olduğuna inanıyoruz.
“Belgesel sinemanın en değerli yanı da günü, anı belgeleyerek unutmamıza engel olmasıdır. Zira unutturmak ve toplumu hafızasız kılmak egemenlerin en güçlü silahıdır.
“Bu yüzden coğrafyamızın, ülkemizin belgesel film festivalleri inşa etmesi, koruması ve devam ettirmesi çok önemlidir.
Güçlü, özgür kadın karakterler
“Sömürgeci, iktidarcı politikalara, halklar arasına ekilen kin ve nifak tohumlarına geçit vermemek, eşit, adil ve ortakçı bir yaşam kurmak düsturuyla inşa ettiğimiz belgesel film festivaline yedincisini ekleyerek yeniden buluşuyoruz.
“Siz bütün sinema emekçilerinin ve üretilen filmlere sahip çıkan sinema seyircilerinin gücü ve desteğiyle festivalimizi daha da zenginleştirip, güzelleştireceğimize inanıyoruz.
“Bu festivalin bizim için en sevindirici yanı bu yıl çok sayıda güçlü özgür kadın karakterin konu edildiği ve yine çok sayıda kadın yönetmenin yer aldığı bir festival olması.
“Bu kendi özgücüyle erkek egemen zihniyete karşı büyük bir özgürlük mücadelesi veren kadın özgürlük pardigmasının elbette ki değerli bir yansımasıdır.
“Göçmenlik, kadın direnişi, çok kültürlülük, direniş bu seneki filmlerimizde öne çıkan temalar.
“Festivalde toplumsal sorunları projekte bir seçki oluşturmaya gayret ettik. Bu amaçla Rojava’dan Avrupa’dan, Amerika’dan Uzakdoğu ve Ortadoğu’dan 44 adet filmi sizlerle buluşturduk.
“Sizlerden gelecek eleştiri ve önerilerin bizim için çok değerli olduğuna olan inancımızla birlikte üretmenin ve paylaşmanın keyfine ortak olmaya çağırıyoruz.
Direniş ve sinema yaşamınızdan eksik olmasın". (MT/EKN)