Diyarbakır Tabip Odası’ndan Dr. İbrahim Halil Mert, Şengal’den Türkiye’ye gelen Ezidilerin temel sağlık ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak ve olası bulaşıcı hastalıkların önüne geçmek için Ezidilere acilen bir statü tanınması gerektiğini söyledi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Sağlık Meclisi adına, Diyarbakır’a gelen Ezidi göçmenlerin sağlık durumlarıyla ilgilenen Mert, mevcut barınma sorunlarının da hijyen kaynaklı sağlık problemleri doğurabileceğini, bulaşıcı hastalıklar başlamadan önlem alınması gerektiğini belirtti.
Hastane masraflarını karşılayamıyorlar
Diyarbakır’a Ezidi göçü yaklaşık 10 gündür sürüyor. Şu anda yaklaşık 8002ünü kadın ve çocukların oluşturduğu toplam 1060 Ezidi Diyarbakır’daki dört farklı merkezde (Sümerpark, Kayapınar Belediyesi Spor Salonu, Bağlar Belediyesi Spor Salonu, Diyarbakır Ticaret Odası’nın bir binası) barınıyor. Bir kısmı ise kendilerini misafir etmeye gönüllü olan ailelerin evlerinde kalıyor.
Diyarbakır’a gelenlerin yüzde 80’ini, IŞİD yaşadıkları bölgeye ulaşmadan kaçanlar oluşturuyor. Büyük çoğunluğu özel araçlar, otobüs ya da otostop yaparak Diyarbakır’a gelmiş.
Belediyenin desteğiyle Ezidilerin temel sağlık kontrollerini yaptıklarını söyleyen Mert, kronik hastalıkları olanlar ve gebeler olduğunu ancak şu an hiçbir resmi statüleri olmayan Ezidilerin hastanelerde maddi sıkıntı yaşadığını belirtti.
“Ezidiler hastanelere gittiğinde bunun maddi külfetini karşılayamıyorlar. Biz karşılamaya çalışıyoruz ama yetmiyor.
“Bugün Yabancı Şube’ye bir grup yolladık. Hastane ve diğer ihtiyaçlar için gerekli belgeleri sadece Suriyelilere verebildiklerini, Iraklılara yardım edemeyeceklerini söyleyerek geri gönderdiler.”
“Tek merkezde toplamak hizmeti kolaylaştırır”
Mert, çocukların ilk aşılarını kendilerinin yaptığını, bunun ardından Diyarbakır İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün 217 çocuğa kızamık aşısı yaptığını söyledi. Sümerpark’ta çocuklar için düzenli olarak etkinlikler düzenliyor. |
Mert, Ezidilerin kaldığı dört merkezden ikisinde revir kurduklarını ve tetkiklerin Bağlar Belediyesi Sağlık Merkezi’nde yapıldığını söylerken, devletin Ezidilere statü tanıma yönünde çalışmalarının birçok sorunun çözümü için önemli olduğunu belirtiyor.
“Sağlık sorunlarının önüne geçilmesi için öncelikle bu kişilere bir statü verilmesi gerek.
“İkincisi barınma sorunu var. Bir çadırkent veya konteynırkent gerekiyor. Bu da bizi ve belediyeleri aşan bir durum. Bu konuda görüşmeler yapılıyor ama henüz atılan bir adım yok.
“Bu adımın hızlı atılması lazım. Dört merkeze dağınık oldukları için sağlık açısından kontrol edemiyoruz. Hepsi aynı yerde olsa birkaç doktor bir günde tüm sağlık kontrollerini yapabilir. Mevcut durumda, hijyen koşulları da sorunlu. Bir merkezde yüzlerce kişi iki lavabo, iki duşla idare etmek zorunda kalabiliyorlar.
“Dağınık olmaları travmaya da neden oluyor. ‘Biz bir arada olmak istiyoruz’ diyorlar. Savaştan kaçtıkları için zaten bir travma yaşamışlar. Ama hizmete ulaşamamaları travmayı derinleştiriyor. Yani her türlü hizmeti almaları açısından sorun yaratıyor. Sadece sağlık değil, gıda, giyim gibi ihtiyaçların karşılanmasını da zorlaştırıyor.”
“Bulaşıcı hastalıkların başlamasından korkuyoruz”
Mert, gerekli adımların atılmasının bulaşıcı hastalıkların önüne geçilmesi için de çok önemli olduğunu vurguluyor:
“Hijyen sorunlarına bağlı salgın hastalıklar açısından, gastro-enterik hastalıklardan korkuyoruz. Birkaç kişilik gruplarda bulantı, kusma, karın ağrısının eşlik ettiği rahatsızlıklar gördük ama gerekli tedavileri uyguladık.
“Şu an bir salgın hastalık yok ama bu, yarın ya da öbür gün başlamayacağı anlamına gelmiyor çünkü dediğim gibi herkesi kontrol altında tutamıyoruz.” (ÇT)