"Kadınların güvenliğini sağlamak devletin görevi olduğu halde taciz ve tecavüze maruz bırakılan kadınlar yalnız kalıyor. Emniyet, savcılık ve mahkeme süreçlerinde yaşadıkları travma tekrarlanırken tedaviye ilişkin hiçbir şey yapılmıyor. Kadınlar, erkek devlet karşısında yeniden mağdur oluyor."
Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu'ndan Naciye Ertaş, Samsun'da amcasının tacizlerine maruz kalan ve üç ayrı kurumdan rapor almak zorunda kalan A.A.'nın (15) yaşadığı mağduriyeti değerlendirirken devletin "kadının güvenliğini sağlama yükümlülüğüne" dikkat çekiyor ve cinsel şiddet kriz merkezleri açılmasının önemini vurguluyor.
Samsun'da amcası Dursun Y.'nin (38) sürekli taciz ettiği, orta derece zekâ geriliği bulunan A.A.'ya (15) üç ayrı kurum üç farklı rapor verdi. Dava süreci uzayınca sanık amca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sanık avukatı üçüncü rapora itiraz edince mahkeme, yeni bir rapor alınmasına gerek olup olmadığına karar vermek üzere duruşmayı erteledi. Mahkeme yine rapor isterse, A.A., dördüncü kez heyet karşısına çıkacak. Bu arada Dursun A., yeğenini suçladı, küçük kızın babası kardeşinden şikâyetçi olmadığını söyledi.
"Önce mağdur suçlanıyor"
Yargının işleyişi, bakış açısı ve aldığı kararlarla erkeklerden yana bir duruş sergilediğini belirten Ertaş, işleyişteki aksaklıkları şöyle sıralıyor:
- Cinsel şiddete mağdurlarına emniyette, avukatlarıyla birlikte şikâyette bulunmalarının gerekliliği hatırlatılmıyor.
- Kadınlar yaşadıklarını tekrar tekrar anlatmaya, gereksiz detayları açıklamaya zorlanıyor. Bunlar mahkemede kadınların aleyhine kullanılıyor.
- Mağdur savcılığa da gitse masumiyetini ispatlamak zorunda kalıyor. Sistem mağdur kadını değil tacizci erkeği koruyor. Kadınların değil erkeklerin beyanı dikkate alınıyor.
- Yalnızca büyük şehirlerde adli tıp kurumu var. Mesai saatleri dışında adli tıp uzmanı bulunmuyor. Çalışma standartları yerleşmemiş, işleyiş usulüne uygun değil.
- Hâkimler, toplu tecavüz davalarında sanıkların ifadesini topluca alıyor. Failler birbirlerinden duydukları doğrultusunda ifade veriyor.
- Bu kurumlarda erkekler yoğunlukta. Meseleyi şiddet değil pornografik bir süreç olarak algılıyorlar.
Adli Tıp Kurumu yetersiz, Yargıtay yasaya uymuyor
- Yasaya göre, cinsel suçlarla ilgili konularda üniversiteler bünyesindeki adli tıp enstitülerinin ve psikiyatri kurullarının bilirkişi kabul edilmesi gerekiyor.
- Ancak Yargıtay, üniversitelerin bilirkişiliklerini geçerli saymıyor, mahkemeler bu nedenle Adli Tıp Kurumu'na yöneliyor. Adli Tıp Kurumu'nun cinsel suçlar ve küçük yaştaki çocuklara ilişkin suçlarla ilgili çalışan 6. İhtisas Kurulu hem yetersiz hem de çok yoğun.
- Kurul, 2012 yılından önceye randevu veremiyor. Olayın uzun süre sürüncemede kalması, cinsel şiddet mağdurunun iyileşmesini geciktiriyor; doğru teşhis konulmasını engelliyor.
- Kurulda psikolojik süreçle ilgili uzman sayısı da kadın üye sayısı da yok denecek kadar az.
- Cinsel şiddete, taciz ya da tecavüze maruz bırakılan kişi yaşadıklarını 15-20 kişinin karşısında, tekrar tekrar anlatmak zorunda kalıyor.
- Bu sorunların aşılabilmesi için cinsel şiddet kriz merkezlerinin açılması gerekiyor. (BB)