Ben "Ermeni soykırımı" oldu mu, olmadı mı bilmeyenlerdenim. Ama resmi eğitim almış biri olarak başına "sözde" eklemeden "Ermeni soykırımı" yazabilmenin de öyle pek kolay olmadığını biliyorum.
Ama mevzuu bu değil. Asıl derdim, kendi kuşağımın, şimdilerde 30'larına yürüyenlerin "komşularımız" ve "azınlıklarımız"la ilgili fikirleri, önyargıları, önüne geçilemez ve değiştirilemez kanaatleri...
Öteden beri dillere pelesenk olan bir söylem vardır, Türkiye'de ırkçılık yoktur, asla olmamıştır ve olmayacaktır... Söylem eskilere ait elbette, ancak sadece bizim kuşağa bile bakıldığında ortalıkta ırkçılık var hem de öyle azımsanacak boyutta değil.
İki ayda 40 bin "Kavgam"
İki şeye taktım son günlerle ilgili. İlki, neden olduğu anlaşılamaz bir şekilde Manifesto Yayınevi tarafından (yayınevi ismine özel dikkat!) 5.90 YTL'ye piyasaya sürülen Adolf Hitler'in kitabı Kavgam.
Ocak ayında basılan kitap şimdiye kadar 40 bine yakın sattı. Acaba neden bu kadar çok satıyor, kimler neden okuyor? Merak etmemek mümkün değil.
Kavgam'ın İkinci Dünya Savaşı'nda işgale uğrayan ülkelerde yayımlanmasının yasak olduğu, Arap ülkelerinde çokça sattığı da biliniyor.
Ekşi Sözlük'te ırkçılık
İkincisiyse Ekşi Sözlük'te ırkçılığa dair yaşananlar. Ekşi Sözlük malum, son zamanların İnternet cemaati. Haklarında genel bir istatistik olmasa da yazdıklarına bakılırsa 16 ile 40 arası gidip gelen yaş aralığı, genel olarak üniversite okumuşluk, popüler kültürün ve dünyanın dikkatli takip edilmesi genellenebilecek özellikleri.
Kendince bir "haber ajansı" muamelesi görmesi ve insanların olaylara anlık tepkiler vermesi de sözlüğün önemini arttırıyor.
Kendi kuşağımın ırkçılığa kaymasından endişelenmem de zaten ekşi sözlükte geçirdiğim zamanla ilgili. Sözlük, bir süredir politik bir hal de almaya başladı ki ben söz konusu değişimden gayet memnunum. Ancak değişim bana pek çok şey öğretti.
Berktay da konuşunca
"Ermeni soykırımı" meselesi, bir de 90. yıl olduğu düşünülürse normalde olduğundan daha da gündemde malum. Orhan Pamuk'un Avusturyalı bir gazeteciye söyledikleri, ardından Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi tarihçi Halil Berktay'ın Milliyet gazetesine verdiği röportaj, basında ve sanal ortamda bir cadı kazanının altını en ağır ateşle yaktı.
Ekşi sözlük, ki hayata mantıklı bir yerden bakanlar çoğunlukta olduğu bir yer imajını veren bir mecradır. Oysa, "Ermeni soykırımı"nı "sözde" sıfatsız kullananlara karşıtlığı ön şart kabul edenlerin sayısı hiç de az değil gibi.
Irkçılık işine girip, "sözde"den başlayarak canım sıkılınca, arama tarama yapmaya başladım sitede, bu sefer Kürtlerle ilgili başlıklar çekti dikkatimi. Sözlükte Kürtler genel olarak işgalci olarak görünüyor mesela. (bkz: Kürtlerin İstanbul'u işgali, Kürtlerin Marmaris'i işgali, Kürtlerin ...' işgali)...
Talim Terbiye bonusu
Uzun lafın kısası, Talim Terbiye Kurulu'nun, medyanın ve devletin özellikle 1980 sonrası ilkokul ve ortaokul okuyan kuşağına bonuslu hediyesi ayrımcılık ve ırkçılık olmuş.
"Bizden" olmayana, artık "biz" herkimse, "öteki" muamelesi yapmak, bizimle değil aynı yerde, aynı şehirde bile yaşamalarına katlanamamak, insanlar seslerini çıkartmak isteyince hemen "bölücü" yapmak, dünyaca saygınlığı kabul edilmiş akademisyenlerin sözlerini "kim oluyor ki bu lafları ediyor, donanımsız herif" diye yargılamak (bkz: Ekşi Sözlük, Halil Berktay hakkında yazılanlar) bir kuşağın edinimleri olmuş...
Aslen bütün bunlar hakkında "bizler darbe sonrasının apolitik gençliğiyiz, bize hiçbir şey öğretilmedi" edebiyatı yapıp, sıyırmak olası elbette.
Ancak söz konusu apolitik kuşağın atladığı, görmezden geldiği, yok saydığı bir durum var. Biz artık o apolitik gençlik masallarının arkasına sığınacak yaşları geçtik.
Yalanların, yanlış bilinenlerin arkasına sığınmanın, ne olduğu bilinmeyenler hakkında ahkam kesmenin, asla anlamadığımız konuları sadece kulaktan dolma bilgilerle savunmanın da son kullanma tarihi geçti...(ÇM/BA)